Hüseyin Ekmekçi yazdı: KIB- TEK Pahalıya Üretiyor, İhale Takipçileri Tarafından Yönetiliyor
21/06/2024













ENERJİ SADECE STRATEJİK BİR KONU OLARAK ALGILANAMAZ. AB’NİN DE SÜRECE DAHİL OLMASI İLE TÜRKİYE- YUNANİSTAN VE KIBRIS ENERJİ İŞBİRLİĞİ SÜRECİNİ BAŞLATABİLİR, KISA SÜREDE ADA BU SORUNUN ÜSTESİNDEN GELEBİLİR
ÜLKE AÇISINDAN ZOR BİR YAZ BİZİ BEKLİYOR. TEKNECİK ÇÖKTÜ, YENİ YATIRIMLAR ZAMAN ALACAK. KIB- TEK PAHALIYA ÜRETİYOR, İHALE TAKİPÇİLERİ TARAFINDAN YÖNETİLİYOR. İŞE BUNA SON VEREREK BAŞLANABİLİR
Yunanistan’ın Great Sea, yani, Yunanistan’ın önce Girit adası, devamında da Güney Kıbrıs ve İsrail’i Avrupa’nın enterkonnekte enerji sistemine dahil etme girişimleri elbette Türkiye ve KKTC bürokrasisi tarafından da yakından takip ediliyor
Dünkü yazımda, TC- KKTC arasında kabloyla elektrik projesinin hangi aşamada olduğunu sorgulamış, Yunan- Rum tarafının işin stratejik kısmına verdiği önemi dile getirmiştim. Yunanistan ile Girit adası arasında enterkonnekte enerji hattının tamamlanması adına proje hızla ilerliyor
Yunanistan’ın, Avrupa’dan da destek alarak, tamamlamayı planladığı Great Sea Interconnector projesi, son derece maliyetli, zor. 1 milyar 900 milyon Euro bir kaynağa ihtiyaç var. Ancak, işin içinde İsrail’in de olması, konunun mali değil, stratejik boyutunu öne çıkarıyor
Burada esas önemli olan, büyük Avrupa kıtasına bağlanarak, sorunsuz bir sürece dahil olmak. Avrupa’nın enerji havuzu içerisinde Güney Kıbrıs ve İsrail’in, hatta Mısır’ın enerji arz güvenliğini sağlamış olması hiç de küçümsenecek bir adım değildir
Dün de sorguladığım buydu. Neden Kıbrıslı Türkler ve Türkiye bu denklemin dışında kalsın ki? Bu arada unutulmaması gereken stratejik bir diğer hamle, Türkiye ve Libya arasında imzalanan deniz kıta sahanlığı anlaşması, Yunanistan’ın Great Sea projesine ciddi bir darbe anlamındaydı
Nitekim, Yunanistan açısından konu, Libya büyükelçisini ülkeden kovmaya kadar gitmiştir. Sadece Libya değil, İsrail ve Mısır da bu anlaşmaya ciddi diplomatik tepki gösterdiler. Buna karşın, BM, Türkiye ve Libya arasındaki anlaşmayı onaylamış, süreç Türkiye lehine konumlanmıştır.
Uluslararası ilişkiler uzmanı falan değilim. Soran, sorgulayan, ülkesi için en iyisini isteyen bir Gazeteciyim. Ötesinde, bölgede Türkiye’nin de başta güvenlik olmak üzere, Akdeniz’e en uzun sahili olan ülke olarak ciddi hak ve menfaatleri olduğunu düşünüyorum
Şunu da eklemeliyim ki, benim için en değerli olan şey, şu kısacık hayatta insanların huzur ve mutluluğudur. Savaşsız, sömürüsüz bir bölge, insan haklarının öne çıktığı, yaşam kalitesinin arttığı bir Kıbrıs adası kuşkusuz, adaya komşu ülkelerin işbirliğinden geçer
Enerji son derece stratejik bir konudur. Suda, işbirliğini başaramadık. Su politikamız olmadığı gibi, “asrın projesini” en başta planlandığı gibi yürütemedik. “Barış” suyu olabilecek yıllık 75 milyon metreküplük hacme ulaşamadığımız gibi, var olan kaynakları da tüketmeye devam ediyoruz
Peki enerjide neden olmasın? Saçmalığa bakar mısınız? “Stratejik çıkar” diyerek, Yunanistan’dan Girit’e gerekli ekstra hat çekimleri tamamlandı diyelim. Girit- Güney Kıbrıs arasında 900 kilometre var. Güney Kıbrıs- İsrail arası 380 kilometre… Deniz derinliği 3.5 kilometreyi buluyor
Oysa TC- KKTC arası 70 kilometre, Güney Kıbrıs- Girit arası 380 kilometre. Üstelik teknik olarak da Türkiye deniz altından su ve internet bağlantılarını da başarmış durumda. Proje maliyeti ise 500 milyon Euro civarı (İsrail bağlantısı hariç). Hangisi daha mantıklı?
Temmuz 2023’de TC- KKTC arasında imzalanan anlaşma gereği, AKSA fizibilite çalışmalarına devam ediyor. Bu yıl içerisinde rapor, taraflara sunulacak. KKTC’nin arz güvenliği için AKSA’nin artan kapasitesine ek olarak Türkiye’nin 50 MW’lık bir hibesi var. Ayrıca 35 MW’lık bir yeni alım gündemde
Üç adım, KKTC’nin arz güvenliği için yeterli mi? AKSA’nın kapasite artırımı dışında diğer adımların yaşam bulması zaman alacak. Güney Kıbrıs’tan günlük 50 MW alım ile sorunun çözümü mümkün görünüyor. Bu sefer de devreye bölge bölge inflak eden Kıb- Tek alt yapısı giriyor, sistem çökmüş
Tablo bu. Her koşulda, Türkiye ve KKTC makul olanı yapmaya devam edecektir. İşe, bu büyük projeyi yürütmesi bir yana, berbat edecek Kıb- Tek’in acemi yönetiminden kurtularak, yerine çağdaş, dünyalı, teknolojiyi, deniz hukukunu ve ekonomiyi bilen bir ekiple başlamak, en hayırlısı olacaktır






