DAÜ TARAFINDAN ALINAN NUMUNELERE GÜVEN SIFIRLANMIŞTIR. ENKAZLAR KARIŞMIŞ, VAKTİNDE ORADA OLUNAMAMIŞTIR

YARA BERE İÇİNDEYİZ. KATİLLER HALEN ELİNİ KOLUNU SALLAYARAK GEZMEKTEDİR. KKTC'NİN 50, TÜRKİYE'NİN 50 BİN CANI BU KATİL MAL SAHİBİ VE MÜTEAHHİT YÜZÜNDEN TOPRAK ALTINDADIR; HESABI SORULMALIDIR

O otel çürük, o otel yaralı, o otel, değil 7.4, 4.7 bir deprem olsa dayanacak gibi değildi. İlk sarsıntıda un ufak oldu. Tek bir kolon, kiriş, beton parçası kalmadı. 18 saniyede bir kum havuzuna dönüştü. Ama altında kalan canlarımız oldu, geleceğimiz oldu. Her şeyi denedik ama hiçbir şey yapamadık

Mağusa'nın altın jenerasyonuyudu bu çocuklar. Sadece voleybolda şampiyon değildiler... Koleje derecelerle girmiş, satranç başta olmak üzere akıl ve zeka isteyen her sınavda, her sporda en öndeydiler. Umuttular yani, gelecektiler, onlar, yeni bir ülkeyi kurabilecek aydınlık yüzlerdiler.

O enkaz, sadece anne- babaların çocuklarını almadı, bir ülkenin hatta dünyanın değişimine katkı sağlayabilecek akıllı, özgüvenli çocuklarımızı aldı bizden. Sadece anne babalar evlatsız kalmadı, bir ülke de kaybetti, en değerli, en parlak, en yetenekli çocuklarını. O bina cellat ise, ölüm emrini de bina sahipleri verdi çocuklarımızın

Orada aileler, bir taraftan çocuklarını ararken, bir yandan da hesabının sorulmasını istediler. Olay yerinde uzmanlar vardı ve, hemen gerekli örneklerin alınarak yasal bir zemin hazırlanmasını istediler. Çünkü, enkaz hızla kalkıyor, yan binanın enkazı ile karışıyordu. Hemen örnek alınmalıydı

İki kuruma başvurdular, biri Kıbrıs Türk Mimar Mühendis Odaları Birliği, diğeri ise Mağusa'nın yüz akı, çok sayıda velinin de akademisyen- çalışan olarak görev yaptığı DAÜ. KTMMOB hemen geldi, vaktinde ve doğru yerlerden numuneleri aldı, adaya döndü. DAÜ gelmedi, "bürokrasi" dedi, "ama ya kızarlarsa" diye korktu

Oysa üniversitelerin harcında aykırılık vardır, kavga vardır, inat vardır. DAÜ'de çokça vardır. İyi insan rektörümüz. İyi biri. İyi bir akademisyen. Ama gördük ki, DAÜ'de lider falan değil. İyi bir insan olarak anılacak ama, o enkazda yavrularını bırakan aileler bu "tutukluğu" ve "tereddüdü" hiç ama hiç unutmayacak

Şimdi, dün enkaz alanından örnekler alındığını söylüyor DAÜ. Ama enkaz bir yerden alındı başka yere konuldu. Yan binaların enkazı bizim enkaz alanına döküldü. Yani, sağlıklı bir numune alma ortamı yok. Şimdi aileler şu endişeyi taşıyor: KTMMOB doğru numuneyi aldı, ya DAÜ raporu doğru numuneleri yalanlayacak bir sonuç çıkaracaksa?

Bu endişe vardır, dile gelmiştir, bu nedenle DAÜ'nün çıkaracağı sonucu endişe ile bekleme evresine girilmiştir. DAÜ'nün bunu yapma hakkı yoktur. Vaktinde ve zamanında tam da ailelerin DAÜ'ye ihtiyaç duyduğu bir zamanda rektör emri ile, "tereddüt" şimdi yerini endişeye bırakmıştır.

Adıyaman'daki "katil otel"in sahipleri de, bile bile bir cinayet işlediler aslında. Öyl yargılanmalılar. "Ben bilmezdim, müteahhit yapmış" bahanesi de kurtarmaz, kurtarmamalı. Şehre gelen herkesi büyüleyen o otel, aslında betonu çürük, demiri az, kolonları kesilmiş... Neden?

İki kuruş para kazanma adına, Türkye'nin ya da dünyanın bir çok yerinden gelenlerin konakladığı bir yapının bu kadar çürük olması kabul edilemez, vicdanlara da sığmaz. "Nasıl uyurlar acaba" demeyeceğim. Yatacak yerleri yok çünkü. Vicdansızdırlar ama her şeyden önce Ahlaksızdırlar, katildirler...

Kaçıyorlar. Bozkurt ailesinin üç ferdi ortada yoktur. "AK Partili, bu nedenle ceza almayacaklar" deniyor. Ahmet- Mehmet Bozkurt gibiler yüzünden biz 50, Türkiye ise şimdilik 50 bin kişi öldü. Ak Parti katilleri korumayacağı gibi, sırf bu yüzden en ağır cezayı almalarını da sağlamalıdır.

(Fotoğraf ilk örnek alınan bina hali ile DAÜ uzmanının gittiği düz araziyi gösteriyor. Kimse ikna olmayacaktır, DAÜ sonuç falan çalışmasın...)