ÖZKIRAÇ İSTİFA ETTİ, HİÇ ŞAŞIRMADIM. GÖREVİ NEDEN KABUL ETTİ, ONA ŞAŞIRMIŞTIM AMA… GÜZEL TARAFI KURUM PAŞA’DAN KURTULDU. ŞİMDİ SIRA DİĞER YÖNETİM KURULU ÜYELERİNDEN KURTULUP, AKLI SELİM BİR EKİP OLUŞTURMAKTA… TOP BAŞBAKANDA…

VE DÜN GECE YARISI BAKANLAR KURULU KARARLARI YAYINLANDI. 155 YENİ VATANDAŞ YAPILDI… İŞLEDİKLERİ SUÇLAR NEDENİYLE ADADAN İHRAÇ EDİLENLER AFFEDİLDİ… ONLARCA “SÖZLEŞMELİ İSTİHDAM” DEVLETE İŞE ALINDI…

Kubilay Özkıraç’ın istifası beni hiç şaşırtmadı. Beni esas şaşırtan; bu görevi kabul etmesiydi. Görevi kabul ederken, “Ben bu kurumu çok iyi tanıyorum” demişti. İşte tam da bu yüzden görevi kabul etmemeliydi…

Kıb- Tek’te tüm yönetim görevden alınmalı. Ayıptır. Solar Enerji Şirketi kurup, şirketi yakınlarının adına yapıp, boy boy reklam yayınlayan yönetim kurulu üyesi var. Ayıptır. Başbakan bunu bilmiyor mu? Kıb- Tek Yasası’na net bir şekilde aykırı bu adım, herkesin dilinde…

Toplantılara gitmeyen, sadece dosya takiplerinde toplantılara giden, iş takibinden başka hiçbir şey yapmayan Yönetim Kurulu üyesi var. Ayıp değil mi? Üstelik de parti ataması. YDP’nin atadığı isim, “ben YDP’li değilim” diyor. İstifa etsene…

Sabah akşam kurumla ilişkisi olan, ihale almaya çalışan şirketlerin kapısında yatan, yaptığı tüm harcamalarda çekinmeden, utanmadan para isteyen yönetim kurulu üyesi var. Vatandaş önünü göremezken, devletin kurumunu kendi çıkar ve menfaati için kullanmak ayıp değil mi?

Dışarıda özel şirket kuran, Kıb- Tek içerisinde ise makam tutanlar var. Mühendis dahi olmayan, eski kurum çalışanlarından oluşan bu şirketler kuruma hizmet adı altında faturalar kesiyor. Genel Müdür bunları onaylıyor, ödüyor… Ayıp değil mi?

Çalışanlar arasında senelerdir kalem oynatmayanlar var. Direğe çıkmayanlar, arazide olmayanlar… Kuruma kuruş katkısı yokken, maaşla, ek mesai ile, özlük hakkı, kazanılmış eciş- bücüş haklarla her ay servet değerinde maaş alanlar var… Siyasetçin arkasına saklanıp, dokunulmazlık zırhı elde ediyorlar. Ayıp değil mi?

Ben örnekleri daha da artırırım da, “ayıp değil mi?” sorusunun cevabını biliyorum. Ne utanan var, ne arlanan. Ne vatandaşı düşünen var, ne de Kıb- Tek’i düşünen. Nasıl olsa Türkiye hükümeti her açığa yetişiyor. Gak dediler mi yakıt, guk dediler mi jeneratör. Olmadı Rum’dan enerji alımı…

Vatandaşın kuruma her ay ödediği para, kimse tarafından “helal” edilmiyor. Her fatura sonrasında “zehir zıkkım” olsun denilmesinin nedeni de budur aslında. Kurumu halka, halkı da kuruma küstürdüler. İhale takipçisi ve “küçükçüler”, “tırnakçılar” kurumu ele geçirdi, iktidar ise seyrediyor…

Oysa dünyada enerji politikaları değişirken, enerji üretimi için, depolanması için inanılmaz bir teknolojik alt yapı yatırımı gerekirken… Bizim uğraştığımız konulara bakın.

Kurumun ayağa kalkması için ihale takibinden gelecek paraya ihtiyacı olmayan iş insanları, hukukçular, ekonomistler ve eski deneyimli bürokratlara ihtiyaç vardır. Umarım Başbakan bu kez, sadece kurum yönetim kurulu başkanını değil, tüm yönetimi görevden alır ve nitelikli isimlere teslim eder

Özerk, kendi kendini yöneten, ihalecilerden arınmış, sahte faturacı, köşeyi dönen iş takipçilerinden arınmış bir Kıb- Tek herkesin hayali. Böyle bir yönetimle emin olun, ödediğiniz faturalar en az yüzde 20 azalır. Ödediğiniz her faturadaki yüzde 20, işte bu iş takipçisi, boş beleş oturanlara gidiyor

Ve dün gece yarısı bakanlar kurulu kararları yayınlandı. 155 yeni vatandaş yapıldı… İşledikleri suçlar nedeniyle adadan ihraç edilenler affedildi… Onlarca “sözleşmeli istihdam” devlete işe alındı… Kıb- Tek’i konuşacağız ama, bunları da anlatacağız…