Sinirli, tahammülsüz, saygısız, nezaketsiz insanlar çoğaldı…

YAYIN TARİHİ:
ads ads ads
27/02/2025


Ali Baturay Ali Baturay


 Akşamüzeri, Lefkoşa Atatürk Spor Salonu yönünden Gönyeli çemberine doğru gidiyorum, trafik çok sıkışık, upuzun kuyruk oluşmuş, sol taraftan bir araç anayola çıkmaya çalışıyor, kimse ona yer vermiyor.

     Tali yolu bile kullanmamış, arazi tipi aracıyla normal araçların tırmanamayacağı bir yerden tırmanıp, araya kaynak yapmaya çalışıyor. Muhtemelen açıkgözlük yaptığı için yer vermek istemiyorlar ona.

     En az 10 sürücüden onay alamıyor, araya giremiyor. Tam ben geliyorum bulunduğu yere ve ona yol veriyorum girsin anayola diye. Arkadan kızıyor bana diğer sürücüler, korna çalıyor, el kol hareketi yapıyor. Onlar dakikalarca beklediği için aradan açıkgözlük yapıp giren kişiye yer vermeme tepki gösteriyorlar.

     Ben yol veriyorum da ne oluyor? Yüksek araçtaki kurumlu kadın bir el hareketi ile bana teşekkür bile etmiyor, gülümsemiyor, hatta tarafıma bile bakmıyor. Ne olurdu ki elini kaldırıp, teşekkür mahiyetinde bir selam verse? İnsan yol verdiğine pişman oluyor.

    Başka bir olay anlatayım… Markette kasaya dolu sepetle geldim, arkamda bekleyenin elinde iki parça eşya var. Beklemesin diye yerimi veriyorum, “Sizin eşyanız az siz önden buyurun” diyorum. Adam hiçbir şey demeden dümdüz kasaya yürüyor. Yok artık… İnsan bir teşekkür etmez mi? En azından bir gülümsemez mi? Yok yapmıyor… Nasıl bir iştir böyle?

    Bir daireye gidiyorsunuz. Görevlinin önünde duruyorsunuz, önce bir şeylerle uğraşıyor, sanki siz orada değilmişsiniz gibi. Sizi görmezden geliyor. Sonra da orada oluşunuzdan dolayı sanki de canı sıkılmış gibi, “Neydi sizin?” diyor.

   Lafa bakın, “Neydi sizin?” ha? Bazen de bu sözlerin sonuna “bay” veya “bayan” eklerler; “Neydi sizin bayan?” gibi… Ne sinir bozucu bir hitap… İnsan önce bir “merhaba” ya da “hoş geldiniz” demez mi? Ya da “Buyurun nasıl yardımcı olabilirim?” gibi güzel bir laf? Görevi size hizmet etmek ama sanki de onu oraya zorla oturttular. İşini “lütfen” yapıyor gibi…

     Siz sıranızı beklerken memurların kendi aralarında kavga etmesi, ya da yüksek sesle soğuk espriler yapması da var. Sanki de onları dinlemeye mecbursunuz.

    Bir gün bir yere fatura ödemeye gittim, orasının erkek çalışanları, sırasını bekleyen insanların önünde çok sert bir ağız kavgasına tutuştu. Kavga, yaklaşık 10 dakika sürdü. Olacak iş değildi gerçekten...

    Başka şeyler de var; mesela birilerini bir etkinliğe davet edersiniz; “geleceğim” derler ama gelmezler, gelemeyeceklerini önceden de bildirmezler. Geleceklermiş gibi hazırlanmanızın hiçbir önemi yokmuş gibi…

     Lüks otomobilinden yol kenarına çöpünü ya da izmaritini atanlar mı istersiniz, gecenin bir vakti siz ya da çocuğunuz uyurken, sokağınızda ralli yapanlar, otomobilinin lastiklerini cayırdatanlar mı?

      Komşusunun rahatsız olabileceğini düşünmeden müziğin sesini sonuna kadar açanlar mı, hiç haber vermeden apartmanda mangalı yakıp ortalığı dumana tüm daireleri dumana boğanlar mı?

     Yolda yürürken birisine yanlışlıkla çarparsanız, sizi dövebilirler. Trafikte yanlış yapan birisini uyarmak da dayak yeme sebebiniz olabilir.    

   Örnekleri artırabilirim… Ne yazık ki insan davranışları da bozuldu.

   Sinirli, tahammülsüz, nezaketsiz, saygısız, hoşgörüsüz insanlar çoğaldı.

   Bir gülümsemeyi, bir selamı, bir teşekkürü çok gören, saygıyı unutan, özür dilemeyi hiç bilmeyen, “ben yanlış yaptım, sen haklıydın” diyemeyen bir dolu insan…

   Azarlamak, laf sokmak, küçümsemek/ hor görmek, hatta birbirinin boğazını sıkmak, kavga etmek için fırsat kolluyorlar adeta…

    Nasıl zenginleştiği merak konusu, ne oldum delisi, sonradan görme, sürdüğü lüks otomobille, satın aldığı villayla statü elde ettiğini sanan tahammül edilmesi zor birçok insan var.

    Hak etmeden önemli makamlara getirilen, liyakatsiz bazı insanlar da kendisine bol gelen o koltuklarda ego manyağı haline dönüşmüş, şişirilmiş, içi boş özgüvenle etrafına olumsuz enerji yayıyorlar.     

    Kimisi önemsemiyor ama nezaket, görgü, sevgi, saygı, hoşgörü önemlidir.

    İnsan olan herkesin sahip olması gerektiği özelliklerdir. 

    Bunların olmadığı yerde, insan ilişkileri de düzgün olmaz.

    Nezaketin, saygının, sevinin, hoşgörünün olmadığı yerde insan kendini rahat hissetmez, huzursuz hatta mutsuz olur.

    Bazı Avrupa ülkelerine gidip gelen vatandaşlarımız, oradaki insanların ne kadar güler yüzlü ne kadar saygılı ne kadar nezaketli olduğunu anlatıp, buna şaşırıyorlar… Buna da şaşırıyor ve hasretlik çekiyorsak, yandık demektir. Güzel olan tüm özelliklerimizi kaybediyoruz sanki…

    Ünlü yazar Mark Twain, “Nezaket, sağır insanların duyabileceği ve körlerin görebileceği bir dildir” diye ne güzel söylemiş… Gerçekten de öyledir… Keşke değerini anlayabilsek…

    

YAYIN TARİHİ:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad ad
TAGS: Ali Baturay, haber, kıbrıs
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.