Enkazın altından kahraman çıkarmaya ihtiyacımız mı var?

ads ads ads ads
29/01/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


  Ne çok meraklıyız kahraman yaratmaya… Sempati duymaya ya da sevimli bulmaya birilerini…

  Elbette dileyen dilediğini sempatik, dilediğini sevimli, dilediğini de kahraman gibi görebilir, kendi tasarruflarıdır ama meselenin içine toplumsal fayda girerse, ben de o zaman size “gözlerinizi gerçeklere kapamayın” derim… Bu ülkenin kahramanlara da sevimli/ sempatik insanlara da ihtiyacı yoktur. Bu ülkenin “işini tamam yapan” insanlara ihtiyacı vardır.

   Covid-19 mücadelesinde ülke Mart 2020 şartlarına geri döndü, hatta daha kötü durumdadır, ülkede genel kapama ilan edildi ama bu şartlar içinde ülkenin kahramanı Sağlık Bakanı Ali Pilli’ymiş, sosyal medyada hayran toplulukları oluştu.

  Aklım almıyor, çökmüş sistemin baş sorumlusu Ali Pilli, nasıl oluyor da kahraman olabiliyor? Uyku bile uyumadan, gecesini gündüzüne katıp, özveriyle çalışıyormuş, peki sonuç? Sağlık Bakanının uykusuz kalması değil önemli olan, yönetimi altındaki sağlığı nasıl yönettiğidir.

  Ali Pilli, sağlığı iyi yönetememektedir, geçmişte de yönetememiştir, bugün de yönetememektedir. Covid-19 salgınının ülkemizde ilk görüldüğü zamanlarda halkın neyle karşı karşıya olduğunu bilmediği için daha temkinli olması, tedbirlere uyması, sağlık ekiplerinin özverili çalışması, ülkenin çok sıkı bir şekilde kapanması ve yaver giden şansımızla “sıfır vaka” günleri gördük.

   Bu sıfır vaka günleri hem hükümetin diğer üyelerini hem de Sağlık Bakanı Ali Pilli’yi şımarttı, o günlerden sonra bir “başarı öyküsü” tutturdular ve hiçbir tedbir almadılar. Tüm dünyada alınan tedbirlerle vakalar azaldıktan bir süre sonra yeniden patladı, bunları göreceklerine o zamanlardan tedbir alacaklarına, tam tersine hiçbir şey yapmadan beklediler.

   Başarılı denilen Ali Pilli, pandemiyle uğraşan sağlık ekiplerinin uzun ve yorucu bir süreç geçireceğini öngöremeyip, oralara personel takviyesi yapmadı. Bugün ekip zihinsel ve bedensel yorgunluk çekiyor. Özellikle de büyük yük altında olan “Temaslı Takip Ekibi”nin dayanacak gücü kalmadı. 11 ayda bu ekiplere nasıl olur da takviye yapılmaz, güçlendirilmez? Bu nasıl bir başarıdır?

    Başarılı denilen Ali Pilli, İki Toplumlu Sağlık Komitesi’ne bir epidemiyolojik raporu verene kadar herkesi çatlattı, bir önceki cumhurbaşkanı ile gerginlik yaşadı, komitenin Türk üyelerini Rum meslektaşlarının karşısında utandırdı. Zaten Ali Pilli epidemiyolojik çalışmaya hiç inanmadı.

    Başarılı denilen Ali Pilli, tüm itirazlara rağmen Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ni pandemi hastanesi ilan edip, diğer bölümleri Kolan Hastanesi’ne taşıdı, sağlık personelini de Covid-19 dışı hastaları da perişan etti, bir süre sonra yeniden hastaneye dönüldü.

    Başarılı denilen Ali Pilli, pandemi hastanesiyle ilgili defalarca tarih verdi, hiçbiri de olmadı, Türkiye tarafından ‘Acil Durum Hastanesi’ inşa edildi, en son da bu hastanenin 8 Ocak’ta hizmete gireceğini söyledi ama halen gerçek anlamda bu hastane hizmete girebilmiş değil.

    Başarılı denilen Ali Pilli, tüm itirazlara rağmen mevsimlik işçi statüsünde hemşire istihdam etmiştir. Hemşire istihdamı için Kamu Hizmeti Komisyonu ile bir türlü bir koordinasyon içerisine girememiştir. Komisyona pandemiden dolayı sınav yapılacak şartların uygun olmadığı yönünde görüş vermiş, sınavları nisan ayına erteletmiş ancak meclise gelip komisyonun sınav yapamayacağını söyleyip, yine mevsimlik işçi statüsünde hemşire almak istediğini ortaya koymuştur.

