EYLEMSİZLİK VE TEPKİSİZLİK HEPİMİZİ ESİR ALDI… BERBAT VE HEPİMİZİ AŞAĞILAYAN BİR HAYATI NORMAL GİBİ YAŞIYORUZ

ÜSTÜMÜZDE TEPİNE TEPİNE İKTİDAR VE ÇIKAR KAVGASI YAPIYORLAR. HİÇBİR ŞEY YOKMUŞ GİBİ KURULTAY KAVGALARINA BAŞLADILAR. ÖLDÜK AMA HABERİMİZ YOK…

“Müjde, Müjde” diye ortalığı ayağa kaldıran hükümetin şimdi uyguladığı tek politika zam. Yağmur gibi zam yağıyor; peşi sıra zam kararları açıklanıyor. Vatandaş, ısınmaya, barınmaya, ulaşıma para yetiştiremiyor, düşünün bir de karnını doyuracak, çocuklarına bakacak

Özel sektör emeklileri için de durum farklı değil. Yıllarca özel sektörde çalışıp emekli olanla, kamu emeklisi arasında dağlar kadar fark var. Tıpkı, kamu çalışanı ile özel sektör çalışanı arasındaki fark gibi. Bir kesim koşarken, diğeri sürünüyor, öyle bir tablo

Tespitim odur ki, üçlü iktidar kendi halkına ya güvenmiyor, ya da Kıbrıs Türkünü ortadan kaldırmaya yemin etmiş. Mühendisinden öğretmenine, doktorundan ilahiyatçısına kadar bu toplumun yetişmiş insan gücü sürekli olarak bir köşeye itilip kakılıyor

Uzun lafın kısası, her ne varsa bize ve geçmişimize dair, geleceğe taşımaktan aciziz. Yola asfalta, direğe lamba için gücümüz yok. Kaldırım yok, köprü yapmaktan aciz. Anca maaş öde, yandaş besle, ihale takibi yap… Bu sonuç kaçınılmaz, bu çöküş normal

Bu ülkenin geleceğine dair hiçbir güzel hayali olmayanlar köşe başlarını tutmuş durumda. Memleketi sevmedikleri gibi, olanı da tarumar etme konusunda üstlerine yok. Varsa kendi makamları, yoksa kendi aileleri. Onlarca olay, arka arkaya bizleri dibe itti

Baksanıza kamuya? Mühendis istihdamı yok. Teknik dairelerin tamamı çökmüş durumda. Bu çağa uygun tek bir proje yazılamıyor, çizilemiyor. Bakanlıkları ayakta tutan yönetim şemaları, tamamen vasıfsız isimlerle doldurulmuş durumda. Hiçbir şey üretmiyor

Elimizde ne varsa bir bir kaybediyoruz geçmişte Şu İşleri dairesi daha iyi hizmet veriyordu, şimdi yok. Karayolları daha planlı ve koordineydi, şimdi lamba taktığı için mutluyuz. Şehir Planlama’nın mesela adı kaldı. Tapu tıkalı, orman dairesi “alçak orman arazileri” ile var sadece…

Basit yazılım hizmetleri dahi, milyon TL’ler ödenerek özel sektörden satın alınıyor. Türlü oyunlar, yalanlar. İhale saçmalıkları. Devletin ihtiyaçlarına göre biz yazılım ekibi yok. Koca koca adamlar, saçma kavgaları ile devletin itibarını iki paralık ettiler

İstihdamda kalite yok, atamalarda liyakat yok, kamu hizmeti komisyonu devre dışı, niteliksiz siyasiler, kendilerinden daha niteliksiz yalakalar için makam, mevki yaratıyor. Odacıdan şoföre, amirden müdüre, kamuda olmaması gereken bir çok insan orada

Ölçme yok, değerlendirme yok, hizmet kalitesi yok… Vicdan yok, merhamet yok… Kısacası kamuda, halkına hizmet edecek ne malzeme var, ne argüman, ne sistem ne de insan. Böylesi bir yapıda, özel sektörü ayağa kaldırıp, istihdam, ek vergi yaratmanız mümkün değil

Düşününüz kamunun tek gider kalemi maaş. Sadece maaş. Yolu Türkiye yapsın, suyu, elektriği batırın vatandaş ödesin, kazanmasa da vergi ödesin, ilacı kendi alsın, sağlık hizmetini klinikte özelde, eğitim hizmetini özelde alsın. Vergi versin, devlet sadece maaş ödesin

Bu yapı, sadece özel sektör çalışanları için değil, kamu çalışanları için de girdap. Hepimizi içine çekiyor. Haftalardır söylediğim belli. Kamuyu daha verimli hale getirmeden, bu ülkeyi ayağa kaldırmak mümkün değil. Buyurun yönetin, daha ne istiyorsunuz?

Ülkenin birikmiş tecrübeleri sizi geçeceğe taşır. Biz geçmişten gururla devraldığımız bir çok şeyi tarumar ettik. Siyaset her gün bir müjde veredursun, durumumuz gerçekten berbat. Neden yaptık kendimize bu kötülüğü? Üretmeyen, yenilenmeyen bir yapı…