Evet, devlet kadrolarında bilgisayar kullanamayan masabaşı personel varmış!

Yangınlarla ilgili kimse suçsuzsa, suçlu kim?

ads ads ads ads
21/05/2020

ads

Ali Baturay Ali Baturay


   Orman Dairesi Müdürü Cemil Karzaoğlu’nun, Genç TV’de Nazar Erişkin’in programında “bilgisayar mause”u kullanacak personel olmadığı için AB yardımıyla 1.5 milyon Euro’ya kurulan kamera izleme sisteminin kullanılamayıp, devre dışı kaldığını söylemesi, halkta şaşkınlık ve öfkeye neden oldu.

    Herkes şok içinde, “Nasıl olur böyle şey? Bu çağda bebekler bile bilgisayar kullanırken halen bilgisayar kullanamayan masabaşı devlet çalışanı mı var?” diye sorup duruyor birçok kişi… Sosyal medya bu gibi yorumlar, değerlendirmelerle kırılmış durumda…

    Meseleye hem şu “kamera izleme sisteminin devre dışı kalması” hem de “kamuda halen ofiste çalışıp da bilgisayar kullanamayan personel var mı?” penceresinden bakacağız…

   Öncelikle şunu söyleyeyim, birkaç telefon görüşmesi yaptım, Orman Dairesi’nde aslında “personel sorunu” ya da “kamera izleme sistemi” öyle “mause kullanamayan personele” indirgenecek kadar basit bir mesele değil.

    Verilen bilgilere göre, AB yardımıyla kurulan kamera izleme sistemi, garanti süresi dolduktan sonra bakım onarımını ve gerek değiştirilmesi, gerekse yenilenmesi gereken parçası ya da aksamlarıyla, değişen teknolojiye uyumuyla ilgilenilecek bir anlaşma yapılmadığı, kaderine terk edildiği için devre dışı kaldı.

    Böyle bir sistem için bir firmayla anlaşılması, bakımının düzenli yapılması gerekiyordu, yapılmadı. Bozulan bozulduğu yerde, kırılan kırıldığı yerde kaldı, bir süre sonra da sistem devreden çıktı. Orası için kullanılan bilgisayarlar da başka yerlere aktarıldı. Yani ilgisizlik, yani umursamazlık, yani ihmal, yani “devlet malıdır beytambal galsın” anlayışı…

     Devlet daireleri ve kurumlarında satın alınan ama kullanılmadığı için atıl kalan, teknolojisi geçen başka araç- gereçle ilgili daha önce de birçok haber yaptık. Maalesef devlet malını ya hor kullanıyoruz, korumuyoruz ya da çürümeye terk ediyoruz.

    Müdürün söylediği “mause kullanamayan personel” meselesi de tam anlatılamasa da ve bu kadar basit olmasa da aslında meselenin bir yere kadar gerçeklik payı var…

     Müdürün ne söylemeye çalıştığını, aslında eski müdürler ve bazı Orman Dairesi çalışanlarını dinleyince daha iyi anladık. Orman Dairesi’nde “kamera izleme sistemi” ve ona benzer bazı hizmet alanları için kalıcı uzman personele ihtiyaç var.

     Ancak her yıl 1 Nisan’dan 30 Kasım’a kadar istihdam edilen 125 kişilik “Yangın hazır kuvvet ekibi” nedeniyle daireye kalıcı istihdam yapılmıyor. 8 aylık istihdam edilen bu personele yapılan masraf nedeniyle daireye kalıcı ve “eğitimli/ uzman eleman” istihdam etmek, “fuzuli” görülüyor.

     Yıllardır gelen giden müdürler hep bunun sıkıntısını yaşamış. Hatta istihdam edilen bu 125 kişinin içinde kamera izleme sistemini kullanabilecek kişiler de çıkmış. Düz işçi diye alınan bu geçici çalışanlar içinde üniversite mezunları varmış…

     Dikkatinizi çekerim; burada da bir haber var… Çok sayıda üniversite mezunlarımız işsizdir ve Orman Dairesi’nin geçici düz işçi istihdamına başvurup, gelip burada çalışıyor. İşte bu eğitimli kişiler bu bilgisayarlı sistemleri kullanıyormuş ama kalıcı personel olmadıkları için onlar gidiyor ve meselenin sürekliliği olmuyor, ancak bunu hükümet edenler önemsemiyor.

     Sonuçta bize çok ihtiyaç olacak bir sistem 2009’dan 2012’ye kadar hizmet verebilmiş, ondan sonra devreden çıkmış… Ne güzel değil mi? Bravo bize…

    Duyuyorum, “Eski defterleri karıştırıp birbirimizi kırmayalım, önümüze bakalım” diyorlar. Peki ama önümüzde ne kaldı? Yanmış, yok olmuş yeşil alanlar, ormanlarımız, milli servetimiz mi? Arkamızı temiz tutmadığımız için önümüz yandı gitti ve biz bunun hesabını sormayacak mıyız?