    Başarılı denilen Ali Pilli, bir taraftan Bakanlar Kurulu şapkasını taktı, diğer taraftan Bulaşıcı Hastalıklar Üs Komitesi’nin şapkasını ama ikisi arasında köprü kuramadı, eş güdüm sağlayamadı, tam tersine büyük bir kriz yaşanmasına neden oldu. Aynı gün önce Bakanlar Kurulu kararına onay verdi, Başbakan bu kararı açıkladı ama gitti Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi ile yaptığı toplantıda alınan kararı birkaç saat sonra kamuoyuna açıkladı. Halk şaşkına döndü, hangi karara uyacak diye…

    Başarılı denilen Ali Pilli, Bakanlar Kurulu kararlarının karşısına karşı kararlar çıkararak, aslında Bulaşıcı Hastalıklar üst Komitesi’nin üzerinden kahraman olmak, siyasi duruşunu sağlamlaştırmak istedi ama ertesi günkü acil Bakanlar Kurulu toplantısında, komitenin aldığı kararların revize edilmesine ses çıkaramadı. Üstelik Başbakan Ersan Saner onu basın toplantısında yanına alarak, bir anlamda “Sözü geçen o değil, benim” der gibi, kimin sözünün geçtiğini ona ve herkese gösterdi.

    Başarılı denilen Ali Pilli, bu olaydan ders çıkarmadı, tam bir hafta sonra Bakanlar Kurulu toplantı yapmaya çalışırken Bulaşıcı Hastalıklar üst Komitesi’nin kararlarını basına sızdırdı, başbakanı ve bakanları etki altına almaya çalıştı, tabiatıyla kararlar yeniden revize edildi.

     Başarılı denilen Ali Pilli, aslında hep başrol oyuncusu olmak istediği için yaptığı oyunlarla hem Bulaşıcı Hastalıklar üst Komitesi’nin itibarını zedeledi, hem de Bakanlar Kurulu’nun... Tabii günlerce insanlar bunları tartıştı, onlarca hukukçu görüşü ortaya çıktı. Halbuki yapacağı şey komite ile Bakanlar Kurulu arasında köprü olmak, uyumlu karar almalarını sağlamaktı. Yapması gereken, komiteyi diğer tüm paydaşlarla da buluşturmak ve istişare içinde kararlar çıkmasına katkı koymaktı. Yapması gereken, komitenin bu kararların hangi bilimsel temelde, hangi istatistik bilgiye göre alındığını halka açıklamaktı.

     Başarılı denilen Ali Pilli, aynen vatandaşlar gibi “denetimsizlikten” şikayet etti, bakanlığının denetim yetkisi bulunduğu ve bunu uygulamadığı halde. Pilli, şikayet edeceğine hükümetini tüm bacaklarıyla Covid-19 mücadelesi için hareket ettirmeliydi, yapamadı.

     Başarılı denilen Ali Pilli, “Acil Durum Hastanesi”nin hizmete girememesi konusunda Kıbrıs Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği’ni suçladı. Halbuki ortaya çıktı ki, oda yetkilileri yardımcı olmak için bakanın peşinde koştu ama bir türlü karşılık bulamadı.

    Başarılı denilen Ali Pilli, doğru dürüst bir aşı programı bile yapamamıştır. O kadar ki bir randevu sistemi bile idare dilememiş, topluma randevunun ne olduğu anlatılamamış, randevu verildiği halde oraya her gelen alınmış, kaos yaratılmıştır. Üstelik aşılamaya bile torpil karışmıştır, birçok kişi önceliği olan kişilerin önüne geçmiştir. İnsanlar Covid-19 kurallarına uymayan bir şekilde aşı merkezlerinde tıkış tıkış yığılmıştır. 80 yaş ve üstü insanlar için farklı bir uygulama düşünülmemiş o insanlar perişan edilmiştir. 

    Başarılı denilen Ali Pilli, Lapta ve Alsancak’ta baş gösteren Covid-19 vakalarına 15 günü aşkın bir süre müdahale etmedi, bu konuda hükümetinin de harekete geçmesini sağlayamadı. Lapta ve Alsancak’ta başlayan bulaş önce Girne ve Lefkoşa’yı sonda da tüm ülkeyi yaktı, kapattı. Ülkenin kapanması bir başarı mıdır?

   Başarılı denilen Ali Pilli, kendi kaleleri olan hastaneleri artık koruyamamaktadır, Lefkoşa’daki hastanede bulaş birçok servisi çalışamaz hale getirdi, ameliyatlar durdu. Şimdi de Girne’deki kalesi, Girne Akçiçek Hastanesi Covid-19’a yenilmek üzere, 7 personel pozitif çıkmış durumda.

    Başarılı denilen Ali Pilli, kendisinin de katıldığı Bakanlar Kurulu toplantısında ülkenin kapatılması süresinin Girne’de 10 Şubat’a, diğer ilçelerde 3 Şubat’a kadar olmasına onay verdi ve öyle karar açıklandı ama kendisi ertesi gün BRT’ye konuşarak aslında 21 gün kapanmaya gerek olduğunu söyledi. Bu nedir şimdi? Peki, 21 gün kapanma gerekiyorsa Ali Pilli, Bakanlar Kurulu’nda bunun olmasını neden sağlamadı?

     Başarılı denilen Ali Pilli, her başı sıkıştığında “Ben böyle düşünüyorum ama Bakanlar Kurulu böyle yapıyor” izlenimi verdi, ima etti, defalarca Başbakanı ve Balanlar Kurulunu toplumun önüne attı. Başbakan ve Bakanlar Kurulu çok başarılıdır ya da onları savunuyorum diye söylemiyorum bunu. Bunu, Ali Pilli’nin etik değerleri nasıl çiğnediğini ve bu yaptığının arkadaşlarını “satma” anlamı taşıdığını anlatmak için söylüyorum.

     Başarılı denilen Ali Pilli, gerçekten de Bakanlar Kurulu’ndaki arkadaşlarına söz geçiremiyor ve toplum gerçekten felakete sürükleniyorsa, orada susup da sonra ima yoluyla şikayet etmemelidir. Eğer varsa böyle bir şey, çıkar halkın karşısına her şeyi bir bir anlatır ve istifa ederdi. İşte o zaman kahraman olurdu. Şu anda yaptığı kahramanlık değil, “ucuz kahramanlıktır”, siyasette yerini sağlamlaştırma çabasıdır, başka bir şey değil.

    Başarılı denilen Ali Pilli, sağlıktan ve Covid-19 mücadelesinden tek sorumlu kişidir, Bakanlar Kurulu, yasayla Covid-19 mücadelesiyle ilgili tüm yetkileri ona aktarmıştır. Covid-19 salgınıyla mücadeleden sorumlu bir yetkiliyse eğer ve bugün ülkede vakaların önüne geçilemiyor, sağlık sistemi çaresiz kalmaya doğru gidiyorsa, ülke 11 ay önceki gibi kapanıyorsa, başarı bunun neresindedir?

    Ali Pilli başarılı değildir, Covid-19 mücadelesini kaybetmiş bir yetkilidir, adeta halkını düşmana karşı koruyamayan, savaşı kaybedip, “yeraltı sığınaklarına doluşun, yeraltına kapanın, düşman gidince çıkarız” diyen başarısız bir komutan gibidir.

     Siyaseti öğrenemediğini söyleyip sempati toplamaya çalışan Ali Pilli, siyasetin bütün hilelerini ve topluma faydası olmayan bütün unsurlarını öğrenmiştir. Tam da başarısızlık üzerine başarı öyküsü yazmaya meraklı birçok siyasetçimizin yaptığını yapmaktadır.

    Ali Pilli, iyi bir insan olabilir, sevimli ve sempatik de olabilir ama başarılı bir bakan değildir, hatta attığı her adımda siyasi pozisyonunu sağlamlaştırmaya çalışan çok başarısız bir bakandır. Alamadığı tedbirlerle ülkenin kapanmasına neden olan bir bakan herhalde dünya üzerinde yalnızca bizde başarılı sayılabilir. Zaten bu ülkenin başına ne geldiyse kendisi iyi, yaptıkları kötü, başarısız politikacılar ve yöneticilerden geldi. Bize iyi ve sevimli değil, iş bilen, işini tamam yapabilen, halkını zor durumda bırakmayan politikacılar ve yöneticiler lazımdır.

29/01/2021 19:59
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Enkazın altından kahraman çıkarmaya ihtiyacımız mı var?
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.