Hüseyin Ekmekçi yazdı: Ne varsa tarumar etme adına büyük adımlar atılıyor…
10/01/2025
"SEVİN BE BU MEMLEKETİ” BİR SLOGAN DEĞİL, YAŞAM BİÇİMİDİR… SEVERSENİZ, KORURSUNUZ, TEMİZ TUTARSINIZ, ADALET KAVGASI VERİR, ADİL OLUR, DEMOKRASİSİNE SAHİP ÇIKARSINIZ
NE VARSA TARUMAR ETME ADINA BÜYÜK ADIMLAR ATILIYOR… DAHA HIZLI YARGI SÜRECİNDEN BAŞLAYARAK, HER ALANDA GELİŞİME İHTİYACIMIZ VARDIR… ÖTEKİ YIKIMDIR, YOK OLMAKTIR…
Ülkemizin her zamankinden daha fazla bu ülkeyi sevenlere ihtiyacı vardır. Durmak, “bana ne” demek, yaşananları görmezden gelmek, yapanın yanına kar kalmasını seyretmek aslında geçmişten aldığımız bu güzel mirası geleceğe çürümüş olarak devretmek demektir. Kaçımız farkındayız?
Kamusal alanların neredeyse tamamı aynı zamanda büyük bir çöplük. Her açıdan. Çocuk parkları, piknik alanları, belediyelere ait yeşil alanlar, yol kenarları, okul etrafları; kısacası insan elinin uzandığı her nokta kocaman bir Çöplük. Ve biz bu çöplüğün ortasında yaşıyoruz
Kirletmek adeta bir yaşam biçimi haline aldı. Pisliğini bırakan ayrılıyor. Haliyle temiz tutmak aidiyet duygusuyla alakalı. Severseniz, kendinizi o toprak parçasına ait hissederseniz korursunuz. Severseniz sahip çıkarsınız. Severseniz zaten orası sizindir, aidiyet böyle bir şey
Kirlenme sadece çevrede mi? En tepeden başlayarak bu ülkede ne varsa tarumar etme hastalığı var. Ülkeyi yönetenler kamu kaynaklarını, haliyle vatandaşlar da doğayı talan ediyor. Yapanın yanına kar kaldığı için, herkes korkusuzca çalıyor, kirletiyor, yok ediyor. Ve kirletme dediğimiz şey, iktidar eliyle de yapılıyor
Bu ülkenin bakan ve milletvekilleri nereyi yönettiklerini farkında değil. Dengeleri bozulmuş. Kıbrıs Türk halkından kopmuş, kamu kaynaklarını yok etmekle meşgul. Böyle bir ortamda vatandaşın bu ülkenin değerlerine sahip çıkmasını beklemek saflık
Bulundukları makamları kullanıyorlar. İktidarlarını devam ettirmek için… Siyasetteki hayallerini gerçekleştirmek için… Bir basamak daha yukarı çakabilmek için… Gözlerini karartmışlar, anayasal her kurumu, kendilerine emanet her makamı kullanıyorlar
Toplumsal hiç bir gaile yok. Olsaydı, memleket pislikten kırılmazdı. Kamuda rüşvet ve yolsuzluk bu kadar bürokrasiyi esir almazdı. Enerji bu kadar pahalı, yollar bu denli bozuk, liyakat bu kadar önemsiz, işbilmezler de köşe başlarında olmazdı… Yazık
Bir kez daha söylemek isterim. Anayasal kurumlar bu yolsuzluk ve arsızlık girişimlerine bir son vermeli. Polis ve savcılık bu yaşananları ihbar kabul etmeli. Kılıfına uydurma ustası soyguncular devlet kademelerinde bu kadar rahat hareket etmemeli.
Engellemekle yükümlü olanların, Halk adına denetim yapması gerekenlerin bu rahatlığı da beni kahrediyor. Ortaya çıkarılmayan peşkeş, gündeme getirilmeyen yolsuzluk, kirli çamaşırların ortaya sergilendiği tek bir gün yok… Anayasal kurumlar neden seyrediyor?
Değişim zordur. Değişimi sağlamak zordur. Kendi ikbalini düşünenlerin, değişim sağlaması imkansıza yakındır. Ortadoğu ülkelerinin dahi terk etmeye başladığı ilkel siyaset anlayışını maalesef siyaset dünyası kendisi için kurtarıcı olarak görüyor. Geriye de bu enkaz kalıyor
Eskiden kriz anlarında birbirinden değerli bürokratlar ne yapması gerektiğini bilirdi. Sağlık bakanlığı, sigortalar, tarım alanındaki bürokratlar seri tedbirlerle ortamı az da olsa rahatlatırdı… Maliye bürokratları… Şimdi? Saldım çayıra, mevlam kayıra… hepimiz sorunlarımızla başbaşayız