     Sorumsuzluğumuz nedeniyle geçmişte kurduğumuz sistemler bozulup devre dışı kalıyor, başka yeni çağdaş sistemler kuramıyoruz, Orman Dairesi’nin başta personel olmak üzere birçok eksikliğini tamamlayamıyoruz, ülke olarak yaz aylarında kuru ot temizliğini yapamıyoruz, ormanlara insanların bu kadar rahat girmesini engelleyemiyoruz, her yerde mangal yakılmasını yasaklayamıyoruz, ovalara/ arazilere çöp dökülmesini ve bu çöpler içindeki camların yangın çıkarmasını seyrediyoruz, araçlardan atılan izmaritlerle ilgili bir tedbir düşünemiyoruz, yangına duyarlılık bilinci gelişmesi için ne çocuklar ne gençler ne de yetişkinlerle ilgili bir eğitim programımız var, hükümet salgına endekslenip, “125 kişilik yangın hazır kuvvet ekibi” geç kuruyor, zaten yangın helikopteri de alamıyoruz…

     Peki biz ne yapıyoruz? Peki biz bunların hesabını ne geçmişteki ne de bugünkü yetkililerden sormayalım mı? Kimse suçlu değilse, kimse sorumluluk yüklenmeyecekse biz kimi suçlayacağız, şeytanları mı? “Kaderimizde vardı, olmuş, ne yapalım” mı diyelim? Boş yere tartışıp, gelecek yıl aynı şeyleri yine mi yaşayalım? Anlaşılan yine öyle olacak, kimsenin buradan bir ders çıkacağı ve önlem alacağı yok sanki. Lanet “imkanımız yok”, “paramız yok” mazeretleri gelip karşımıza dikiliyor ama olan değerlerimize oluyor.

    İkinci konu ise çok şaşırtıcı… Bu çağda “bilgisayar kullanamayacak/ bilgisayar mause’unu tanımayacak biri yok herhalde” dedim, çok sayıda telefon aldım.

    Varmış… Evet devlet kadrolarında bu çağda çok sayıda insan bilgisayar kullanamıyormuş. Sakın arazide çalışan kişilerden söz ettiğimizi sanmayın, bunlar ofis çalışanıymış, yani masabaşı personel, yani aslında mutlaka bilgisayar kullanması gereken kişiler.

    “Şaka mı yapıyorsunuz?” dedim, “Bu anlamda Orman Dairesi Müdürü Cemil Karzaoğlu’na inanın, devlet kadrolarında bilgisayar kullanamayan birçok ofis çalışanı kişi var. Üstelik bunlar arsında terfi almış, önemli yerlere gelmiş kişiler de var maalesef” dediler bana.

    “Nasıl yani?” dedim… Evet, işini bilgisayarla yapacak, kayıt girecek kişiler bilgisayar kullanamadığı için o işi yapamıyormuş. Koca koca mevkilere gelmiş insanların bilgisayarı aksesuar görevi görüyormuş, hatta bazıları bilgisayarı bile masasından kaldırmış.

    “Peki işini nasıl yapıyor?” diye soruyorum. “Yapmıyor oturuyor, maaş çekiyor, onun işini yapanlar da saçını başını yoluyor” diye cevap alıyorum…

     Delirmemek elde değil. “Yahu bir yaşında, 2 yaşında bebekler bile bilgisayar kullanıyorken, bu çağda koca koca insanlar nasıl bilgisayar kullanamaz?” diye insan hayrete düşüyor.

     Tabii kullanmayı bilen ama “kullanamıyorum” diye kaytaranlar da varmış… Peki böyle bir şeyi özel sektörde yapamayan, böyle tuhaf mazeretleri özel sektörde gösteremeyen kişiler, nasıl oluyor da devlet kadrolarında gösterebiliyor?

     Yeni bir tartışma konusu açmak istemiyorum ama 30 yıldır özel sektörde çalışan birisi olarak bu konuda tarafım ve bu duyduklarımı aklım almıyor. Devlet kadrolarını bu şekilde işgal edip, asalak gibi maaş çeken kişilerin ayıklanması, ayrılması, gerekirse onlara kurs verilerek eğitilmeleri gerekir.

    Ne demek “bilmem” deyip oturacak da hiçbir iş yapmadan maaş çekecek? Bu devlet bunları ödeyecek kadar zengin değildir, artık bu savurganlığa bir son verilmelidir, bu kara komediye daha ne kadar katlanılacak?

21/05/2020 16:58
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.