Erçin Tekakpınar yazdı: “Yeni Normal” Nedir, Ne Değildir?
19/06/2025












Son zamanlarda bir kavram dilimize iyice yerleşti: “Yeni normal.” Neredeyse her sohbetin bir yerinde geçiyor, televizyon programlarında, haberlerde sürekli karşımıza çıkıyor. Peki bu “yeni normal” tam olarak ne? Gerçekten ne anlatmak istiyor? “Yeni normal” gerçekten bir normalleşmeyi mi ifade ediyor, yoksa bize dayatılan yeni bir olağandışılığın meşrulaştırılması mı?
Bence bu kavram, yüzeyde masum gibi görünse de, içinde birçok çelişkiyi ve sorunu barındırıyor.
1. Yeni Normal Ne Anlama Geliyor?
“Yeni normal” kavramı, kriz sonrası kalıcı hale gelen değişimleri tanımlamak için kullanılıyor. Uzaktan çalışma, dijitalleşme, doğa ile iç içe yaşam gibi örnekler sıklıkla olumlu bir dille sunuluyor.
Ancak bu dönüşümler gerçekten toplumların tüm kesimlerinin faydasına mı işliyor? Yoksa bu “normal” yalnızca belirli bir ekonomik sınıfın konforunu sürdürebilmek için geniş kitlelere dayatılan bir uyum süreci mi? Pandemiyle birlikte geçici sandığımız birçok alışkanlık artık kalıcı oldu. Uzaktan çalışmak, online toplantılar, dijital alışveriş, doğaya yönelmek, sürdürülebilir yaşam gibi konular artık hayatın olağan parçaları.
2. Ekonomik Dönüşüm: Esneklik Adı Altında Güvencesizlik
İş dünyasında dijitalleşme ve esnek çalışma modelleri, çoğu zaman yenilikçilik ve verimlilik kavramları çok olumluymuş gibi bize anlatılıyor. Oysa bu “esneklik”, iş güvencesinin zayıflatılması, sendikasızlaşma ve evden çalışmanın görünmeyen maliyetleri anlamına da geliyor. Yeni normalin ekonomisi, yalnızca teknolojik araçlara erişimi olan ve bu dönüşüme hızla ayak uydurabilen bireyleri kapsarken, geride kalanlar için daha fazla dışlanmışlık yaratıyor.
3. Günlük Hayatta Yeni Alışkanlıklar
Hayatımızın akışı da değişti. Sağlık, temizlik ve kişisel alanlar daha çok önem kazandı. Eğitimde uzaktan sistemler kalıcı hale geldi. İnsanlar doğayla daha yakın yaşamayı, kalabalıklardan uzak durmayı tercih ediyor. Ayrıca teknolojiyi doğru kullanmak, yani dijital okuryazarlık, artık bir zorunluluk haline geldi.
4. Devlet ve Kurumların Sorumluluğu
Yeni normale uyum sağlamak sadece bireylerin değil, devletlerin ve kurumların da görevi. Dijital altyapıya yatırım yapmak, sosyal destekleri güçlendirmek ve eğitimde fırsat eşitliğini sağlamak önemli. Kurumlar içinse başarı artık sadece karla değil; çalışan memnuniyeti, çevre duyarlılığı ve esneklikle ölçülüyor.
5. Yeni Normal Gerçekten Normal mi?
"Yeni normal" deyimi her ne kadar hayatımıza giren değişiklikleri anlatmak için kullanılsa da, bu kavrama yönelik eleştiriler de az değil. Bazıları bu terimi, yaşanan zorlukların ve eşitsizliklerin üzerini örten, durumu kabullenmeye zorlayan bir söylem olarak görüyor. “Yeni normal” adı altında güvencesiz çalışma biçimleri, artan yalnızlık gibi tehlikelerde gündemde.
Bu yüzden “yeni normal”in ne olduğu kadar, ne olmaması gerektiğini de tartışmak gerekiyor. Değişime ayak uydururken, eleştirel bakmayı unutmamak; insani, adil ve sürdürülebilir bir düzeni savunmak da bu sürecin parçası olmalı.
Ben bu kavramın arkasına sığınıp, sistemsel sorunların üzeri örtülüyor gibi hissediyorum. Evet, değişim kaçınılmaz. Ama bu değişimin yönü ve içeriği bizim seçebileceğimiz, tartışabileceğimiz bir alan olmalı. Yeni normale alışırken “normalliği” yeniden tanımlamak, uyum sağlamayı bir zorunluluk olarak lanse etmeyi kabul etmeyip adaletli ve insan merkezli bir düzeni hep birlikte savunmak zorundayız.





