Eşitsizliğin yeni adı Covid-19 aşısı
04/12/2020
Ali Baturay
Covid-19 salgını ortaya çıktığından ve tüm dünyayı etkisi altına aldığı günlerden beridir söylenen şey, bu salgının tüm ülkelerde en çok dar gelirlileri/ fakir halkları, emekçileri etkilediği yönündeydi.
Dar gelirliler, salgın sürecinde sağlık/ tedavi hizmetlerine ulaşmada zorluk çekti, işsiz kaldı, işsiz kaldığı için aileler sorun yaşadı, hatta gıdaya ulaşmayanlar, açlık çekenler oldu…
Dar gelirlilerin çocukları da eğitim hizmetlerine ulaşamadı. Bireyler arasındaki ekonomik uçurum ve eğitim alan çocuklar arasındaki eşitsizlik, salgından önce de vardı ama salgın bunları daha da derinleştirdi.
Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) ve Uluslararası Telekomünikasyon Birliği (ITU), ülkelerden gelen verileri değerlendirerek, dünyanın yüzde 67’sinde, 1.3 milyar çocuk ve gencin (3- 17 yaş arası) evinde internet bağlantısı yok.
Yani 1.3 milyar çocuk, online eğitim/ uzaktan eğitim şansına sahip değil. Bu haberi veren uluslararası gazeteler, “Bir neslin geleceği tehdit altında” başlığını attı. Tüm ülkelere “dijital uçurumu kapatın” çağrısı yapılıyor.
Salgın nedeniyle, tüm dünyada ekonomik, sosyal, sağlık, eğitim alanlarındaki uçurum tartışılırken, bu kez de “Covid-19 aşısına kim, nasıl, ne zaman ulaşacak?” konusu tartışılmaya başlandı.
Uluslararası yayınlara göre, birkaç firmanın onay alan aşılarının yüzde 80’ini, daha piyasaya çıkmadan zengin ülkeler kapmış durumda. Bu zengin ülkeler, dünya nüfusunun yalnızca yüzde 14’ünü oluşturuyormuş…
Birleşik Krallık merkezli Global Justice Now isimli kampanya ekibi, dünya nüfusunun yalnızca yüzde 14’ünün ilk etapta aşıya ulaşacak olmasına, “İlaç sisteminin ne denli eşitsiz olduğuna dair daha net bir örnek gösterilemez. Bazıları milyarlarca pound kazanırken diğerleri tedaviye gücü yetmediği veya alacakları bir ilaç kalmadığı için ölüyor. Bu değişmeli” diye tepki gösterdi.
Evet zengin ülkeler daha aşı piyasaya çıkmadan bu şekilde satın alınca, diğer ülkelerdeki insanlar da ölmeye devam edecek.
Maalesef düşük ve orta gelirli ülkelere daha şimdiden aşı kalmamış, ya da çok az kalmış durumda.
Düşük ve orta gelirli ülkelerin alacağı aşılar o ülkenin zenginleri arasında paylaşılacak ve dar gelirliler yine mahrum kalacak.
“Dünyada hangi konuda eşitlik vardı ki Covid-19 aşısında olacak?” diyebilirsiniz. Salgının başladığı günlerde Covid-19’un zengin fakir ayrımı yapmadığı söyleniyordu ama bu doğru değil, fakir/ dar gelirli, salgında da o eşitsizliği dibine kadar yaşıyor.
Covid-19 zaten bencil olan düzeni, daha da pekiştiriyor, yardımların da içinde olduğu, daha eşitlikçi bir sistem öneriliyor ama nafile, hiç de öyle bir şey olmayacağı aşikar…
Dünyaya baktıktan sonra, doğal olarak Covid-19 aşısı konusunun bizde nasıl olacağını merak ediyoruz, aslında tüm ülke merak ediyor.
Sağlık Bakanı Ali Pilli, “Beklemedeyiz, hiçbir şey net değil” diyor. Bakan Pilli, hastalığın ülkemizde düşük seyrettiğine işaret ederek ve dünyadaki durumu görmeyi, gözlemlemeyi tercih ettiğini belirterek, “Önce bir görelim, kullanmaya başlansın etkilerini görelim, zararlarını, yan etkilerini, ardından girişim yapacağız” diye konuşuyor.
Ülkemizde hastalık düşük seyrettiği için önce ülkemize en fazla yolcunun, turistin geldiği Türkiye ve İngiltere’de durumu görmek, aşılanmalarını beklemek, Kıbrıslı Türklerin çalıştığı ve eğitim gördüğü Güney Kıbrıs’ı aşı ekseninde gözlemlemek mantıklı gibi geliyor.
Ancak ülkemizde şu anda hastalık düşük seyrediyor diye rahata yatılmamalı, tedbirli olmalıyız.
Vakaların artmayacağını, yeniden o yoğun vakaların olduğu günlere dönmeyeceğimizi kimse söyleyemez.
Ülkeye grip aşısını bile getirmekte geç kalan, yetersizlik yaşayan bir idarenin, Covid-19 aşısı konusunda mucizeler yaratacağını beklemek saflık olur.
Covid-19 konusunda sıkça bir başarıdan söz ediliyor ama buraya gelene kadar ne kadar saçmalık yaşadığımız, günlerce vaka çıkmadıktan sonra nasıl patlamayla perişan olduğumuz, şımararak nasıl yanlış kararlar aldığımız ve deneme yanılma yöntemiyle bugünlere nasıl geldiğimiz unutulmasın.
Dünyaya kapanarak ve karantina yöntemiyle bugün rahat görünüyoruz, biraz gevşemeyle de hemen vakaların çıktığını görüyoruz, karantina yönteminin maliyetli olduğunun, dünyaya sıkı sıkı kapalı olmanın da ciddi ekonomik bedeli bulunduğunun farkındayız…
Hiç övünmeyin, büyük lâflar etmeyin, Covid-19 aşısıyla ilgili tedbirlerinizi alın… Yumurta kapıya dayanmadan tüm tedbirler alınmış olsun, Avrupa Birliği’nden payımıza düşecek aşıları almak konusunda Güney Kıbrıs’la işbirliği yapmaktan kaçınmayınız.
Aşı dünya genelinde bu kadar eşitsiz dağılırken Türkiye’den ve AB’den gelecek aşı konusunda gerekli girişimleri şimdiden yapınız, aşının tüm ülkeye yetecek, tüm kesimlere yetişecek şekilde tedarik ediniz. Aşı konusunda ülkemizde de eşitsizlik olmasın…
Grip aşısı tedarik etmekte yetersiz kalan yöneticilere güvenmemekte, tedirgin olmakta haksız mıyız? Hükümet kurmaktan aciz olunan bir ortamda ne kadar şüpheci olsak azdır.
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız