Geçen hafta: (Kimse kimseyi işitmek istemiyordu!)

ads ads ads ads
26/12/2016

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Bazen “geçen hafta” diyerek olup bitenlere bakarım. Dağınık hayatıma nazire, geçen “haftalar” gibi kısa zaman dilimlerinde KKTC adına şefaat ile ilerlemeler gözlemeyi dilerim. Bilirsiniz üst üste konan tuğlalardan oluşur o devasa binalar.. Bu nedenle sorarım, “geçen hafta devlet kaç karış daha büyüdü? Ne kadar serpildi?” Tabi bilirim: Ayların yılların içinde esamesi okunmaz! Fakat ben hep gözlerim: Bir tuğla daha kondu mu? Bir fidan dikildi mi? Bir ağaç meyvelerini verdi mi? Kaç araba daha satıldı, kaç turist geldi? Yahut çok merak ederim. Bu yıl millet 13. Maaşlarını nerede yedi? Yoksa “yeni yıl tatilinde kaçtı mı memleketten?” 13. Maaşlardan sonra ödenecek maaşların ardından hazineye kaç TL. girdi? Ve bu cümleden olmak üzere geçen haftaya bir daha baktık:

SAATLER SORUNU: Saatleri tartıştık! Bu kez çuvallayan sendikalar oldu.. Kamuda ve okullarda mesainin yarım saat ileri alınmasını beğenmediler. Çünkü her zamanki gibi sorun üzüm yemek değil, bağcıyı dövmekti! Doğrusu anladıktı: Hükümetin şu veya bu nedenle çözemediği sorunları kullanarak halka, “olmaz olsun böyle devlet” dedirtmekti amaç. Eh olmayacak böyle devletin yerine de tabi “federal Kıbrıs yerleşirdi!” Geçmişte bu filmi izlememiş olsaydık, zokayı yutardık! Ne var ki zamanlar değişiyor, insanlar Mars ‘a yerleşmek için sıraya giriyor, bizimkiler ise hâla “nenemizin margarinini,” pardon bayatlamış propaganda argümanlarını kullanıyorlar!

ERHÜRMAN’IN ÇIKIŞI: CTP’nin genç başkanı Tufan Erhürman (ki hemen hatırlatayım adı ile soyadı birbirine bu kadar güzel yakışan pek az insan var) çözüm olursa her iki tarafın da ekonomik yönden kazançlı çıkacağını söylüyor.

Fakat bir parti Başkanının görüşleri ile değerlendirmelerinin, artık her köşede bir ikisinin arzı endam ettiği “birlik” ve “dernekler”den farkı olmalıdır. Mesela kendi kendilerine “bilmem ne inisiyatifi” kulpunu takan yığınla STÖ de “hemen çözüm istemektedirler” ama bugüne kadar “nasıl bir çözüm istediklerini söylememektedirler! Keza bazı gazeteci refiklerimiz de peşin hükümle “çözüme nasıl aşık olduklarını, derdinden yanıp tutuştuklarını” anlatıyorlar ama, “olmazsa diyorlar varsın olmasın, çeker giderim memleketten, kalın siz KKTC’nizle!”

Tabi ki CTP öyle değildir. Mesela merak bu ya hâlâ “iki bölgeli, iki toplumlu, siyasi eşitliğe dayalı, Türkiye’nin garantörlüğünde bir federal sistemi” mi savunuyor? Yoksa tümünün de “Kuzey’in Rum halkına sunulması” uğruna mesela “AB müktesebatının, Dört özgürlüğünün uygulanmasında beis yoktur” mu diyor? Dahası nedir Erhürman’lı CTP’nin siyasi eşitlikten, mülk paylaşımından, iade edilecek mülkten, garantörlük haklarından anladığı?

Yani diyoruz “çözüm çok iyidir” demekle iyi olmaz! Hemen çözüm isteriz demekle hemen çözüm olamayacağı gibi!

ÖNEMSEDİKLERİMİZ: Geçen hafta Tarım Bakanı Nazım Çavuşoğlunun bazı tespit ve çalışmalarını şu nedenden dolayı “köşemize” taşıdıktı. Şu mealde diyordu ki “Tarım Master Planının hayata geçmesi ve her gelen Bakanın kendine göre değil, master planıyla saptanmış programlar doğrultusunda hareket etmesini hedefliyoruz…” Bu konuda Süt Ürünleri Çalıştayı, hayvancılık Su Ürünleri çalıştayları yapıldı” diyor..

Bu tip uzun süreli kalkınma planlarını hem kurumlaşmalar hem de “hedef politikalar” olarak önemsiyoruz. Ve mesela diyoruz:

Eğer CTP Ağırlıklı Koalisyon hükümetleri TC ile imzalanan “Mali ve Ekonomik Protokollerin” önüne kafasına yatmıyor diye androş koymasaydı, TC’den akan suya sahip çıkmak yerine karşı çıkmayı yeğlemeseydi, bugün farklı bir ekonominin, topraklara akarken ürün patlamasını gerçekleştirecek sulama suyunun refaha ve büyümeye el sallayan toplumu olurduk…



ELEKTRİĞE ZAM

Elektrik zammının 13. Maaşların ödemeleri yapılırken açıklanmasını beklerdim, iki üç gün kaydı! Usuldendir “verirken almasını bileceksin!” Da, bu yüzde 9-20’lik zammın zaten yeni yılla birlikte döviz vurgunu ile beklenen 2017’deki pahaya nasıl bir paha daha katacağı düşünüldü mü? Düşünüldü her halde!

Çaresizliği anlarız! Hayvancısından narenciyecisine, çiftçisinden seracısına, ver ver bitmez, kamuda çalışanlara, sigortalılara, belediyelere pompala pompala sonu gelmez.. (Tabi para!)

Fakat: Özelleştirmeleri es geçerek, denetim mekanizmalarını çalıştırmaktan sarfınazar eyleyerek, gerektiğince vergi almamayı adeta nizam haline getirerek, bütün iddialara karşın kamu görevlilerini hizmet yönünden daha verimli hale getirememek gibi müzmin sorunları çözmeden dolaylı vergilerle memleket yönetmeye çalışmak… Mümkün değildir! Nitekim elektriğe yapılan zammın getirisi de tetikleyeceği öteki tüm zamların götürüsünden dolayı toplumun ekonomisine olumsuz yansıyacak.. Yani bir Kurum bastırılan zamlarla kurtarılacak ama ötekiler gözden çıkartılacak!

KISACA TAKILDIĞIM: (YEORGİADİS’İN TESPİTİ!)

Geçen hafta Rum Maliye Bakanı “neredeyse dedi Türklerle Rumların gelirleri birbirlerine yaklaştı.” (Tabi bu açıklamasını sevinçten kanatlanıp uçarak yapmadı! Nitekim hemen ardından şu teşhisi koydu: “Çünkü dedi Güney ekonomik kriz nedeniyle durdu, tabi Kuzey ilerledi!)

Bravo girye Yeorgiyadis: Harikasın! Bize moral verdin, şöyle ki:

Bir: “1963’lerden sonra bizi yerleşim yerlerimize hapsedip her türlü inşaat malzemesi ile gıda maddelerinin girişlerini bile yasaklarken siz de harıl harıl büyüyordunuz değil mi!”

İki: 1974’den sonra bizi ambargolarla ezerken siz de hem AB hem AB devleti olarak kalkınıyordunuz değil mi!”

Üç: Bu ahval ve şerait içinde bile Kıbrıs Türk halkı size yetişti. Büyüdü kalkınmaktadır… Öp bakalım “paşanın” elini! 

26/12/2016 12:47
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.