Harmancı: Yeşil Hattı duvar değil, köprü yapalım
22/05/2025












Lefkoşa Türk Belediyesi Başkanı Mehmet Harmancı, DP Milletvekili Serhat Akpınar’ın “kapıların kapatılması” yönündeki açıklamalarına tepki gösterdi, bu tür söylemlerin topluma zarar verdiğini ve akıldışı olduğunu vurguladı.
Harmancı’nın paylaşımının tamamı şöyle:
Herkese iyi akşamlar diliyorum. son zamanlarda maalesef adanın her iki yakasında da akıl almaz açıklamalar ve vicdanlarımızın kabul edemeyeceğim uygulamalar ve ciddi stratejik adımlar atılmakta
Akıl alır gibi değil ama bir milletvekili çıkıyor ve kapıların kapatılmasından bahsedebiliyor, bunun yaratacağı sonuçları ve travmaların farkında bile değil.
Mülkiyet yüzünden bireyler hedef alınıyor, hemen herkesi kapsayacak şekilde tutuklamalar artabilir şeklinde korku yayılıyor, karma evliliklerden doğan çocuklara vatandaşlık verilmiyor, üstüne bir de Schengen süreciyle Yeşil Hat iyice sert bir sınır olacak gibi görünüyor.
Bu gidişat hepimizi sıkıştırıyor, ama çözümsüzlük ve akılsızlık en çok bize zarar veriyor.
Çıkış yolu net: Federal bir çözüm. Kıbrıslı Türkler ve Rumlar olarak, eşit iki halkız. Bunu 1960’ta beraber kurduğumuz Cumhuriyet’te kanıtladık. Kapıları kapatmak yerine, müzakere masasına geri dönelim. Mülkiyet meselesini bireysel kavgalarla hukuk ile değil, diplomasi, çözüm ve sonunda adil bir anlaşmayla çözelim.
Karma evliliklerden doğan çocuklar hak ettikleri vatandaşlığı alsın, bu bir insanlık meselesi.
Schengen mi? Bununla beraber sadece birçok Kıbrıslı Türk’ün serbest dolaşım hakkı elinden alınmayacak, aynı zamanda Yeşil Hat boyunca askeri gerginlik de tırmandırılacak. Yeşil Hat’ı duvar yapacağına, köprü haline getirelim.
Bağırıp çağırarak, akıldan uzaklaşarak değil; aklıselim konuşarak, diplomasiyle ilerleyelim. Federal bir Kıbrıs, hem bizim hem çocuklarımızın geleceği için en mantıklı yol.
Unutamayacağımız ve Rumlar’ı da her fırsatta yüzleşmeye zorlamamız gereken tek bir gerçek var, Kıbrıs Cumhuriyeti bizim eşit ortağı olduğumuz ve kurucusu olduğumuz, kalıcı bir çözümün de en büyük anahtarıdır.
Siyaseten, hukuken, ekonomik ve sosyal anlamda hiçbir gerçekliği ve karşılığı olmayan sözde çözüm önerileriyle dünyaya yeterince alay konusu olduk. Abuk subuk söylemlerle masadan kaçan, korku, nefret ve düşmanlığı körükleyen taraf değil; ısrarla masaya ve adil bir barışa çağıran, uluslararası kamuoyunun gözünde meşru hak mücadelesi veren taraf olmamız lazım yeniden.






