Halk cefasını çekerken iktidar ve yancıları sefasını sürüyor. Hak mı? Reva mı?

ads ads ads ads
17/06/2022

ads

Hüseyin Ekmekci Hüseyin Ekmekci


Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, her zaman Kıbrıslı Türklerin üzerinde aynı zamanda “mücadeleyi “ de simgeleyen bir değere sahiptir. Öyle ya, atalarımız, 10 yıllarca bu topraklarda öldüler, kan verdiler, asimile olmadılar, günün sonunda da bir vatan, ayrı bir devlet, toprak sahibi oldular. Güzel hikaye

Peki, iktidara bakar mısınız? 10 yıllardır kamuya yerleşen bir geleneğe? Hiç de mücadele ile Kıbrıslı Türkler için kurulmuş bir devlet havası var mı? Gerçekten bu ülkeyi yönetenler, bu devlete böyle i bakıyorlar… “Mücadele ile kurulan, Kıbrıs Türkü için kurulan bir devlet” mi gerçekten burası?

Yoksa, birileri babalarından kendilerine bir miras kaldığını, bunu da istedikleri gibi harcayacaklarını mı düşünüyorlar? Tam da budur aslında: KKTC devleti, bir iktidar aracı olarak kullanılmakta, kaynakları ise har vurulup harman savrulmaktadır. Maalesef bugün ülkeyi yönetenlerin reva gördüğü budur

Hem atamalarla ilgili “liyakata değil iktidarı perçinleme” için atılan adımlar, hem de devletin temeli olan kurumları “tetikçi” gibi kullanma çabaları burayı “ülke” değil, “cehennem” devletin kurumlarını ise “çete” yapar. Birileri sefa sürerken, halkın bu günlerde çektiği cefanın farkında olan var mı?

Bu ülkenin Cumhurbaşkanı, resmen KKTC mali kaynakları ile sefa sürüyor. Kendisi sefa sürüyor, eşi sefa sürüyor, yetmiyor bir de gerekli- gereksiz harcamalarla bu ülkenin kaynakları tüketiliyor. “E ne yapalım yahu Türkiye istedi, beni karıştırmayın” sloganı da adeta adet haline geldi

Cumhurbaşkanlığı, Kıbrıslı Türklerin dünyada kimlik bulduğu, insan yerine konduğu, en azından konmasını sağlayacak tek makamdır. Müzakereler, Kıbrıs sorunu için kurulan masalar, bizim kendimizi dünyaya anlattığımız tek yerdir.

Bırakın müzakere masasını, Cumhurbaşkanımız artık Türkiye’ye bile gidemiyor, orada bile hamaset yapamıyor. Neden? Kendisi daha iyi bilir. Oysa şimdi, Dipkarpaz senin, Yeşilırmak benim, gezip duruyor. Halkın kaynaklarını tüketerek, halkın içerisinde olmak gibi bir stratejiye dönüştü

Cumhurbaşkanlığında tamamen bir seçim daha kazanabilme uğruna bir kurgu yapılıyor ama kötü bir kurgu. Kendisine bir danışmanlar ordusu kuran sayın cumhurbaşkanı, halkın parasını har vurup harman savuruyor ama, kırıp döktüğü insan sayısı bir hayli fazla. Ben hem acıyor, hem üzülüyorum

Benzer bir adım da hem Başbakan Ünal Üstel, hem de Maliye Bakanı Sunat Atun’da var. Spor Dairesi Müdürü Mustafa Sütçü görevden alınıp, Girneli Rıza Erseven (ailecek severim) göreve getirildiği gün, anladım. Başbakan da kendi yolunu yürümek için adım atıyor.

Peki Sunat Atun ne yapıyor? Tamamen Olgun Amcaoğlu karşıtı bir görevden alma- atama stratejisi içerisinde. Henüz 40’ların, 50’lerinin başında olan UBP’li iki bakan, devletin kaynakları üzerinden kavga ediyor, kadrolaşma peşinde koşuyor. Bu devlet işte bunun için var, mücadele ile kurulan devlet buna evrildi

Sunat Atun’un ilk kurbanı Maliye Müsteşarı Özdemir Kalkanlı. Emekliliğine 6 ay kalan, kamuya bir ömür harcayan, tamamını Maliye çatısı altında geçiren Kalkanlı neden görevden alınıyor dersiniz? Olgun Amcaoğlu’na yakınmış, kısa dönemde ona Kıb- Tek’te Gürcan Erdoğan’ı görevden nasıl alacağını tarif etmiş

Bir diğer kurban kim? Devlet Emlak Malzeme Müdürü… Yerine kim geliyor? Devlet Basımevi Müdürü. Bu ülkenin her bir kuruluna sahip çıkması gereken en önemli 2-3 daireden birinin başına, partili, kendilerine yakın ama liyakat sahibi olmayan biri atanıyor

17/06/2022 08:39
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: hüseyin ekmekçi
MANŞETLER

HK Hüseyin Ekmekci

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.