Esmen Group Direktörü, iş insanı Esin Esmen, devletin sadece birkaç şirketi düşünerek adım atmaması gerektiğini ifade ederek devletin bu ülkede yaşayan her bireyi düşünerek hareket etmesi gerektiğini belirtti.

Ülke olarak bir resesyona girdiklerinin de altını çizen Esmen, bu durumun birkaç aydan daha fazla sürmesi durumunda ülke ekonomisinin zor günler geçireceğini ifade etti.

Hükümetin sesi çok çıkanı değil toplumdaki tüm bireyleri eşit olarak görerek adım atmasının en önemli nokta olduğunu söyledi.

Esmen sosyal medyada paylaştığı yazıda şu ifadelere yer verdi:

Resesyona Giriyoruz ...

Resesyon, kelime anlamı olarak “durgunluk” olarak tanımlanmaktadır. Bir kaç aydan daha uzun süren ekonomi genelinde belirgin bir düşüşü temsil eder.

Tamda bu noktaya gelmek üzereyiz .

RESESYONA GİRİLİRSE NELER OLUR?

Bu konuda uzman görüşleri ve beklentileri ortak:

– Ekonomik büyümenin nüfus artış hızının altına inmesi,

– Kişi başına düşen milli gelirin durağan ve gerileyen haline dönüşmesi,

– İşsizliğin artması,

– Ekonomik faaliyetlerin duraklaması ve gerilemesi,

– Üretim faaliyetlerinin düşmesi.

Bu sonuçlar, ülkelerin resesyona girmelerindeki en temel sebepleri oluşturur.

Uzun bir resesyon ekonomik çöküş olarak nitelendirilir.

Daha öncede bunu söyledim; ülkelerde devlet bir su kuyusu değil, aslında emme basma tulumbadır.

Çok güzel bir tanımlamadır, gerçek kaynak milletdir.

Bizler devletten ne kadar çok şey istersek, o kadar çok vergi ve zam olarak bize geri dönecektir.

Devlet hiç bir özel şirketi kurtaramaz .

Devlet sadece bize zaman ve avantaj sağlar, ama işletmeleri kurtaramaz...

Nakit akış hızı bir ülkede durağana girerse o zaman büyük bir tehlike başlar...

Bu süreci çok iyi yönetmeliyiz.

Sağlık çalışanlarımıza iyi bakmalıyız, onlar tek umudumuz .

Onların sayesinde normalleşme şansımız var. Yoksa, bu kapalı ekonomide çok ağır bir bedel ödeyeceğiz.

Bu süreçte yapılması gereken acil önlemler var mı? Elbette. Tüm dünya ülkeleri, merkezi kaynağını sağlığa kanalize ederken, ekonomiyi de yok saymıyor. Çünkü, bir sabah uyanacağız ve hayat kaldığı yerden devam edecek.

Dilerim ki maliye bakanımız bunları göz ardı etmeyecektir .

Durgunlukla mücadelede, kamu harcamalarını aynı düzede bırakarak vergileri azaltma yoluna gidilebilmeli.

Vergileri azaltma politikasının etkinliği için verginin konusunun geniş olması gerekir ki; vergi indirimlerinden daha çok kişi istifade ederek, kullanılabilir gelir artarak kişilerin tüketim ve yatırım harcamalarında artış sağlanabilir bu bizim için ve ülkemiz için hayatidir.

Nakit akış hızını durağandan çıkması demek

Hali hazırda likidite fazlası yaşayan bankalar, güven ortamını hissetiği an mevduat sahiplerinden aldığı güvenle piyasaya nakit pompalayacaktır.

Bu da nakit hızından yavaşlama ve durağanda olan piyasaya moral ve güç katacaktır.

Bizler bu süreçte zarar edeceğiz, ama nakit sıkışıklığı yaşamadan durağan süreci atlatmak zarar yazmaktan daha önemlidir.

Zarar normalleşen dönemde elde edilen operasyonel karlarla yıllar içerisinde ödenecektir.

Fakat nakit sıkışıklığı veya ülkede nakit akış hızının azalması veya durmasının karşılığı ölümcül bir trafik kazasından farklı değildir ..

Bu süreçte sadece belirli bir kesme hizmet eden, manipülasyon yaratan kaosçu bir kesim var. Hükümet yaygaralara değil, gerçeğe odaklanmak zorundadır. Bizi kurtaracak olan, gerçekçi adımlardır.

Bu süreçte esas zarar verecek olan aslında bu davranıştır. Gürültüye değil, gerçeğe odaklanmak. Bu süreci cesur siyası kararlarla aşacağız.

Bu süreçte, hükümet bir ya da bir kaç kişi, kurum veya şirket için değil bu ülkede yaşayan her bir bireyi düşünerek karar vermeli.

Bu ülkede yaşayan ve bu ülkede kazandığını yine bu ülkeye yatırıma dönüştüren her vatandaş ve yatırımcı bu ülkenin bir servetidir.

Umarım bu yazımı okuması gerekenler okur.

Önce sağlık... Bu aşamayı ne kadar erken atlatırsak, ekonomi de o kadar erken ve sağlam zeminde ayağa kalkacaktır.

Yukarıda yazdığımı yinelemek isterim:

İyi ki bu ülkenin fedakar sağlık çalışanları vardır...