Şu andaki koalisyon hükümetinin ortakları olan üç partinin oluşturduğu hükümetlerin yaklaşık altı yıldır aldığı bazı kararlar, yaptıkları kanun hükmünde kararnameler, icraatlar defalarda yargıdan döndü.

  Bir yerden sonra ders çıkarıp, benzer işlere imza atmamak lazım ama onlar defa defa yasalara, anayasaya aykırı işler yapıyor.

  Yasalara en başta hükümetin uyması gerekiyor ama maalesef uymuyorlar…

   Onları ancak mahkemeler, mahkeme kararları durdurabiliyor.

   Bu durumda sendikalar, odalar, dernekler, birlikler ve muhalefet partileri bekçi görevi üstleniyor, sürekli olarak mahkemeye dava dosyalıyorlar.

   İşte en son olarak da Makine Mühendisleri Odası, hükümetin “trafiğimizde sol direksiyonlu araçlara kapı açacak kararı” için mahkemeye başvurdu ve ara emri aldı.

   Oda önce, “Bu karar, erdemli ve ilkeli bir karar değildir, yasal değildir, suça iştirak etmektir. Halkın can ve mal güvenliğini umursamamak ve zarara sebep olmaktır…” deyip hükümeti uyardı, kararın geri çekilmesini istedi. Hükümet geri adım atmayınca da oda, mahkemeye başvurdu ve ara emri talebi mahkemece onaylandı.    

     Trafik, bu ülkenin kanayan yarası, her yıl daha fazla insanımız hayatını kaybediyor, mevcut sistemin daha iyi olması gerekirken, geçmişte yarattığı riskler ve tahribatla canımız yandığından bir yasa yapıldı, sol direksiyonlu araçların ülkeye girmesi engellendi. Her ne gerekçe ile olursa olsun sen bunu neden sulandırasın, neden yapılan yasaya bizzat hükümet uymasın, değil mi?

    Yine bugün Halkın Partisi de seyrüsefer harcına yüzde 166.70 gibi astronomik zam yapılmasının yasalara ve Anayasaya uygun olmadığı gerekçesiyle Yüksek Mahkeme’de dava açtı…

    Tamam, birileri bekçilik yapıyor, mahkemeye başvuruyor ama bu böyle mi olmalı hep?

    Sürekli olarak kararlar, icraatlar, kanun hükmünde kararnamelerin mahkemelere taşınması, oradan geri dönmesi, yargıya misyonunun da üzerinde bir görev yükleniyor gibi bir intibanın doğmasına neden oluyor ve de hoş bir görüntü oluşturmuyor. Sürekli topun oraya atılmasına yargının, Yüksek Mahkeme’nin de çok memnun olduğunu sanmıyorum.

   Evet hükümetin yasa ihlallerini durdurmak için bu aşamada başka çare yok gibi, mahkemeler de görevini yapıyor, bu anlaşılabilir bir şeydir. Ancak hükümet, ülkeyi bu duruma sokmamalıdır.

    Bir ülkede yürütme ve yasama, yasalara, anayasaya aykırı uygulamaları alışkanlık haline getirmemelidir.

   Bir taraftan yasa yapacaksınız, diğer taraftan kendi yaptığınız yasalara siz uymayacaksınız. Devletin üst kademeleri kendilerini yasalara bağlı görmez, istediğinde ihlal edeceğini düşünürse, “hukuk devleti” ilkesine inanmıyor demektir.

  İşlerine geldiğinde “KKTC bir hukuk devletidir” diyorlar ama yaptıkları ile bu söylediklerine kendileri inanmadıklarını gösteriyorlar…

  Hatırlayın, 2023’te “Havaalanı işletmecisi Taşyapı şirketine 50 milyon Euro’luk vergi affı” ile “KIB-TEK’e ihalesiz yakıt alımı” konusunda Başsavcılık, mahkemede devleti temsil etmeme kararı almıştı. Muhtemelen bu konularda olumsuz görüş vermişti. Başsavcılığın, hükümeti temsil etmeme kararı alması, aslında önemli bir mesajdı ama mesaj alan, ders çıkaran yok…

   Ülkeyi yönetenler birçok konuda keyfi davranıyor, zaten bu nedenle bir istikrar sağlayamıyor, ileriye gidemiyoruz ama yasaları da keyfi ihlal etme alışkanlığından vazgeçilmelidir artık…

   Daha kaç kez mahkemelere toslayıp geri döneceksiniz? Yetmedi mi?

   Üstelik yöneticiler, yasalara, Anayasaya aykırı kararları çıkıp savunuyorlar, kendilerince gerekçeler ortaya koyuyorlar, keyfi yönetme isteklerine kılıf uyduruyorlar.

    İşte ülkeyi yönetenlere de siyasete de güven böyle erozyona uğruyor.

    Vatandaştan yasalara uymasını bekleyeceksiniz, “kurallara uymakla mükellefsiniz” diyeceksiniz, uymayanlar cezalandırılacak ama siz ülkeyi yöneten seçilmişler, yasalara aykırı kararlar alacak, icraatta bulunacaksınız…

    Artık buna bir son verilmelidir… Kimse size bekçilik yapmak zorunda kalmasın, mahkemeler boş yere meşgul olmasın, geri adım atmak zorunda kalmayasınız. Lütfen ciddi gibi görünüp, ciddiyetsiz davranmaktan vazgeçin…