Öncelikle Mustafa Alkan’ı kutlamak isterim. Gazetecilik, takip ve ısrar işidir. İlişki işidir, hazırlık işidir. Biraz da elbette şans işidir.

Mustafa Rum Lider Hristodulidis ile söyleşi yapma arzusunu uzunca bir zamandır iletmiş, takip etmiş, ısrar etmiş ve gerçekleştirmiş. Kutluyorum.

Rum liderlerin görevdeyken, Kıbrıslı Türk Gazetecileri ender sıklıkta kabul ve muhatap aldıkları bilinen bir gerçektir. Dolaysıyla Alkan’ın Nikos Hristodulidis ile röportajı kıymetlidir.

Röportajda söylenenlerden bağımsız olarak, bir başka açıdan da kıymetlidir. O da iki toplum arasındaki diyaloğun bu kanal ile yeniden başlamış olmasıdır.

Evet iki toplum arasında ya da iki lider arasında bir müzakere şu anda bir müzakere yok. Hatta Rum Liderin söylediğine göre, yanıtı gelmemiş bir de yemek daveti var, ancak medya üzerinden Mustafa Alkan sayesinde bir diyalog başlamış durumda.

Saygının ifade edildiği, beğenilmese de bazı görüşlerin net bir şekilde anlatıldığı, hepsinden önemlisi Rum Liderin Kıbrıslı Türklere hitap ettiği bir söyleşi olmuş.

Röportajı izledim. Hafta sonu da ara ara oturup çözümünü satır satır okudum. 

Röportajı izler ya da okursanız, Güney Kıbrıs’a geçemeyenlerle, yurttaşlık alamayanlarla ve başka konularsa sıkıntı duyanlarla ilgili birtakım açılımların olduğu bir paketten bahsetti. Ne olduğunu ısrarla açıklamadı ama önümüzdeki günlerde ya da haftalarda böyle bir açıklamanın olacağını en yetkili ağızdan duyduk.

Zaten öyle de olması gerekir artık bu çağda.

Kıbrıslı Rumlar, kemdi siyasilerinden, ‘Kıbrıslı Türkler böyle düşünüyor’ şeklindeki bilgilerle donanmamaları gerekirken, bizler de Rum Yönetiminin Kıbrıs sorunu, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin Kıbrıslı Türklere bakış açısını, Tahsin Ertuğruloğlu ve Ersin Tatar adına açıklama yazanlardan öğrenmek zorunda olmamalıyız. Hele hele bu çağda enformasyon bu kadar hızlı ve bu kadar yaygın iken. Ve tabi ki bilgiyi ve görüşü ‘atın bizzat ağzından duymak varken’.

Hristodulidis sürekli Kıbrıslı Türklerle konuşmalı. Tatar da sürekli Kıbrıslı Rumlarla. Bunları röportajlar aracılığı ile pekala yapabilir.  

Ha röportajlarda yalan söyleyen olursa da onu halka şıp diye anlar, o gün anlamasa da eninde sonunda yalanın ortaya çıkmak gibi bir güzel bir huyu var.

Misal bu söyleşide Avrupa Birliği’nin aslında her iki taraf için bir güvenlik ağı olduğunu ve ayrıca müzakerelerde tıkanan işlerin açılabilmesi için bir araç olacağı ifadesi kayıtlardadır. Türkiye’nin AB’ye yakınlaşması ile ilgili bazı ülkelerde yaptığı görüşmeler kayıtlardadır.

Yarın öbür gün, ‘Sayın, Hristodulidis Mustafa Alkan ile yaptığınız söyleşide bunu söylemiştiniz Ne oldu?’ ya da ‘Daha önce böyle söylemiştiniz. Neden tavrınız değişti’ denilebilir ve söyleşi birçok şeye referans olabilir.

Şimdi bu söyleşiyi, ‘Pek bir şey söylemedi’ diyerek önemsizleştirmeye çalışacak olanlar, Rum Liderin Kıbrıslı Türklere hitap edip politikalarını anlatmasına olanak tanıyan Mustafa Alkan’ı, ‘Nikos’un adamı’ diye yaftalamaya çalışacak olanlar hiç yeltenmesin.

Röportaj çok kıymetli. Devamının gelmesi açısından, iki yönlü bir iletişimin ve diyaloğun başlaması ve devamı açısından çok değerli.