PARTİLERİNİ YÖNETMEYE TALİP OLANLARIN, ÜLKEDE İKTİDAR OLMA GİBİ BİR DERDİ. YOK. OLSA, LİYAKAT OLUR. KAMU KAYNAKLARINI YANDAŞA PEŞKEŞ ÇEKEREK İKTİDARDA KALMANIN ADINI DA DEMOKRASİ KOYMUŞLAR

TABANIN GÜCÜ ÜZERİNDEN İKTİDARDA OLANLAR, TABANA YÖNELİK TEK BİR PROJE GELİŞTİRMİYOR. SEÇİMDEN SEÇİME, KURULTAYDAN KURULTAYA ÖNEMSENEN SEÇMEN İSE “BENİM ÖNEMLİ OLAN” DİYEMİYOR. GÖZLER KÖR, KULAKLAR SAĞIR… 

Kurultaylar gölgesinde bir süreçten geçiyoruz. Ne kadar üzücü değil mi? Ülke ciddi anlamda yangın yeri. Hiç tartışmaya gerek yok. Arzuladığımız, özlediğimiz bir kamu- devlet yapısı yok. Bozdular. İktidarda kalma adına yıllardır uygulanan politikalar, ülkeyi bu noktaya getirdi

Devlet devlet gibi kurumları ile var olur, siyasi partiler sandıktan çıkar, devletin işleyişini sağlar, bunu projeleri ile güçlendirir, hayat akışında devam eder. Bizim ülkemizde böyle mi?  Maalesef değil. Daha da kötüsü, devlet de tüm kurumları ile çöktü

Ulusal Birlik Partisi 2010 yılından bu yana “kayıp..” Tek bir lideri dahi kurultayla gelmedi. Eroğlu liderliği partinin üzerinden gittiği günden bu yana, hiçbir şey eskisi gibi olmadı. Dahası var; UBP gibi “devleti kuran parti” olmakla övünenler, iradeyi de teslim ettiler

Eğer ülkeyi yönetenler, örneğin nerede nasıl davranacaklarına elçilik müşavirleri düzeyinde sorma gereği duyuyorsa, bu Türkiye için de ülkemiz için de ciddi bir sorundur. Bu önemlidir ama esas anlatmak istediğim nettir: Kimse kendi tabanına güvenmiyor

Yeniden Doğuş Partisi kurultay aşamasında da güç alınan nokta taban değildir. Tabana biraz demokrasi veriliyor işte… “Seçi, seçil” deniyor. Ama iktidara gelindiği zaman da güç ve güçle elde edilen kamu kaynakları dar bir kesimle paylaşılıyor

Hiç uzağa gitmeye gerek yok. Sayın Erhan Arıklı’nın, “T izinlerini, kiralık araç ve taksi izinlerini” kimlere verdiğine bir bakın. O liste, demokrasi dediğiniz şeyin aslında kamunun gücünü yana yandaşa peşkeş çekme olduğunu görürsünüz. Ara seçimdeki milletvekili adayına bile T izni verildi yahu

Ne demek istediğim basit aslında. İktidarda kalmak isteyenler, iktidar olmak istemiyor. Tek motivasyonları iktidarın gücü. Sabahtan akşama kadar bunun için çalışıyorlar. Mesela hiçbir yerli şirket AKSA ya da T&T kadar güçlü değil. Neden? Sorunun cevabı, iktidar siyasetinin özetidir

UBP düzelmediği müddetçe bu kör yapı da devam edecek. Başbakan, başbakan kalmak istiyor. Rakibi Hasan Taçoy… En az Ünal Üstel kadar gücü olan ise Faiz Sucuoğlu… “Adayım” dahi diyemiyor Faiz bey, Ünal Üstel ile anlaşma sürecinde. Tabanın gücü üzerinden mevki pazarlığı bu…

Proje belli. Nedir proje? Faiz Sucuoğlu, başbakanlık da yapmış bir “star” olarak, meclis başkanlığı için uygun. Meclis başkanlığı gibi önemli bir makam, Faiz beye yakışmaz mı? En az 2 sene üstelik. Eylül’de meclis açılırken, yeniden meclis başkanlığı seçimi de olacak…

Hatta, Faiz beye, “alternatif cumhurbaşkanı adayı bile olursun” diyorlar. UBP tabanındaki gücüne baktığımız zaman, neden olmasın? Anketler yapılır, tabandaki en güçlü isim aday olur. Ersin bey olmazsa, Faiz bey olur değil mi? Nerede halkı düşünen, halka dönük proje üreten?

YDP’de genel başkan tüm motivasyonunu, “18 ay daha” üzerine kurmuş… “Yarım kalan işleri” varmış… Sonra, veliahtını da tayin etmiş… “Bertan Zaroğlu…” Ama, YDP tabanı da demokrasi diye seviniyor…

UBP genel başkanı da, “bir kurultay dönemi daha…” diyor. Ama sistemi değiştirecek tek bir proje ortaya koymuyor. UBP’ye başkan olunca ne oluyor? Ülkeyi yönetme gücü sende. Çünkü taban da orada… Taban, “güç, mevki, iş, kredi” paylaşımını demokrasi yerine koyuyor

Kısacası, partilerini yönetmeye talip olanların, ülkede iktidar olma gibi bir derdi. Yok. Olsa, liyakat olur. Kamu Hizmeti Komisyonu doğru ve etkili çalışır, kamuya mühendis alınır, projeler üretilir, e- devlet etkin çalışır, teknoloji gelişir falan… Niyet vatandaşın refahı, huzur değil ki…