İlgili bakanın bile içine sinmeyen “sendikal hak budama” taleplerini neden meclise getiriyorsunuz?

ads ads ads ads
14/06/2021

ads

Ali Baturay Ali Baturay


   Hükümetin bugün meclis genel kuruluna sunduğu, İş Yasası ile Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Referandum Yasası’na ilişkin değişiklik tasarısıyla ilgili tartışmaları dikkatle dinledim.

   Yapılmak istenene kısaca “Toplu İş Sözleşmesi’ne yönelik değişiklik talebi” de diyebiliriz.  

   Muhalefet, yapılmak istenen değişiklikle, ‘Toplu İş Sözleşmesi” haklarının geriletileceğini, hatta ortadan kaldırılacağını vurguladı, tasarıya sert tepki gösterdi ama esas hükümet temsilcilerinin, özellikle de Çalışma Bakanı Koral Çağman’ın konuşması ve vücut dili dikkatimi çekti.

    Bu yasal değişiklikleri geçirmek isteyen hükümet, adeta bir “mahcubiyet” içinde, adeta bu değişiklikleri istemeden yapıyormuş havasında… Nitekim, muhalefetin sert eleştirilerinden sonra Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Koral Çağman, ‘Toplu İş Sözleşmesi’nin ortadan kaldırılması konusunun, kendisini de rahatsız ettiğini, emekçinin haklarını geri götürecek bir tavır içerisinde olmayacağını söyledi.

  Çok belli oluyordu ki yapılmak istenen değişiklikler, Çalışma Bakanının içine sinmedi. Eğer yapılmak istenen bu değişiklik, talep edenin içine sinmemişse neden meclis genel kuruluna gelir ve ivediliği talep edilir ki?

    Başbakan Ersan Saner, Çalışma Bakanına göre bu konuda daha dirayetli, daha kararlı durmaya çalışıyor intibaı yaratsa da konuşmalarıyla tatmin edici olamıyordu ve onun vücut dili de ‘Toplu İş Sözleşmesi’ haklarını ortadan kaldırma konusunda kafasının karışık olduğunu gösteriyordu.

    Nitekim yasalarla ilgili değişikliğin ivedilik istemi geri çekildi. Muhalefet tasarının geri çekilmesini talep etse de hükümet ivediliği geri çekip, komitede yeniden görüşüleceğini belirtti.

     Hükümet edenler, böyle bir değişiklik nedeniyle kendilerine yakın sendikalar tarafından da tepki göreceğini ve yine kendi üyeleri olan emekçilerin de öfkesine maruz kalacağını çok iyi biliyor.

     Peki inanmadıkları ve de başlarını ağrıtacağını düşündükleri değişikliği neden ısrarla geçirmek istiyorlar? Neden anayasanın verdiği bir hakkı yok etmeyi göze alıyorlar? Çünkü Türkiye ile imzalanan ekonomik protokolde yer alıyor diye, Türkiyeli yetkililere “Bakın yaptık” demek için…

    Peki o protokolde yapılmayan veya yapılamayan yığınla şey varken, neden sendikal haklar budanmak isteniyor? Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) sözleşmelerinde de yer alan ve KKTC Anayasası’nın da tanıdığı haklar bu çağda neden geri alınmak istenir?

    Bazı muhalefet milletvekilleri “Talep edilen değişikliklerle ilgili mevzuatlarımızda yer almayan ifadeler var, anlayamıyoruz” dedi. Buradan alın işte mesajı...

    Hükümet, hak ve yetkilerini budamaya çalıştığı sendikalarla istişare etmedi, bu konuda kamuoyunu, emekçileri bilgilendirmedi. Kimsenin içeriğinden haberdar olmadığı yasa değişikliklerini, meclis genel kuruluna getirip, ivediliğini talep etti.

    Hükümet, sırf Türkiye’ye şirin görünsün de para koparabilsin diye, 21’nci Yüzyılda, 2021 senesinde KKTC Anayasası’nda “temel hak” olarak gösterilen hakları kullanılamayacak hale getirmeye çalışıyor. Pes artık… Bu çağda modern kölelik yaratmaya çalışmak nasıl bir yönetim ya da icraat anlayışıdır?

   Bu arada iktidar çevreleri, bu değişikliği haklı çıkarmak için bazı laf oyunları da yapıyor, pek inandırıcı olmasa da... Bir iktidar milletvekili, “küçük küçük sendikalar kurulduğundan ve sendika enflasyonu yaratıldığından” şikayet etti, “sendikalara seçim dönemlerinde gereksiz haklar verildiğini” söyledi, örneğin, “işçi kadrosuyla alınıp memur gibi çalıştırılan ama işçi haklarından yararlanan kişiler olduğundan” söz etti. Milletvekili, sendikaların, hükümetin nasıl para bulacağına bakmadan, “Bulacan verecen ağam” diyormuş diye yakındı…

    Hemen bunlara ben cevap vereyim; küçük küçük sendikalar dedikleri sarı sendikaları sanki de kendileri yaratmadı? “Sendikalara seçim dönemi haklar veriliyor” diyorlar da bunları veren sanki kendileri değil mi? “Partizanca işçi kadrosundan alınıp memur gibi çalıştırılan, araziye çıkmayıp içeride oturan ama kadrosu işçi diye işçi haklarından yararlanmak isteyenleri” sanki de kendileri istihdam etmedi mi? Siz hiçbir tasarrufta bulunmaz, devlet imkanlarını hoyratça ve hovardaca kullanır, yandaşlarına peşkeş çeker, partizanlığa alet ederken iyidir de sendikacı “bulacan da verecen ağam” deyince mi gücünüze gidiyor? Seçim propagandasında, seçim kitapçığında, “Süpermen edalarında vaatler verirken” iyidir de iş hak vermeye gelince mi zorunuza gidiyor?

    Kendilerinin yarattığı garabeti önümüze koyup, mazeret yaratıyor, sendikal hakları budamak istiyorlar… Sendikal yaşamda bazı yanlışlıklar olabilir, bazı sendikalar zaman zaman hatalar da yapabilir ama bunlar oluyor diye toplu iş sözleşmesinden başlayıp sendikal hakları budamak, sendikaları işlevsiz bırakmak doğru değildir.

    Muhalefet de söyledi, ülkede genel bir tasarruf yapmak ya da sendikal yaşamın bazı yanlışlıklarını düzeltmek istersek, sendikalarla da istişare edilir, kamuoyu ile de paylaşılır ve ortak bir akılla gereken düzenlemeler yapılır. Emin olun sendikaların da düzeltilmesini istediği şeyler vardır ama böyle “ben yaparım olur” deyip hak budayarak olmaz…

    Sendikalar hem çalışma yaşamı hem de demokrasi açısından gereklidir, hepimiz için lazımdır… Bu ülkeyi yönetenler bunu görebilmelidir. Tasarının tümden geri çekilmesi gerekirdi ama ivediliğinin geri çekilmesi de bir geri adımdır. Kendinizin bile içine sinmeyen, Türkiye’den devşirilmiş, mevzuatımıza bile uygun olmayıp, insanların anlamakta zorlandığı değişiklikleri, bir zahmet ilgili yerlere “ülkemize uymaz, toplum bunu kaldırmaz” deyiverin artık… Olmuyor işte, her gömlek üzerimize uymuyor, zorlamayın artık...

 

14/06/2021 21:32
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: ali baturay
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.