Hükümet edenler, “öneri de sunun” diyor ama sunulan önerileri görmezden geliyor
02/04/2022
Ali Baturay
Hükümet, “Toplumsal Yok Oluş ve Yoksullaşmaya Hayır” eyleminden gerekli mesajı almış mıdır?
Birçok kişi hükümetin bu mesajı almayacağına, mesajı alsa da çözüm üretecek yetenekte olmadığına inanıyor.
O görkemli kalabalığın eyleminin boşa gideceğini düşünüyor birçok kişi, sırf bu nedenle “eylem daha sert olmalıydı” diyenler var.
Ülkede olumlu anlamda çok az şey olduğu için birçok vatandaşın umutsuz olmasını anlıyorum.
Ancak dünkü eylemdeki kalabalık gittikçe artar ve kararlılığını korursa, olumlu sonuçlarını da görür mutlaka…
Ülkeyi yönetenler, “ne yaparsak yapalım yanımıza kalacak, yaptıklarımızı halk unutacak” diye düşünüyor, azınlık hükümetinin başarısızlığına rağmen UBP’nin seçimden oylarını artırarak çıkması da ülke yöneticilerine özgüven yükledi.
Zannettiler ki ne yaparlarsa yapsınlar halktan tepki gelmeyecek, dünkü eylemdeki kalabalık onlara ciddi bir uyarıdır aslında.
Hükümet bugünkü Bakanlar Kurulu toplantısında, yüzde 11 olan işveren katkı payını yüzde 65'e çıkardı.
Yani hükmet, reel sektöre bir şeyler yapmış oldu bu işveren katkı payıyla.
“Bu eylemden yine devlet çalışanları kazançlı çıkacak” diyenlere adeta cevap verir gibi.
“Hükümet zaten bu katkıyı yapacaktı” diyebilirsiniz.
“Zaten işverenler, evvelki ay sonuçlanan katkı payının, oranının da artırılarak yeniden başlamasını talep etmişti, hükümet de yapma sözü vermişti” derseniz de haksız sayılmazsınız.
Ancak bana göre dünkü görkemli eylem olmasa, hükümet bu katkı payı işini bir süre daha sallardı.
Katkı payı her ne kadar da işverenlere, patronlara yapılan katkı gibi görünse de zor durumda olan işyerlerinin personel çıkarmasını engelleyecek, sonuçta işçiye yarayacak bir katkıdır.
Tabii ki bu katkı payının işçiye yansımasını, katkı payına rağmen personel çıkarılıp çıkarılmadığını denetlemesi gereken yine Çalışma Bakanlığıdır, hükümettir.
Ciddi bir işçi sıkıntısı sorunu yaşayan, bırakın kalifiye elemanı, düz işçi bulmakta bile zorlanan işverenlerin, personeline sahip çıkacağına inanmak istiyorum.
Aslında hükümet bu katkı payıyla bir anlamda yapılan eyleme karşı bir hamle olarak, öfkeyi azaltma amaçlı bir adım atmıştır…
Başbakan, toplantı sonrası yaptığı açıklamada halktan, bu kritik süreçte biraz zaman, sabır ve anlayış istedi, “Elimizden geleni yapıyoruz, atacağımız adımlarla ekonomik anlamda bir rahatlama olacak" dedi.
Bu sözler de eyleme karşılık söylenmiştir; zaman, sabır ve anlayışı eylem düzenleyen ve onlara destek verenlerden istiyor aslında.
Başbakanın, sağduyu çağrısı yapması, ekonomik sıkıntıların herkesi etkilediğini söylemesi ve gerginliği artırıcı söylemlerden kaçınılmasını istemesi de eylemden bahsetmeden eyleme yönelik sözlerdir.
Aslında Başbakanın, eylemden gerekli mesajı aldığını gösteriyor bu konuşmalar ama işveren katkı payını, oranını artırarak yeniden verme dışında halkı direkt ilgilendiren, direkt rahatlatacak başka kararlar alacaklar mı yoksa yine zamana oynayıp unutturmaya çalışacaklar mı bilemiyoruz.
Başbakan muhalefeti suçlayarak, hep eleştiri yapılmamasını, öneriler de sunulması istedi.
Muhalefet öneriler sunuyor, tüm muhalefet partileri hükümete öneri sundu, bunu yazılı olarak halkla da paylaştılar.
“Toplumsal Yok Oluş ve Yoksullaşmaya Hayır” eylemini düzenleyen sendikalar da maddeler halinde önerilerini Başbakana sundu, ancak bir cevap alamadı.
Hükümet gelen önerilere bakıp da “Bu olabilir, bu olamaz” bile demedi.
Öneriler yapılıyor ama hükümet edenler bu önerileri duymak istemiyor.
Nitekim Başbakanın “öneri sunun” sözlerinden sonra, partiler daha önce sundukları önerileri tekrardan kamuoyu ile paylaştı.
Bu arada Başbakan Faiz Sucuoğlu, Başbakanlık önünde eylem yapan TDPli gençleri ziyaret ederek, zamlarla ilgili tepkileri dikkate aldıklarını, demokratik haklar çerçevesinde taleplere saygı duyduklarını belirterek, yeniden süre istedi.
TDP’li gençler, Başbakana sordukları sorulara aldıkları yanıtları tatmin edici olmaktan oldukça uzak bulduklarını söyledi.
Gençler, sohbetin samimi bir havada geçtiğini ama sordukları sorulara aldıkları yanıtların tatmin edici olmaktan oldukça uzak olduğunu kaydetti.
İşte hükümetin sorunu bu; artık ikna etmekten uzak, toplum yararına bir şey yapacakmış gibi bir izlenim bırakmıyor kimsede…
Süre ve sabır istiyorlar ama kimsenin daha fazla süre verecek, sabredecek hali yok, vatandaşın takati tükendi, vatandaş perişan…
Ülke kötü yönetiliyor ve her geçen gün durum daha kötü oluyor, mesela elektrik faturaları gelmeye başladı ve ödenecek gibi değil, bunun için ne yapacaksınız? Hiçbir şey değil mi?
“Öneri verin” diyorsunuz, size yeterince öneri sunuldu ama görmüyorsunuz, görmek istemiyorsunuz…
“Bize süre verin, sabredin” diyorsunuz ama vatandaşta verilecek süre yok, nereye sabretsin, milletin canı çıkıyor, canıyla uğraşıyor…
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız