Uzun zamandır bu yazıyı yazmaktan kaçıyorum. Nedeni ise göçmen karşıtı Avrupalı aşırı sağcılar gibi görünmek istemediğimdendir. 

Kendi dünyamda Altın Şafak, ya da Le Penn, ya da BNP benzeri bir siyasete asla sahip değil ve hep karşısında oldum. 
Ama bir devletin de bir göçmenlik politikası olması gerekmiyor mu yani? 
Bu politika bir ülkenin ne kadar yabancıyı sınırlarından içeriye sokacağı, ne kadarına çalışma izni vereceği, bu izinlerin ne kadar süreli olacağını içermesi gerekmez mi?
Bu yabancıları konut sahibi yapmak konusunda nasıl bir  yatırım miktarı öngördüğümüzü belirlememiz gerekmez miydi sanki?
Çalışmak için gelenlerin hangi sektörlerde çalışacağına aracı kurumların değil, devletin karar vermesi gerekmez mi? Bunların daha sonra vatandaş olma hakkım var diyerek karşımıza çıkacağını öngörmek ve ona göre tedbir almak bu göçmen politikasının içerisinde olması gerekmez miydi?
Bunu yapmayınca ne oldu? 
Ruslar ve İranlılar İskelede çoğunluğu yavaş yavaş ele geçirdi. Çocuklarına Türkçe öğretmek yerine, ‘siz neden Ruşça öğrenmiyorsunuz’ talebi ile karşı karşıya geleceğiz. Yurttaşlık yasasını bir türlü değiştirmediğimiz için 5 yıl sonra sağlam avukatları aracılığı ile vatandaşlığa başvuru haklarının teslim edilmesini istemeyecekler mi? Ya da çok paraları olduğu için ve bunu partilere ve kişilere bağış yapmaktan kaçınmadıkları için, ‘St. Petersburg doğumlu İvan ve ailesi’ şeklinde başlayan Bakanlar Kurulu kararları görmeyecek miyiz sanırsınız.
Cezaevleri Afrikalı öğrencilerle doldu. Yeni cezaevi de yetmez oldu. 1000 küsur gündür kaçak diye haberler okuyoruz. Güney Kıbrıs’a kaçak geçen mültecilerin büyük çoğunluğu bizden geçiyor. İtibar diye üzerine titrediğimiz şey yerle bir. Mesarya’da göçmen kampı gibi bir şey yapmak için kollar sıvandı. Bu konuyu sonra yazacağız. 
Hepsi göçmen politikasının olmaması . 
Eskiden Türkiye’den gelen işçiler ile ilgili konuşulurdu. Aynı dil, benzer kültür olmasına rağmen intibak sorunu vardı. Şimdi birbirlerini kaçıran Pakistanlılar, henüz yerleşip mafyalaşmamış ama çok kısa bir süre içerisinde ortama ayak uyduracak Ruslar gün gelecek bizi buradan gönderecekler.  
Afrikalı’ları daha çözmedik çünkü, araba galerisi, bakkalı çakkalı ve üniversitesi bu işten para kazandığı için kimse de haklı olarak ses edemiyor.  Neden çünkü bu işler başladığında bu ülkenin bir Göçmen Politikası oluşturulmamıştı. 
Şimdi Halkın Partisi çıkıp, bu konuda hiç sorumluluğu yokmuş gibi  ‘üniversiteleri kapatalım’ diyebilir ama çözüm o değil, bir Göçmenlik Politikasıdır.
Tabi bir göçmenlik politikasının oluşumunda ve bu politikanın sayesinde ülkemize, ‘skilled immigrant’ yani vasıflı göçmen gelmesinin önün açılmasına ülkemizdeki vasıflı kesimlerin karşı çıktığını biliyoruz. 
Misal bir doktorsanız ya da mühendis iseniz Avustralya hükümeti sizi kapıda karşılar, ancak KKTC hükümeti, buradaki zümrelerden çekindiği için sizi kapıdan kovar. Ha eğer vasıfsız işçiyseniz, kapılar sonuna kadar açıktır, çünkü vasıfsız işçiler odası ya da sendikası yok. 
Dediğim gibi Nigel Farage’ın KKTC versiyonu gibi görünmek istemediğim için yazıyı burada kesiyorum. Ancak fazlasıyla geç kalmış olmakla birlikte zararın neresinden dönerseniz kardır hesabı, şu göçmenlik politikası işine bir bakın Allah aşkına.