Hasgüler: DSÖ’ye ortak üye olmak Kıbrıslı Türklerin de hakkı

DSÖ’ye ortak üyelik kampanyasını sürdüren Mehmet Hasgüler, Haber Kıbrıs’a konuştu…

ads ads ads ads
31/05/2020

ads
Hasgüler: DSÖ’ye ortak üye olmak Kıbrıslı Türklerin de hakkı

   Kıbrıslı Türk halkının, Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) ortak üye olabilmesi için imza kampanyası başlatan ve bu konuda yoğun bir çaba ortaya koyan akademisyen Mehmet Hasgüler, Kıbrıslı Türkler DSÖ’ye üye olana kadar bu işin peşini bırakmayacağını söyledi.

    Hasgüler, imza kampanyasını bundan sonra “Uluslararası Bilim Diplomasisi İnisiyatifi” adıyla, bir grup duyarlı kesimle birlikte yürüteceğini de açıkladı.  

   Haber Kıbrıs için Ali Baturay’ın sorularını yanıtlayan Mehmet Hasgüler, Dünyada ikinci ve üçüncü dalganın hep daha yıkıcı olduğunu, bu yıkıcılığa karşı daha güçlü olmak ve burada yaşayan tüm insanlarla ortak mücadeleyi daha dirençli yapmak amacıyla bu örgüte ortak üyelik talebini ortaya attıklarını vurguladı.

    Böylesi yıkıcı küresel bir salgın şartlarında Dünya Sağlık Örgütü’ne ortak üye olmanın Kıbrıslı Türklerin de hakkı olduğunu belirten Hasgüler, “Bu hakkı biz halkımızın önüne reel bir hedef olarak koyduk. Bunu da kısa sürede sonuçlandıracağımızı düşünüyoruz. Burada buna inanmak lazım. Bu gerçekleşecek bir taleptir” dedi.  

    İmza kampanyasının büyük ilgi gördüğünü ve farkındalık bakımından özellikle Türkiye’de çağrının büyük ses getirdiğini ifade eden Mehmet Hasgüler, Kıbrıslı Türkler arasında da ciddi bir destek oluşuğunu ve her geçen gün aratarak devam ettiğini vurguladı.

    Mehmet Hasgüler, KKTC’den ciddi destekler geldiğini belirterek, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu’nun, Kulüpler Birliği’nin, Sanayi Odası’nın, Müteahhitler Birliği’nin, Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası’nın (KTÖS) desteklerine teşekkür etti.  

“Kıbrıslı Türkler de insan evladıdır”

SORU 1: Sizi Dünya Sağlık Örgütü’ne ortak üyelik için imza kampanyası başlatmaya iten nedenler nelerdir? KKTC yöneticilerinin yeterli ilgiyi göstermediğine mi inanıyorsunuz?

HASGÜLER: Doğrusu 9 Mart 2020 tarihinde covid 19 konusunda ilk pozitif vakalar görülmeye başlanınca ve insanımız da evlere kapatılınca Dünya Sağlık Örgütü hakkında daha fazla araştırma yapma ihtiyacını duydum. Hem birçok yönüyle eleştirilen hem de her üye ülkenin de dayanışma ve iş birliği içinde olmak zorunda olduğu bir örgüt. Bu yanıyla sıradan eleştirilerin ötesinde çok daha ağır eleştirileri de hak ettiğini düşünüyorum.

     Akademik sahalarımdan biri de ‘Uluslararası Örgütler’dir. Bu konuda yayınlanmış ve 8. baskısını hazırladığımız ve 25 üniversitede de okutulan bir çalışmamız vardır. Aynı çalışmanın güncellenmiş haliyle İngilizce dilinde de Ankara’da yayınlandı ve ülkemize de intikal edeceğini sanıyorum. Doğal olarak akademik ilgi alanlarımdan olması hasebiyle bu konuyu mart sonunda dile getirirken hemen hemen hiç kimse böyle bir ortak üyelikten haberdar değildi. Biz üç beş kişi sosyal medyada konuyu gündeme taşırken de bunu anlatmak ve Kıbrıslı Türkler olarak bu örgüte ortak üye olmamız gerektiğini düşünmekteydik. Bilindiği gibi bu örgütün 194 asli üyesi var ve bunlardan birisi de komşumuz Kıbrıslı Rumlardır. Büroları üzerinden her türlü bilgi ve deneyim paylaşımı yanında maddi katkılar da almaktaydılar. Yani Lefkoşa’nın bir yarısı böylesi tehlikeli bir pandemi döneminde üye olarak Dünya Sağlık Örgütü’yle her türlü dayanışma ve iş birliğini yaparken öteki yarısı ise başının çaresine bakmak üzere kendi haline bırakılmaktaydı. Buna sağlık hakkı üzerinden bir itiraz geliştirmeliydik.

