Haberin Olsun

ads ads ads ads
13/12/2017

ads

Ahmet Okan Ahmet Okan


Burada da bir Türkiye İşlerinden Sorumlu Bakanlık kurulsun.

Madem orada Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Bakanlık var, “mütekabiliyet” ilkesine göre burada da benzeri olsun.

Mütekabiliyet ne demek?

Karşılıklı olma durumu demek.

Kim ki Kıbrıslı Türklere yönelik bir şey söylerse, bir gazeteci, bir siyasi falan derhal gereği yapılsın…

Bir gazete Kıbrıslı Türklere yönelik yayın mı yaptı?

Hemen Türkiye’deki Lefkoşalı Kıbrıslı Türkler, Mağusalı Kıbrıslı Türkler, Girneli Kıbrıslı Türkler, her gün bir grup olmak üzere gazetenin kapısına dayanıp pankartlar açsın.

Kim Kıbrıslı Türklerin siyasilerine, başbakanlarına, bakanlarına, gazetecilerine, mesela Tayyip gibi “besleme” derse, hemen protesto gösterileri düzenlensin, bildirilen yayınlansın, “Başbakana uzanan eller kırılsın” diye hep birlikte slogan atılsın…

Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Bakan Kıbrıs işlerine bakıyorsa, Türkiye İşlerinden sorumlu Bakan da Türkiye işlerine baksın.

Onlar Kıbrıs’a su götürüyorsa,

Burası da demokrasi götürsün.

Onlar buraya kapalı yaşam ihraç etmeye çalışıyorsa,

Burası da oraya modern yaşamı götürsün.

Kıbrıs’tan Sorumlu Bakan buraya İlahiyat Fakülteleri, İmam hatipler, camiler açmak istiyorsa,

Kıbrıs’taki Türkiye’den Sorumlu Bakanlık da oraya Atatürk Enstitüleri, bilimsel enstitüler açsın…

Olmaz mı Recep?

Kıbrıs İşlerinden Sorumlu Bakan bir Kıbrıslı gazeteciye yayınlarından dolayı yaptıkları ahlaksızlık, şerefsizlik, pespayeliktir derse,

Türkiye İşlerinden Sorumlu Bakan da benzeri durumlarda oradaki gazeteciye, namussuz, sokak adamı, terbiyesiz desin.

O Sorumlu Bakan buradaki Savcıları göreve davet ederse,

Buradaki Bakan da oradaki Cumhuriyet Savcılarını göreve davet etsin…

Diyeceğim

Bu “İşler” karşılıklı olsun.

Karşılıklı olma durumu.

Herhangi biri diğerinin Valisi gibi olmasın…

Öyle değil mi Recep?

Oradaki “İşleri” yürüten Bakan “Bunları, Kıbrıs Türk halkının içine çıkamayacak hale ben getiririm” dediğinde,

Buradaki Bakan da “Onları Türkiye Halkının içinde rezil edeceğim; gümrük kapılarından içeriye giremeyecekler” desin.

“Bu Türk milletine yapılan bir saldırıdır” dendiğinde,

Benzeri olaylar karşısında buradaki “İşleri” yürüten de, “Bu Kıbrıs Türk halkına top yekun bir operasyondur” desin…

Olmaz mı Bay Recep?

“Bunların hiçbir milli ruhu yok” diye karşıdaki sorumlu eleştiri yaptığında,

Buradaki sorumlu da,

Mesela Süleyman Şah türbesi gerisin geriye kaçırıldığında “Bu ne biçim milli ruh, biz sizi böyle bilmezdik” diye buradan bir eleştiri yapsın…

İşler karşılıklı yapılsın.

İmam göndermek, türbanlı göndermek, yobaz göndermek “İşleri” arasındaysa,

Buradaki durmasın, sesini çıkarsın “Bunlar ne biçim işler?” desin.

Yunanistan’da ayaküstü bir vaziyette Lozan Antlaşması tartışılmaya açılmak istendiğinde,

Buradaki Türkiye’den Sorumlu Bakan hemen açıklama yapsın “Bu antlaşmadan biz memnunuz, Gazi Mustafa Kemal Paşa Kıbrıs’ı sizin dışınızda bıraktı, Allah razı olsun, gerçekten de geleceği gayet iyi görüyormuş, vizyonu çok genişmiş” desin…

Diyeceğim şudur:

Kaç kişi kaldık ki.

Bir birimize çok ihtiyacımız var.

Değil savcıya,

Cellada çağrı yapsan,

Bir kişimizi bile yedirmeyiz.

Hele imama.

Haberin olsun Recep…

13/12/2017 12:15
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ahmet okan
MANŞETLER

HK Ahmet Okan

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.