En sonunda “Nasıl olursa olsun da bir hükümet olsun” dedirten günlere geldik
Sakın ola destek sözü almadan “azınlık hükümeti kurar, sonrasına bakarız” demeyin
18/11/2020
Ali Baturay
Ne günlere kaldık, yana yana hükümet arıyoruz.
Taşı kaldırıp altından hükümet arayacak hale geldik.
Ülkede herkes hükümet kurulmasını bekliyor, çünkü hükümetsiz kaldığımız için birçok iş yapılamıyor.
Yani hükümet öyle büyük büyük icraatlar için değil, ülkede normalde yapılması gereken ama yapılamayan neredeyse rutin bazı işlerin yürümesi için isteniyor.
Bırakın Bütçe Yasa Tasarısı’nın meclise sunulamıyor olmasını, ülkede her şey tıkandı, durdu.
Tüm sektörlerden sesler, tepkiler gelmeye başladı, çünkü kimse sorunlarına muhatap bulamıyor.
Artık toplumda “Bir hükümet kurulsun da nasıl olursa olsun” düşüncesi hakim olmaya başladı.
Bu yazıyı yazdığım sıralarda UBP yetkili kurulları, hükümet kurmanın çarelerini arıyordu.
Tüm yollar tükendiği için “azınlık hükümeti” arayışları var, hatta belli bir kesim azınlık hükümeti için bile “olsun artık” diyor.
Azınlık hükümeti nasıl olacak ona da bakmak lazım ama önce “neden bu hallere geldik, neden Kıbrıs Türk halkı tarihinin en sıkıntılı günlerinde bir de hükümetsiz kaldı” buna bir bakalım.
Ülkenin hükümetsiz kalmasının ve bu hallere gelmesinin müsebbibi Beşinci Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dır…
Eğer Sayın Tatar, cumhurbaşkanlığı sarayına giderken bir milletvekiline başbakanlık için vekalet verseydi, UBP-HP Hükümeti bozulmuş olmasına rağmen, yenisi kurulana kadar bakanlar işlerini yapacaktı, bakanlar kurulu toplanabilecekti, rutin bazı işler yapılabilecekti, mecliste komiteler çalışabilecekti, Bütçe Yasa Tasarısı Meclise sunulabilecekti, yeni hükümet arayışları sürerken, işler de yapılabilecekti.
Ancak Ersin Tatar’ın bir ihmali ülkeyi kaosa sürükledi, kendisi saraya gidip koltuğuna oturdu, geriye kalanlar da tam bir keşmekeşin içine gömüldü.
Bu ülkede bir cumhurbaşkanı seçmek, ya da Ersin Tatar’ı seçmek en önemli meselemizmiş gibi lanse edildi, yer yerinden oynadı, halbuki ihtiyacımız olan o değildi.
Bakın bize demişlerdi ki; “cumhurbaşkanı birçok işle ilgilenecekti, yeni bir geleceğe yelken açacaktık”, halbuki öyle olmadı, bırakın yeni bir geleceğe yelken açmayı gerisin geriye gidiyoruz.
Gördük ki hükümet için cumhurbaşkanı hiçbir şey yapamıyor, hiçbir önem arz etmiyor…
UBP Kurultayında bir başkan seçilememesi ya da seçtirilmemesi bile bir başka sorun olarak karşımızda duruyor.
UBP içindeki karmaşa, onunla hükümet kurma ihtimali olan partileri de korkuttu, oraya artık kuşkuyla bakılmasına neden oldu.
Kim bilir UBP’de başkan adayları durup dururken adaylıktan çekilmese, yeni bir başkan seçilse, o motivasyonla o başkan yeni bir hükümet kurmakta bu kadar zorlanmayabilirdi.
Bugün CTP de HP de o kaosun, o bilinmezin içine girip yok olmaktan korkuyor.
UBP hükümet kurmak için CTP’den sonra HP’den de ret cevabı alınca azınlık hükümeti ihtimallerini masaya koydu.
Aslına bakarsanız etik olarak ve teamüller gereği UBP Genel Sekreteri Ersan Saner’in azınlık hükümeti kurmazdan önce görevi iade etmesi, hükümeti kurma görevinin el değiştirmesi gerekiyor.
Doğrusu budur ama “Halk bastırıyor, sorunlar bekliyor, Bütçe Yasa Tasarısı bekliyor, bu nedenle zaman kaybedilmemeli, bir hükümet kurulmalı ve bu azınlık hükümeti de olabilir” diyorsanız onun da iyi hesaplanması gerekir.
Şimdi ne gibi sonuçları olacağı düşünülmeden ezbere bir azınlık hükümeti kurulur ve “Sonrasına bakarız” denilirse, bizi başka sorunlar, başka bir kaos bekliyor demektir.
Azınlık hükümeti kurarken, DP’nin ve YDP’nin desteği de yetmez, bu destekle birlikte diğer partilerin bazı milletvekillerinden de destek alınması gerekiyor.
Bu nasıl olacak, olabilecek mi bilemiyorum ama destek 26’yı bulacak bir sayıya ulaşmazsa, hatta fazlası bulunmazsa, azınlık hükümeti güvenoyu alamayacak, meclisi açamayacak, meclis komiteleri toplanamayacak, o beklenen Bütçe Yasa Tasarısı bile görüşülemeyecek. Yani yok hükmünde olacak.
O nedenle sakın olan sırf “azınlık hükümeti kurduk” diyerek hükümet kurulmamalıdır, “kurarız da sonra bakarız” denilmemelidir.
Güvenoyu alan azınlık hükümeti için bir de artık üç ay sonra güvensizlik önergesi sunulabilir, eğer azınlık hükümeti güvenoyunu alabilirse, bu üç ay içinde de seçime hazırlanılır.
Bu üç ay içinde eğer azınlık hükümetine o dış destek devam ederse, Bütçe Yasa Tasarısı meclise sunulur, seçim tarihi belirlenir, Seçim ve Halkoylaması Yasası’nda Yüksek Mahkeme Başkanı’nın da işaret ettiği tadilatlar yapılabilir ve tabii ki ülkede bekleyen bazı sorunlarla da ilgilenilir.
Yani bu azınlık hükümeti “yakın tarihte erken seçim” ilkesiyle işlerini yapar ama dediğim gibi, 26’yı bulacak, hatta aşacak dış desteği de alabilmeli…
Biliyorum bıktınız bu hükümetsiz halimizden, biliyorum bıktınız hükümet kurma işlerinden, haklısınız, biz de bıktık, bazı öngörüsüz siyasilerimiz nedeniyle bu hallerdeyiz.
Bir başbakanlık vekaletinin verilmemesi ve UBP kurultayının tamamlanması/ tamamlattırılmaması bizi ne hallere getirdi. Demek ki bırakacaksınız suyu akacağı yere aksın, önünü kesince, önüne duvar dikince etrafı su basacağını hesaba katacaksınız, aylardır bu ülkede suyun önüne duvarlar dikile dikile sele neden olundu, hepimiz şimdi suyun yüzünde savruluyor canımızı kurtarmaya çalışıyoruz.
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız