HÜKÜMET ÜLKEDEKİ KONTROLÜ İYİCE KAYBEDİYOR. PARTİLERİN İÇERİSİNDEKİ KAVGA YETMEZMİŞ GİBİ, ÜÇ PARTİ KENDİ ARASINDA DA CİDDİ SORUNLAR YAŞIYOR. MANEN BİTMİŞ BİR YAPI, ÜLKEYE DE HİZMET ETMİYOR

UBP İÇERİSİNDE BİR GRUBUN AKLI SADECE PEŞKEŞE ÇALIŞIYOR. ŞİMDİ HEDEF MAĞUSA LİMANI… KURUMLARA ATANAN İSİMLER YETERSİZ, EN SONUNDA BİNBOĞA BATTI, DP HESAP VERMELİ… NE İSTİHDAM KAVGALARI BİTİYOR, NE MAKAM- MEVKİ…

Başörtüsü ile ilgili yaşananlar, başörtüsü tartışmasından nemelanmak için doyasıya kışkırtanlar… Başbakan ve cumhurbaşkanı arasındaki kriz… Bilerek büyütülen ve köpürtülen bu gündem içerisinde gözden kaçırmamamız gereken bazı noktalar var. Zira biz tartışırken, çözüm ararken atı alan Üsküdar’ı geçiyor…

Mesela Mağusa Limanı içerisinde, kamuya ait binalar, hükümetin de onayıyla peşkeş çekilmeye çalışılıyor. Liman içerisindeki gümrüğe ait bazı binalarının, otel yapımı maksadıyla, birilerine peşkeş çekilmeye çalışılması gözden kaçırılacak bir nokta değil.

Efendim adaya gelen tır şoförleri yatacak ve kalacak yer arıyormuş, bu nedenle liman içerisinde bir formül yaratacaklarmış. Bu kadar masum… Mağusa Limanı, bir bütün olarak ele alınmalı, büyük bir projenin parçası yapılmalı. Oysa şu anda rantçılar sağına soluna ellemekle meşgul

Bir diğer konu, hükümet içerisindeki istihdam kavgası. Tahmin ettiğimiz boyutların çok çok ötesinde. Özellikle Yeniden Doğuş Partisi ve Demokrat Parti, Ulusal Birlik Partisi’nin çok sayıda istihdamı tek başına yapmasından oldukça rahatsız

Bunun için özellikle Başbakan Ünal Üstel’e her iki parti başkanı da oldukça öfkeli. Neden? Mesela başbakanlık tarihinde, bizzat başbakanlığa bu kadar istihdam hiçbir dönemde yapılmadı. Kurultay istihdamları bitmek bilmiyor. Bu furya içerisinde başbakana yakın kişilerin aile fertleri de peşisıra kamuya giriyor

Başbakanlık içerisinde görevi başbakanla gezmek olan o kadar çok personel var ki, Ünal bey başbakanlıktan giderse bu personel ne olacak çok merak ediyorum. Dahası onlar işini yapmadığı için, yeni personel alımları da hız kesmeden devam ediyor.

Bu konuda gözle görülür bir gerçek var ki, inanılmaz derecede savurgan, son derece gereksiz ve alkış tutmaktan başka hiçbir yeteneği olmayan bir çok isim başbakanlıkta 30 günün dolmasını ve maaş almayı bekliyor… İktidarın diğer iki partisi bu durumdan oldukça rahatsız

Binboğa Yem Fabrikası, Demokrat parti sorumluluğunda… Liyakat sahibi yönetici atama konusunda sabıkalı DP, bu kez de ne yaptığını bilmeyen Hasan Şahgueler ve ekibine Binboğa’yı emanet etmişti. Yanlış kararlar, yanlış alımlar, kurumu batma noktasına getirdi

Şahgudeler ve ekibi gitti, yerine yeni bir ekip kuruldu ama, eskinin felaketi bugün ortaya çıktı. Efendilerin aldığı 2023 üretimi darı, 2020 üretimi çıktı. 30 milyon TL civarı bu alım, mahkemelik oldu. Firma mahkeme bitmeden çekleri tedavüle sürünce, mevcut yönetim çek yasaklı konuma düştü

“Herkes yer içer, hesabı Dilber öder” misali, kötü yönetenler gitti ama belası bu günlere kaldı. 104 personeli ile tıkır tıkır işleyen Binboğa, hayvancının yem fiyatları konusundaki tek güvencesi Binboğa, bugün yöneticisi olmayan, borcunun nasıl ödeneceği bilinmeyen bir konumda..

Tıpkı Kıb- Tek gibi. Sayıştay Raporu’nun üzerinden 28 ay geçti. Ne bir polis soruşturması, ne bir mahkeme süreci. O yönetimden bir çok isim halen kurumda ihale kovalamakta, işlerini büyütmekte. Hepsini bu hükümet atadı. Üstümüzde boza pişiriyorlar, faturayı bize ödetiyorlar…

İşin özeti a dostlar, ip koptu. Mevcut hükümet, bu yapıda halka hizmet edecek noktada değil. Şakşakçılar iktidarı esir almış durumda. İş takibi ve ihale takibi dışında vatandaşa hizmet eden bir yapı kalmadı.

Daha da kötüsü, bu kırılgan yapı Kıbrıslı Türkleri de korumasız bıraktı. Değerlerimiz, inançlarımız ve yaşam biçimimiz ciddi saldırı altında. Kendi toplumunu korumak ve geleceğe taşımakla yükümlü olanlar rant kavgasında, memleketten bir haber… Küpünü doldurmakla meşgul… Durum budur…

Rahatsız UBP’li vekil var mı? Nerdeler? Nisap sağlamakla, her gelen yasaya “evet” demekle, yapılan yanlış icraatlardan rahatsız olmamakla meşguller. 3 tanesi bir araya gelse, bu berbat yapı bir gün ayakta kalamaz. Ya silkinir kendine gelir, ya bu saltanat havası yıkılır ama… Nerde?