HAYVANCI EYLEMİ BUGÜN KAMU SENDİKALARININ DA DESTEĞİ İLE BAŞKA BİR BOYUTA GEÇİYOR. UMARIM SİYASET HAYVANCININ HAK ARAMA EYLEMİNİN ÖNÜNE GEÇMEZ

ÜLKEDE KAYITLI 3 BİN 798 ADET KÜÇÜK BAŞ, 716 ADET BÜYÜKBAŞ İŞLETMESİ VAR… PEKİ ET AÇIĞI VAR MI? NE KADAR ET TÜKETİLİYOR? GÜNEYDEN GELEN KAÇAK ET MİKTARI BELLİ Mİ? SORUNU ÇÖZECEK VERİLER ORTADA YOK. HERKES KENDİNE GÖRE BİR HESAP YAPIYOR

Hayvancılar Birliği geçtiğimiz hafta başkent Lefkoşa’da girdi maliyetlerinin azaltılması, çiğ süte zam yapılması ve ithal et kararının geri alınması talebiyle aralıksız bir eylem gerçekleştirdi. Eylem bugünden itibaren sendikaların da katılımıyla toplumsal bir tepkiye dönüşecek

Hükümet her üç konuda da Hayvancılar Birliğine müzakereyi kapattı. Tarım sektöründe yılda 2 milyar Türk Lirası teşvik verilirken, bunun aslan payını hayvancıların aldığını üstüne basa basa vurgulayan bir hükümet var. Dolayısıyla hükümet girdi maliyetlerinin düşmesi için katkı yaptığına inanıyor

Süt konusuna gelince, çiğ süte yapılacak bir Türk Liralık zammın imalat tamamlanana kadar etkisinin yedi Türk Lirası olduğu yönünde bir hesaplama var. Hayvancı süte iki ile üç TL arasında bir zam talep ediyor. Bu da süt ürünlerinin fahiş derecede artması demek

İthalat konusuna gelince… Hükümet bu konuda geri adım atmayacak. Atmayacağı gibi Toprak Ürünleri Kurumu, market ve kasaplara dağıtılmak üzere 20 ton civarında kıyma ve 42 ton civarında kuzu eti getirilmesi için Hollanda merkezli anlaşmalarını tamamlamış durumda

Buna ek olarak, adaya gelecek olan et -18 derece buzluklu araçlarla limandan market ve kasaplara dağıtılacak. Bu dağıtım için de ülkemizdeki ithalatçı firmalar hiçbir ücret talep etmeden katkı koyacaklarını başbakanlığa bildirdi.

Hükümet bu noktada , “ vatandaşın ucuz et yemesi” motivasyonuyla hareket ediyor. Kıyma 300, et ise 400 Türk Lirası olarak tüketiciye sunulacak. Çiftçi 6 milyon Türk Lirası değerinde olan Eti satın alarak bedava dağıtmayı bile teklif etti. Hükümet bu öneriyi prensip olarak reddetti

İşin bir diğer boyutu da, herkesin herkese hakaret ettiği bir ortam yaratılmış olması. Kasaplar kendi arasında ikiye bölündü. Restorancılar kendi arasında ikiye bölündü. Kimin ne istediği gerçekten bilinmiyor. Bu kavga artarak devam edecek, öyle görünüyor

Bir haftadır bu tartışmalar devam ederken sürecin öznesi hiç kuşkusuz hayvancı ve tüketici. Benim de motivasyonum üretim sekteye uğramadı tüketiciye ucuz et ve süt imkanının sunulması. Hiç kimse ortaya gerçek veri koyamıyor. Oysa kavganın kökeninde var olan bu…

Altı ayda kasaba verilecek hale gelen bir kuzunun maliyeti hayvancı için ne kadar? Bu altı ayda devlet ne kadar teşvik veriyor? Büyükbaşa ödenen teşvik nedir? Süte mi odaklanmak lazım ete mi? Günde kaç küçük baş, kaç büyük baş hayvan kesimi var? Ülke et ihtiyacı ne kadar?

Kasap hangi maliyetlerle Canlı hayvan alış fiyatını 2.5 ile çarparak tüketiciye sunuyor? Devletin bu alana vermiş olduğu teşvikler ucuzluk sağlamıyorsa yeniden oturup değerlendirmenin vakti gelmiş demektir. Şimdi değilse ne zaman?

Herkesin kendi hesaplamasını yaptığı, hiçbir hesaplamanın birbirini tutmadığı bir ortamdayız. Hükümet geri adım atmayacak, bu eti getirecek. Süte ilk beş ayda 2 kez zam yapıldı, belli ki yine yapılacak. Girdi maliyetleri konusunda ise eylem bitmeden başbakan karar almayacağını açıkladı

Bir de, üreticinin sürekli olarak modern modern ağıllar ve modern tarım araçları için yatırım yapması gerekiyor. Bu eleştirilecek değil gurur duyulacak bir noktadır. Hayvancının traktörü üzerinden eylemin değerini düşürmek için yapılan açıklamalar cahilce yapılan yorumlardan başka bir şey değil

Eylem bugün sendikaların da desteği ile farklı bir boyuta taşınacak. Endişem odur ki, meydandaki hayvancı sayısı azalacak. Eylem siyasi bir boyuta verilecek. Ay sonu maaşına yüzde 30 artış alacak olanlar meydanda, et alamayanlar ise inşaatta, sanayi bölgesinde olacak… Tam bir ironi