Güney Kıbrıs’ta çalışan vatandaşlar, endişelerinde haklı
06/10/2022











Ali Baturay
Uzun zamandan beridir vatandaşlarımız ile ülke yöneticilerinin gündemi uyuşmuyor.
Yönetenler, vatandaşın önceliklerini, isteklerini, kaygılarını anlayamıyor.
Ülke insanı sorunlarına çözüm beklerken onlar hamasetle, milliyetçi söylemlerle, neredeyse dünyaya sözde meydan okuma masallarıyla uğraşıyor…
Gerginlikten besleniyorlar adeta, bundan medet umuyorlar.
Onları eleştirenlere de öfke kusuyorlar…
Hızlarını alamıyorlar, bir gün AB’ye, başka bir gün BM’ye sarıyorlar, sataşıyorlar, bunların halkından ne götüreceğini hiç düşünmeden.
Halkta endişeye neden oluyor bu durum ama göremiyorlar.
Mesela ülke yöneticilerinin, Rum tarafına, AB’ye, BM’ye yönelik gerginliği artırıcı tutumu Güney Kıbrıs’ta çalışan vatandaşlarımız ile Rum müşterilerle ayakta duran esnafı, perakendeciyi endişelendiriyor.
Gerginlik tırmandı mı “sınır kapıları kapanacak” dedikoduları gündeme geliyor, hatta bazı yöneticiler, siyasiler, bunu ima eden lâflar ediyorlar.
Birçok kişi sınır kapılarının kapanabileceğini düşünüyor ve korkuyor…
Sınır kapıları yalnızca sınır kapısı değildir, Kıbrıslı Türklerin Avrupa’ya, dünyaya açılan kapısıdır, birçok ekmekçinin ekmek kapısıdır.
Güney Kıbrıs’ta Çalışanlar Derneği, dün bir açıklama yaparak, sınır kapılarının kapanabileceği imalarına dikkat çekip, bu konudaki endişelerini ortaya koydu.
Atılacak adımların doğuracağı ağır sonuçlardan ülke yöneticilerinin sorumlu olacağını vurgulayan dernek, Güney Kıbrıs’ta küçümsenemeyecek sayıda vatandaşımızın çalıştığını ve bu konunun aileleriyle birlikte 30 bin kişiyi doğrudan ilgilendirdiğini kaydetti.
Güneyde çalışanların Kuzey Kıbrıs ekonomisine yılda 80 milyon Euro döviz girdisi kattığını da anımsatan dernek, tüm bunları ülke yöneticilerinin ya bilmediğini ya da bilmezden geldiğini belirtti.
Pandemi döneminde sınır kapılarının kapatılarak, Güney Kıbrıs’ta çalışanlara yaşatılan sıkıntılı sürecin bir daha yaşatılmaması gerektiğini ifade eden dernek, yetkilileri uyararak, “Bizleri ve ailelerimizi etkileyecek her türlü adımın karşılığını en sert şekilde vereceğiz” dedi.
Haksız mı insanlar? Bu ülkeyi yönetenler, hem vatandaşına çalışma, insanca yaşama ortamı sağlayamayacak, insanlar sabahın köründe kalkıp sınır kapılarındaki kuyruklarda bekleyip Güney Kıbrıs’a geçecek, en zahmetli işlerde çalışacak, zor da olsa bir ekmek kapısına sahip olacak ama siz gerginlik politikalarıyla bunu riske atacaksınız.
AB’ye kafa tutmak yetmedi, şimdi de BM’ye kafa tutacaklar…
Kendimi bildim bileli BM Barış Gücü’nün hem bütün Kıbrıs’taki varlığı hem de kuzeydeki kamp alanları hep tartışma konusu oldu.
Ben ne dünyada ne de Kıbrıs’ta BM’nin misyonunu gerçek anlamda gerine getirebildiğine inanıyor değilim ama BM Güvenlik Konseyi'nin 186 sayılı kararıyla 1964’ten beridir Kıbrıs’ta bulunan BM Barış Gücü ile uğraşmanın zamanı olmadığını ve bize bir fayda getirmeyeceğini düşünüyorum.
Rahmetli Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’tan bugüne tüm cumhurbaşkanlarının, başbakanların, dışişleri bakanlarının gündemine gelmiş olan bu konuda hiçbir sonuç alınamamıştır, bundan sonra da alınmayacaktır.
Kuzey Kıbrıs’ın ve Kıbrıslı Türklerin böyle bir gündeme hiç ama hiç ihtiyacı yoktur, bütün işleri hallettik de BM’ye kafa tutmak mı kaldı?
Dışişleri Bakanımız her fırsatta AB’ye veriyor veriştiriyor, hellim tesciline bile inanmıyor, bu konuda komisyon kurulmasına bile karşı çıkıyor, o yetmedi şimdi de BM’ye sardı, BM KKTC makamlarından izin alsın, anlaşma yapsın istiyor.
KKTC’nin tanınmaması için BM Güvenlik Konseyi'nin kararları varken, BM ile “BM Barış Gücünün kuzeydeki varlığı” için anlaşma yapılmayacağını, böyle bir anlaşmanın KKTC’yi tanımak anlamına geleceğini bilmiyor mu bizim cumhurbaşkanımız ve dışişleri bakanımız?
Tanınma çağrısı yapıldı diye, bu tanınmayı ilk BM’nin yerine getireceğini mi düşünüyorlar? Neyin zorlamasıdır bu?
Siz AB’ye, BM’ye küseceksiniz de onların umuru mu olacak? “Tavşan dağa küsmüş, dağın haberi yok” misali…
Ancak sizin yaptıklarınız, vatandaşınızı mağdur edebiliyor, siz kahramanlık yapacaksınız diye zaten zor durumda olan halkınız daha büyük zorluklar yaşayabilir.
AB veya BM ile olan sürtüşmeler Kıbrıs Türk halkının gündemi değildir olmayacaktır. Halk geçim derdindedir, ekmek derdindedir, borcunu harcını nasıl ödeyebileceğini düşünmektedir.
Öyle eski meseleleri ısıtıp ısıtıp gündeme getirip, bu zor zamanda herkesi tedirgin etmeye hakkınız yoktur. Bulunduğunuz yerler, dünyaya meydan okuma, kahramanlık yapma değil, halkın sorunlarına çözüm bulma makamlarıdır, sakın bunu unutmayın…
- Ağır cezalara rağmen kurallara uymamanın yolunu buluyor birçok kişi…
- Bu durum çok vahimdir, yolsuzluklara bakış bakımından endişe vericidir…
- Bu ülkede artık her şey yanlış gidiyor, fiyaskoların ardı arkası kesilmiyor…
- Bu tutuklama yasal olabilir ama vicdani değildir…
- Hemşireler için “İngilizce öğretemedik, İngilizceyi ortadan kaldıralım” mantığı…
- Maaş ödemek için borçlanan bir devlet, halkına nasıl güven versin?
- Bakanlık, denetimi çalışandan Beklemesin, kendi yapsın…
- Herkes suspus; ne bakan bir şey söylüyor ne Başbakan ne de marketçiler…
- Sinirli, tahammülsüz, saygısız, nezaketsiz insanlar çoğaldı…
- Turist gibi ülkeye geliyorlar, burada silahlanıp tetikçiye dönüşüyorlar…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız





