Kim derdi ki, vekil olmayan birisinin kabinede olmaması KKTC ile o “bahsedilen Türkiye’nin” arasını açacak. Anladığım arada birileri var, onlar bir kabine dizayn ettiler ama Başbakan “Kendi kabinesini yazdı…” Yoksa bunca toz duman neden?

Tahsin Ertuğruloğlu’ndan bahsediyorum. “2 devletli çözüm politikası” nedeniyle “İlle de Tahsin, vallahi Tahsin” demiş, “O Türkiye…” Başbakan ise, “Bunca vekil bakanlık beklerken, ne Tahsin’i” demiş, şimdi olanlar oldu

Üç vakte kadar, Tahsin Ertuğruloğlu kabineye dışişleri bakanı olarak girerse şaşırmayın… Halbuki, madem böyle bir kavga var, madem bu ülkenin başbakanına “bakan kim olacak dayatması” var, haberimiz olmadan, sayın Taçoy çalışma bakanı, Tahsin abim da dışişleri, kapat konuyu

Şaka bir yana, son derece onur kıran tartışmalar bunlar. Dönüp bakınca, “CTP ile neden olamayacağı”, HP’nin neden yedekte tutulduğu daha iyi anlaşılıyor. “Tarım da olur” diyen Erhan Arıklı’ya neden Bayındırlık Ulaştırma o da anlaşılıyor

İşin içinde bir de Cumhurbaşkanı var. Hayır anlamadım, Cumhurbaşkanı Ersin Tatar’dan daha mı makbul oldu şimdi Tahsin bey. Alt tarafı sandığa gittik, bir aritmetik çıktı, ordan bir kabine kuruldu falan zannediyoruz. Meğer isimler havada uçuşuyor…

UBP’nin de UBP’lilerin de sorgulaması gereken budur. Bu ilişki “Türkiye” ile mi, yoksa “Türkiye’yi yönetenlerle aracı olup sizleri orada tutanlarla mı?” bunu bilmek gerekiyor. Gerçekten, KKTC’nin en büyük partisi UBP ise, bu yaşananlar nedir? UBP KKTC partisi mi? Önce buna karar verilmeli

Bir de Meclis Başkanlığı konusu var şimdi. Girne Milletvekili İzlem Gürçağ, tartışmaların ortasına kılıcı ile daldı. “Herkese söz verdiği gibi” dedi, Başbakan ve UBP Genel Başkanı Faiz Sucuoğlu için. Sonra kurduğu cümleler de önemli ama, en önemlisi bu: Herkese söz verdiği gibi

Devamla dedi ki: Herkese söz verdiği gibi bana da bakanlık sözü verdi, ikinci kez hem de. Yapmadı, yapamadı. Meclis Başkanlığını da ben istemedim, sayın Sucuoğlu aracıları ile teklif etti. Başka adaylar da var, kimseyle yumurta gibi tokuşturulmak istemem, kalsın

UBP Lefkoşa Milletvekili Zorlu Töre, Meclis Başkanı olmak istiyor. İstiyor az kalır… Yapılmazsa, ortalığı yakmaya hazır. Son sıradan, sürüne sürüne meclise girdiğine şükretmiyor. “İlle de” diyor. Neden? Bir hayali vardır elbet.

Bu kavga gürültü içerisinde, makam ve mevki kavgaları bitmiyor. Gürçağ, kılıcı ile başbakana bir darbe vururken, kurultay ve seçim sandığının da oluşturduğu o güç bulutu dağılıyor. Faiz bey bir hava ile girdiği Başbalanlıkta, şimdi kara kara düşünüyor

Zaten, “cep delik, cepken delik; don delik mintan delik”… 200 milyon TL daha borçlanarak devam ediyor KKTC devleti. Bildiğiniz “iflas etmiş bakkal” modunda. Borçlan babam borçlan. Emekli de borçla, memur da borçla ödenecek, kimsenin umurunda değil

Türkiye’den de beklenen kaynak gelmedi, gelmeyecek de… “Ayakları üzerinde duran bir KKTC” yaratılmadığı sürece, meydan hep fırsatçılara, siyasi madrabazlara, çakal aracılara kalacak. Üç kuruşa, “dayatılan bakanlığa ilgili şahsı” atamayan Başbakan köşeye sıkıştırılacak, eksik olsun

 Doğru bildiğimizi anlatmaya devam edeceğiz. Kulislerde yaşanan gerçekleri, gerçek hayatla harmanlayarak gündeme taşıyacağız. Maalesef umuru olmayan kitle, umuru olan kitleden fazla, yazık. Yok oluyoruz, çürüyoruz, yıkılıyoruz, Lefkoşa Surları gibi…