KTTO Yönetim Kurulu Üyesi Emre Olgun, ülkeyi etkisi altına alan koronaviüs salgını ile ilgili bir yazı kaleme aldı.

İşte Emre Olgun'un yazısı:

Koronavirus (COVID-19) - KRİZ YÖNETİMİ Mİ YOKSA RİSK YÖNETİMİ Mİ?

Bugünkü yazım uzun olacağından cevabı ilk başta vereyim. Cevap, GELECEK YÖNETİMİ…

Mesleğimiz gereği RİSK YÖNETİMİ eğitimlerimizi alırken bize öğretilen ilk şey insanlığın var oluşundan bu yana en çok merak duyulan kavramlardan birinin gelecek olduğuydu. İster birey ister toplum olsun kendileri ile ilgili geleceği hep merak etmişlerdir. Gelecek konusunda belirsizlikler riske davetiye çıkartır. Çünkü risk gelecekle ilgili bir belirsizlikte tehlike çağrıştıran bir kavram olarak karşımıza çıkabilmektedir. Esas sorun riskin kendisi değil, kötü yönetilmesidir. İşte tam da bu noktada yeni bir kavram ön plana çıkıyor, GELECEK YÖNETİMİ. Gelecek yönetimi, geleceğin tahmininden değil, tasarımından geçmektedir. Ve bu konunun önemi şimdi içinde bulunduğumuz KRİZ dönemlerinde daha da fazla belli olmaktadır.

GELECEK YÖNETİMİ= KRİZ YÖNETİMİ + RİSK YÖNETİMİ
KRİZ YÖNETİMİNDE hedef ikincil kayıpları en aza indirmektir: TEDAVİ
RİSK YÖNETİMİNDE hedef nedenleri, riskleri ortadan kaldırmaktır: KORUMA

Tüm dünyayı ve KKTC’yi etkisi altına alan ve hepimizin hayatını etkileyen COVID-19 salgınında şu an bildiklerimiz için KRİZ YÖNETİMİ uygularken, bilmediklerimiz için RİSK YÖNETİMİ uygulamalıyız. Kısacası şu an bilmediklerimize dramatik örnek olarak tek PCR test noktamızda yangın çıkarsa veya oradaki görevli arkadaşlar çalışamaz duruma gelirse ne yapacağız? Yoğun bakım noktalarımız yetersiz kalırsa ne yapacağız? Ülkemizde temel gıda sıkıntısı yaşanırsa ne yapacağız? Bunların çoğu belki uçuk kaçık. Ama kriz zaten birşeylerin kontrolden çıkmasıyla olmuyor mu? Kriz yönetimi olduğu anda buna çözüm bulmak, risk yönetimi önceden bunu öngörüp olması halinde alınacak aksiyonu ve öncesindeki tedbirleri belirlemektir. Şu anki durumumuzda belirlenecek yüzlerce risk sayabiliriz. Ama bu riskler için bir aksiyon planımız var mı?

Şu anda içinde bulunduğumuz KRİZİ aşabilmek için yönetmek, yönetebilmek için de bilmek gerekir. Genellikle kriz oluştuktan sonra ‘ölç, etkilerini hesapla, bil sonra da ortadan kaldırmanın çarelerini ara ve bul’ yöntemi izlenir. Bu KRİZ YÖNETİMİ midir? Yoksa sadece KRİZLE MÜCADELE etmek midir? İşte bence içinde bulunduğumuz sorun da budur. Halbuki kriz oluşmadan bunun risklerini hesaplamak, önlemlerini almak krizin daha da büyümesini önler ya da en azından şiddetini azaltır.

Esasta RİSK YÖNETİMİ, KRİZ YÖNETİMİNİN önemli bir parçasıdır. RİSK YÖNETİMİ, risklerin probleme ya da tehlikeye dönüşmeden belirlenmesini ve en aza indirgenmesini, faaliyetlerinin planlanması ve yürütülmesini kapsar. RİSK YÖNETİMİNİN temel hedefi, karar verme mekanizmaları için riskleri görünür ve ölçülebilir hale getirmek, sübjektifliği azaltmaktır.

RİSK YÖNETİMİ planlama ile başlar. Plan her şeyin başındadır. Plan bir araç, planlama ise bu araca işlerlik kazandırılmasıdır. Riskleri tanımlamak, analiz etmek gerekir. Bir olayı analiz etmek, olayı irdelemek değildir. Analiz etmenin, bilimsel yöntemleri vardır. Analitik çalışmalar da istatistik yöntemlerle gerçeklemeyi ve genellemeyi gerektirir. RİSK bağımlı bir değişkendir ve birçok bağımlı değişkenin etkisi altındadır. ‘Risk = Olasılık x Şiddet’ formülü RİSK ANALİZİNİN temel formülüdür. Formülde RİSK, ‘olasılık’ tehdidin olma ihtimaline ve ‘şiddet’ tehdidin etkisine sayısal değerler (5 üzerinden) verilerek bulunur. Bu formüle göre, sonuç ne kadar büyük çıkarsa, risk o kadar yüksektir. Bir tehdidin olma olasılığı çok az ancak, ortaya çıktığı zaman vereceği zarar çok fazla ise, orta derecede bir risk söz konusudur.

Çok geç olmadan GELECEK YÖNETİMİ için adım atılması temennilerim ile…