    Bizimkisi Kıbrıslı Türklerin de insan evladı olduğu anlayışıyla bu örgüte bu pandeminin olası ikinci ve üçüncü dalgalarına karşı güçlü biçimde karşı durmak amacıyla ortak üyeliğe girmemiz gerekiyordu. Nihayet bu hedefe halkımızı ve tüm dünyayı ortak etmek amacıyla 22 Nisan 2020 tarihinde Change.org sitesinde Kıbrıslı Türklerin Dünya Sağlık Örgütü ortak üyesi olmasıyla ilgili imza kampanyası başlattık. Büyük ilgi görüyor ve farkındalık bakımından özellikle Türkiye’de çağrımız büyük ses getirdi. Kıbrıslı Türkler arasında da ciddi bir destek her geçen gün aratarak devam ediyor. Ayrıca Dünya Sağlık Örgütü içinden de bizlere destek geldiğini söylemem lazım. Nedeni çok basit. Bu talebimiz insan hakkı ve sağlık hakkı olması itibarıyla bunu kimse görmezlikten gelemez.

 “İnanmak lazım, bizimkisi gerçekleşebilecek bir taleptir”

SORU 2: Dünya Sağlık Örgütü’ne tam üyelik ile ortak üyelik arasındaki fark nedir? Ortak üyelik Kıbrıslı Türklere ne kazandıracak?

HASGÜLER: Tam üyeliğe aslında asli üyelik de demek mümkündür. Bu asli üyelik 194 BM üyesi ülkenin tamamını kapsamaktadır. Ortak üyelik ise “uluslararası ilişkilerini kuramayan bölge veya bölgeler” bu statüyü elde edebilirler. Bu statünün asil üyelikten tek farkı karar süreçlerinde oy hakkınız olmuyor. Onun dışında ülkemizde bir büro açılması, karar süreçlerinde oy hakkı olmaksızın bulunulması, her türlü sağlık yardımın alınması, salgınla ilgili testler ve ilgili materyallerin ülkeye intikal ettirilmesi, her türlü bilgi ve deneyim paylaşımı, büro vasıtasıyla 7 bin çalışanı olan Dünya Sağlık Örgütü’nün birkaçını da ülkemize görevlendirmesi gibi temel kazanımlar olacak.

    Bir de ikinci ve üçüncü dalga dünyada hep daha yıkıcı olmuştur. Bu yıkıcılığa karşı daha güçlü olmak ve burada yaşayan tüm insanlarla ortak mücadeleyi daha dirençli yapmak amacıyla bu örgüte ortak üyelik talebimizi ortaya attık. Bunun peşini ortak üye olana kadar bırakmayacağız. Bu örgüte bu şartlarda ortak üye olmak hepimizin hakkıdır. Bu hakkı biz halkımızın önüne reel bir hedef olarak koyduk. Bunu da kısa sürede sonuçlandıracağımızı düşünüyoruz. Burada buna inanmak lazım. Bu gerçekleşecek bir taleptir.

 “İşlemi tamamlamadıkları için 50 bin kişinin imzası geçerli olmadı”

SORU 3: Ortak üyelik için etkili olabilmek anlamında kaç imza toplamanız gerekiyor? Twitter hesabınızda çok sayıda insanın imza işlemini eksik bıraktığı için imzaların geçersiz sayıldığını paylaştınız. Ne kadar imza geçersiz sayıldı? Neler yapılmalı?

HASGÜLER: Çok doğru. Bilindiği gibi 60 bin civarında görüntüleme olmuş fakat imzalar 10 bin seviyesinde kalmış. Bunun sebebini bilgisayar uzmanlarımız imza atarken süreci tamamlanması gereken son evresi unutulmuş veya düşünülmemiş olmasından kaynaklanıyor. Yani sayfaya girip adınızı soyadınızı ve e-mailinizi yazıyor ve onaylıyorsunuz. Burada işlem bitmiş olmuyor. Bu yazdığınız e-mailinize bu imza kampanyasıyla ilgili bir bilgi gönderiliyor ve sizin de bunu konforme (yani siz olduğunuza dair onaylama) etmeniz gerekiyor. Bu e-maile gelen bilgiyi onaylamadıkları için 50 bin kişinin verdiği imzayı sistem de saymamış oluyor.  Dolayısıyla bu sürece destek vermek istemiş birçok insanın enerjisini ve desteğini tam alamadık. Şimdi buna dönük bazı bilgilendirici afişler ve yönlendirmeler yapıyoruz süreç hem hızlandı hem de katılımın artmasına dair ciddi ipuçları her geçen gün artıyor.

 “KKTC’yi tanıtmak bizim işimiz değil”

SORU 4: Neden kampanyada, “Kıbrıslı Türkler” ve “Kuzey Kıbrıs” ifadeleri geçiyor da KKTC geçmiyor? Bu kampanyanın “KKTC’yi tanıtma amaçlı bir girişim” olduğunu söyleyenler var. Böyle bir amacınız var mı gerçekten? Bir ülkeyi tanıtmak bu kadar kolay olabilir mi?

HASGÜLER: KKTC’yi tanıtmak bizim işimiz değil o siyasilerin konusudur. Bunu yapacağını söyleyen siyasilerle bu konuyu konuşmaları lazım. Bunu siyasiler bile becerememişken bizi aşan konulara biz neden bulaşalım? Bizim konumuz uluslararası toplumun tanıdığı kabul ettiği Kıbrıslı Türklerdir. Yoksa bu kısır tartışmalarla hayatta bir şey yapma şansımız olmaz. Kıbrıslı Türkler kavramı var olan ve şimdiye kadar asıl olan bu kimliktir. Bu kimliğin dışındaki arayışlarla yola çıkmak siyasete bulaşmak ve siyasetin dar sokaklarında mahkum olmaktır. Biz sivil insanlar olarak ortak derdimiz, Kıbrıslı Türklerin sağlık hakkını elde etmek ve bu hakkımızı da anayasasında verilmiş bir hakkı milletimiz adına elde etmektir. Bu talebin haklılığı ve meşruluğu siyaset üstü ve partiler üstü olması nedeniyle çok daha güçlü bir biçimde isteğimiz kabul görüyor. Bu ortak üyelik bizim çıplak biçimde yegane hedefimizdir. Kıbrıslı Türklerin ya da Kuzey Kıbrıs kimliğinin içindeki Maronitleri, Rumları, Rusları, Türkmenleri, uluslararası öğrencilerimizin yarattığı sosyolojiyi duyurmak ve burada çok tehlikeli bir salgına karşı bu insanlarımızla dayanışmamızı güçlü tutmak için Dünya Sağlık Örgütü’nün ortak üyeliğini almak istiyoruz. Bu konuda uluslararası alanda, Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs’ta aldığımız olumlu tepkilerden ve desteklerden ciddi bir noktaya talebimizi taşıdığımızı söyleyebilirim.  

 “Dışişleri Bakanlığı’ndan henüz yanıt alabilmiş değiliz”

SORU 5: Daha önce KKTC yetkililerinin ortak üyelik için başvuruda bulunduğu ve reddedildiği iddiaları var. Bu iddianın gerçek dışı olduğunu söyleyerek, Dışişleri Bakanlığı’na “Bilgi Edinme Hakkı Yasası” çerçevesinde ne zaman başvuru yapıldığı yönünde yazılı soru ilettiniz? Cevap alabildiniz mi?

HASGÜLER: Henüz bir yanıt almış değiliz. Sizin programınıza 13 Mayıs tarihinde konuk olan sayın Bakan’ın daha önceki salgınlarda KKTC’den başvuru yapıldığı ve reddedildiği açıklaması bana tuhaf gelmişti. Çünkü bizim ortaya attığımız ortak üyelik hakkı önceden bilinen bir şey değildi. Kaldı ki hangi salgında KKTC’den başvuru yapıldığını da doğrusu merak ettiğimizden şahsen 18 Mayıs tarihinde “Bilgi Edinme Hakkı Yasası” çerçevesinde dışişleri bakanlığına yazılı bir dilekçe ile bunu öğrenmek istedik. Henüz yanıt almış değiliz. Bakalım bekliyoruz…Bu konuda edindiğim bilgi hiçbir zaman böyle bir başvuru yapılmadığı yönünde.

 “Yetkililerin DSÖ’ye mektupları haklarımıza dönük talep içermiyor”

SORU 6: Cumhurbaşkanı Akıncı’nın, Başbakan Tatar’ın ve Dışişleri Bakanı Özersay’ın Dünya Sağlık Örgütü’ne yazdığı mektuplar ne amaçlıdır?

