MAĞUSA LİMANI’NIN ÇÜRÜDÜĞÜ, DEVLETİN HAK ETTİĞİ GELİRİ ELDE ETMEDİĞİ DOĞRU… AMA ÜLKEDE YERLİ YATIRIMCI OLDUĞU, ÜSTESİNDEN GELECEĞİ DE BİR GERÇEK… 100 YILLIK DENİZCİLİK BİRİKİMİ ÇÖPE ATILAMAZ

HÜKÜMET İÇİNDE ÖZELLEŞTİRME KAVGASI VAR. ÇIKIŞ NOKTALARI HAKLI, AMA VARILACAK NOKTA KAOS. HİÇBİR ÜLKE KENDİ LİMANLARINDAN BU KADAR KOLAY VAZGEÇMEZ. YA DA ÜLKE FALAN DEĞİLİZ…

ARIKLI: ELLEÇLEME KISA SÜRELİĞİNE ÖZELLEŞTİRİLSİN, SONRA LİMANIN İŞLETME İHALESİNİ ALANA DEVREDİLSİN

ÜSTEL: ELEÇLEME İHALESİ AYRI LİMAN İHALESİ AYRI… ELLEÇLEME YERLİ YATIRIMCIYA, LİMAN İŞLETMESİ ULUSLARARASI YATIRIMCIYA…

Mağusa Limanı ile ilgili Ekim ayı sonu itibarı ile, büyük bir sorun kapıda. Liman İşçileri Şirketi ortadan kalkıyor, yerine ise halen yeni bir ihale yapılmadı. Öğrendiğim kadarı ile, biri konsorsiyum olmak üzere 2’si net, toplam üç yerli firma “liman yer hizmetlerine” talip…

İhale olur da, kavga olmaz mı? Hükümet arasında ciddi bir kavga var. “Elleçleme” denilen bu hizmeti verecek olan firma, “yerli mi” olsun, “yabancı mı”… Bu kavga uzun süredir devam ediyor hükümet içerisinde de ciddi bir kriz. Başbakanlıkta bir ekip başka çalışıyor, ulaştırmada başka…

Başkana Ünal Üstel’in talimatı net: İhale, ulusal olacak… Yani yurt içerisinde bir şirket ihaleyi kazanacak. Kim isterse olsun… İhale, uluslararası olmayacak. Bunun süresi de 10 yıl olacak. Erhan Arıklı, yani hükümetin YDP kanadı buna “şartlı evet” diyor…

Neden? Zira, Erhan Arıklı istiyor ki, liman işletme ihalesini kim alacaksa, rıhtım hizmetlerini de o versin. Limanı bir bütün olarak ihaleye çıkmak isteyen Erhan Arıklı’nın nihai hedefi, “uluslararası bir ihaleye çıkılması” yönünde…

Başbakan ile Erhan Arıklı ekibi arasında bu nedenle ciddi bir görüş ayrılığı var. Erhan Arıklı, hemen, şimdi, yerli firmalara açık bir “elleçleme” ihalesine karşı değil. “İhale yapılsın” diyor. Sanırsınız ki, “yerli firmalar bu ihaleye katılsın ve alsın” istiyor

Öyle değil. Diyor ki sayın Arıklı: Şimdi elleçleme ihalesine çıkılsın ve hemen yerli bir firmaya ihale verilsin. Bu arada liman işletme ihalesi içerisinde elleçleme de olsun. Limanın işletmesini kazanan firma, devamında şimdi ihaleyi kazanan yerli firmanın masraflarını ödesin ve onu devreden çıkarsın…

Erhan Arıklı’nın sürekli olarak gündeme getirdiği ve haklı olduğu 2 nokta var. Hem liman çürüdü ve büyük bir yatırım istiyor, hem de elleçleme işlemleri daha derli toplu olmalı… Üstelik bir iddiası daha doğru, “devlet deniz limanlarından kazanması gereken parayı kazanamıyor…”

Bu üç noktada da haklı olmasına haklı ama… Bir gerçeğimiz daha var… Yahu bizim sütten ağzımız yanmadı mı? Ercan ihalesi ortada. Evet, devlet daha çok para kazanıyor ama, tartışmalar da bir türlü bitmek bilmiyor. Şimdi 3 yıllık yeni bir süre ekleme de gündemde üstelik…

Peki biz aynı tartışmayı Ercan’da da yapmadık mı? İhaleyi alan şirket, yer hizmetlerini de almak istemedi mi? Ne kulisler yapıldı… Sonuç? İşletmeyi T&T, yer hizmetlerini ise İstanbul Headling vermeye devam ediyor. Gül gibi de geçinip gidiyorlar…

Yeni, Erhan bey, “ihale yapmak istemekte” haklı olmakla birlikte, 100 yılı aşkın bir süredir o limanda ekmek yiyen, kendini geliştiren, makine parkını, personel gücünü geliştiren yerli şirketleri de bir kalemde silip atıyor, yok sayıyor

Başbakan, “en az 10 yıl” sürecek bir “ulusal” ihalede ısrarlı, Erhan bey ise bunun süreli olmasında… Günün sonunda, “yerli iş insanlarına itiraz etmiyorum” dese de Erhan Arıklı, bal gibi itiraz ediyor. “Uluslararası ihale sonuçlanana kadar” diyor ve, “üç yıl” süre veriyor

Aklın yolu bir… Mağusa Limanı’nın hızla geliştirilmesi ve güçlendirilmesi gerekiyor. Bizim beklentimiz, aynı bölgede hem yat marina, hem büyük yolcu gemilerinin akın akın turist taşıyabileceği derinliğin oluşturulması… Bu net…

Üstelik şehir esnafının da sizden başka talebi yok. Özelleştirmeye karşı değil, bilakis teşvik ediyor. Solcusu da, sağcısı da… Tek talep, “bunca yatırımımızı çöpe atmayın…” Başbakanın anladığını, ulaştırma bakanı, “peşkeş” olarak tanımlıyor… Hangisi peşkeş, onu zaman gösterecek…