GİRNE, KARA PARA, KAÇAK KUMAR SİTELERİ YÖNETİMİNİN MERKEZİ HALİNE GELDİ. SON DÖNEMLERDEKİ EN BÜYÜK RÜŞVET İDDİASININ MERKEZİ DE GİRNE… BU DAVALAR ZAMANA BIRAKILAMAZ. TEMİZ BİR ÜLKE İÇİN YARGI VE POLİS DAHA HIZLI DAVRANMALI

TOPLUMUN SESSİZLİĞİ, KİRLİ DÜZENİN EN BÜYÜK KORUYUCUSU OLDU YILLARCA. ŞİMDİ SUSMANIN DEĞİL, KONUŞMANIN VE HESAP SORMANIN ZAMANI. POLİS, SAVCILIK VE MAHKEMELERİN YÜKÜ ŞİMDİ DAHA AĞIR… KİMSENİN GÖZÜNÜN YAŞINA BAKMAYIN… UCU KİME GİDERSE GİTSİN…

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yolsuzluk ve rüşvet artık sadece kamunun kıyısında köşesinde değil, adeta damarlarında dolaşıyor. Bir dönem perde arkasında dönen işler fısıltılarla konuşulurken, bugün ise herkesin gözü önünde cereyan eden olaylara şahit oluyoruz.

Sigorta şirketleri operasyonunun başbakanlıktaki “kendine danışman” diyenler tarafından yönetildiği ama faturanın Maliye Bakanı’na kesildiği artık kimse için sır değil. Son dönemin yeni modası ise “gizli ortaklar”… Paravan isimlerin arkasına saklanarak “pay alma” yeni bir rüşvet ve yolsuzluk şekli…

Özellikle sigorta sektöründe birden bire ortaya çıkan şirketlerde kimin kiminle ortak olduğu bilinmezken, perde arkasındaki isimlerin kim olduğunu duyunca artık şaşırmıyoruz. Yine de her yeni bilgi, bizi bir kez daha şaşırtıyor, çünkü bu adanın kaderi sanki hiç değişmeyecek gibi.

Başbakanlıkta, ülke yönetimine yakın birçok ismin, bu görevlerini dışarıda iş takipleri için kullandığı ise artık sır değil. Başbakanlıkta hem Başbakan, hem de müsteşarlarının bu durumdan rahatsız olduğu söyleniyor. Ötesi yok… Tuz koktu. Ya gereğini yapacaklar, ya da “onlar da ortak” söylentileri gerçek algılanacak…

Adalet sistemimiz ise sancılı… Bazı davalar jet hızında sonuçlanırken, diğerleri yıllarca sürüyor. Yargılamalar mı gecikiyor, polis mi yavaş, savcılık mı eksik kalıyor, bilemedim. Ama bildiğim bir şey var: Adalet geciktiğinde adalet olmaktan çıkıyor. Kimin eli kimin cebinde, kimin hakkı kimde kalıyor?

Girne örneğine bakınca tablo daha da karanlık. Kaçak sanal kumar, kara para aklama, kısa yoldan zenginleşme için işlenen suçlar ortada… Birileri Girne’yi çirkin işleri için üs haline getirirken, mali polis ve savcılık ise çok sayıda benzer suça dava dosyaladı bile…

Mahkemeler darp, uyuşturucu, hırsızlık gibi suçlarla dolup taşarken; köşe başında servetlerine servet katan yolsuzlar ise yargı önüne çıkmak yerine, hesap vermek bir yana dursun, paralarına para katmaya, değişik siteler üzerinden zenginleşmeye, halkı ise sömürmeye devam ediyor…

Oysa bu toplumun artık temiz bir sayfaya ihtiyacı var. İnsanlar, sadece küçük suçluların değil, büyük paralar döndürenlerin de hesap vermesini istiyor. Yolsuzluk, kara para ve rüşvetle ilgili davaların ısrarla takip edilmesi gerekiyor.

Sadece göstermelik birkaç adımla bu lekeler temizlenmez, kökünden sökülmesi şart. Ülkemizi üniversiteler ve turizmle kalkındırmak varken, bu yollara tevessül edenlerin saklandığı ada haline getirmek bize yakışmaz. Ötesi, artan şiddet ve uyuşturucu suçlarının temeli de buraya dayanıyor

Haziran 2024’ten beri devam eden “1 milyon dolar rüşvet davası” tam da bu yüzden önemli. Mali Şube’nin yürüttüğü soruşturma, “yargıda davaların seyrini değiştirmek” vaadiyle sanıklardan para talep edildiği iddiasıyla başladı.

Bu soruşturmanın ucu, sadece sivil kişilere değil, kamu görevlilerine kadar uzanıyor. Ve işin daha vahim tarafı, yurt dışına kaçan bir kamu görevlisinin, üst düzey başka bir yetkilinin ekibinde yer aldığı iddiası… İşte bu dava, yargının da kendini temizlemesi adına büyük bir fırsat.

Bir teminat dosyasının 1 milyon dolara kapatılacağı iddiası inanılmaz… Ancak halkın beklentisi çok net: Bu işin nereye gideceğine bakılmaksızın, sonuna kadar gidilmesi. Kim olursa olsun, nereye ulaşırsa ulaşsın, adalet yerini bulmalı. Çünkü bu ülkede artık temiz bir sayfaya ihtiyaç var.

Sonuç? Sadece izlemeye devam etmeyeceğiz. Soruşturmalar ilerledikçe, susarak değil, üstüne giderek temizlenebiliriz. Toplumun sessizliği, kirli düzenin en büyük koruyucusu oldu yıllarca. Şimdi susmanın değil, konuşmanın ve hesap sormanın zamanı. Temiz sayfa, ancak hep birlikte yazılır.