HASGÜLER: Bu mektuplar aslında bizlerin sosyal medyadaki kampanyamızla konu gündeme geliyor. Bu gündemin ilgi görmesinden sonra üç siyasi de Dünya Sağlık Örgütü’ne mektup yazıyor. Hiçbir koordinasyon yapmadan ve ciddiyetten uzak biçimde birbirlerini de yalanlarcasına mektuplar gönderiyorlar. Bu mektupların tamamı Kıbrıslı Türklerin haklı taleplerine dönük hiçbir şeye değinmiyor. Bunlar sadece siyasetin kendi meslek kolu olarak bu konuda bir şey yapmış olmak için yapılmış yazışmalardır. Şimdi siyasilerimizi daha çok üzmek istemem ama gerçekten acemice yazışmalar ve haklarımıza dönük en ufak bir talep de içermiyor.

“Kampanya, Türkiye’de inanılmaz bir olumlu etki yarattı”

SORU 7: Türkiye medyasında neredeyse size ulaşmayan, röportaj yapmayan, televizyonlarına konuk etmeyen kalmadı gibi. Türkiye medyası kampanyaya neden bu kadar çok ilgi gösterdi? Türkiyeli ses sanatçıların da destek vermesini sağlayan nedir?

HASGÜLER: Evet. Çok güzel bir soru. Kıbrıslı Türklerin öncelikle haklı ve meşru bir talebini istiyoruz. Sağlık hakkımızı almak ve bundan sonraki salgının yeni boyutlarına karşı tetikte olmak istiyoruz. Bildiğiniz gibi hayatımın 30 yılını Türkiye’de geçirdim ve Kıbrıs konusunda Türk basınında 1998 yılından beri en çok röportaj yapanların başında geldiğimi düşünüyorum. Hatta röportajlardan kitabımız bile yayınlanmıştı. Sanatçılar kısmı da yine ülkemizden çok sayıda dayanışma gösteren insan bireysel düzeyde bizzat beni sanatçılarla telefonda görüştürdü. Ya da bizim adımıza kendileri bizzat direkt konuşarak bu destekler sağlandı. Bu açıdan sivil toplum açısından Türkiye’de inanılmaz bir olumlu etki yaratılmış durumda. O kadar çok yaygın TV, gazete ve radyoda konuşuluyoruz ki bu inanılmaz bir güç haline gelmiş durumda. Bu açıdan tüm medya alanında bize inanıp destekleyen herkese, tüm sanatçılarımıza ve dayanışma dostlarımıza çok teşekkürler ediyoruz. Türkiye’de ve Kuzey Kıbrıs’ta, Kıbrıslı Türklerin DSÖ üyeliği inanılmaz bir dayanışmaya ve yaygın bir halk desteğine sahiptir. Bu talebimizin gücüyle de yakından alakalıdır.  

 “TBMM’deki tüm partilerden ilgi gördük”

SORU 8: Türkiye’de devlet veya hükümet yetkilisi, milletvekili çerçevesinde destek verenler de var mıdır?

HASGÜLER: Evet. 17 Nisan 2020 tarihinde Türkiye Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’na bilgi notu göndermiştik. Bu mektuba karşılık mükemmel bir öneri şeklinde bir geri dönüş aldık. TBMM’den çok sayıda hemen her partiden vekillerin ilgisine mazhar olduk. Her türlü desteği vermek istediklerini söylemişlerdi. Buna ilişkin çok ciddi yerlerden arayanlar ve desteklediklerini söyleyenler olmuştur. Bu talebimizin yaygın kabul görmesinin temelinde yine siyaset üstü partiler üstü bir istek olması ve hukuken yolumuzun açık olmasından kaynaklandığını anlıyoruz. Elbette Türkiye’de Kıbrıslı Türklerle ilgili gönül köprüsü kurmak isteyen ciddi bir grup insan evladının da hakkını teslim etmek lazım.  

    Özellikle Türk basını içinde 40 yıldır Kıbrıs’ı takip eden gazeteci dostlar son 10 yıldır Kuzey Kıbrıs’tan ilk defa bu kadar pozitif ve Türkiye’yi heyecanlandıran bir taleple karşılaştıklarını da yorumlayanlar vardı. Bu aslında bizim hep göz ardı ettiğimiz bir gücü sağlık hakkı talebimizde ne kadar önemli olduğunu bir kere kadar görmüş olduk.

    Son olarak ilk günden beridir sosyal medyada bizimle hareket eden ve destek veren inanan tüm dostlara teşekkürler ederiz. Bu yolda onların çok önemli bir yeri vardır. Haklarını ve adlarını sürekli anacağız. Herkesi  http://chng.it/59syygW8cW linkinden imza kampanyasına destek vermeye çağırıyorum.

 

 

31/05/2020 11:37
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Dünya Sağlık Örgütü, Kıbrıs DSÖ üyelik, mehmet hasgüler, haberkibris, ali baturay,
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.