Karar zamanı

ads ads ads ads
22/05/2021

ads

Aybike Yektaoğlu Aybike Yektaoğlu


Yasemin ve gül kokuları arasında ilkbaharın tadını çıkarırken, evin terasında kahve yudumlarken kitap okuyup sokağın sessizliğinde haftanın yorgunluğunu atıyordu.

Aklının bir tarafında yaz aylarında yapılacak tatil heyecanı, diğer tarafta ise yaz boyunca açık havada gerçekleştirilecek etkinlikler. Sokakta bisiklet ile gezenler, koşuya çıkanlar, yürüyüş yapanlar hafif bir tebessümle gülümsüyorlardı.

Derken dizi/film bitti ve portaldan çıkınca bir TV kanalı açıldı. Hayaller içerisinde kafayı rahatlatmak veya içinde bulunduğumuz dünyadan biraz olsun uzaklaşmak için yapılan aktivitelerden (senaryo izleme, kitap okuma vs) gerçekliğe dönünce karşımıza çıkan manzara = KAOS ve gerçekler.

Hangi birinden bahsetsek elimizde kalıyor.

Eğitimin 1,5 yılı aşkın süredir durması ve okuma/yazma öğrenmesi gereken yaştakilerin eğitim hayatını hiçbir aktivite yapmadan 2 yıl art arda evde geçirmesi.

Üniversiteye hazırlanacak olanların evde bilgisayara kilitlenmesi ve asosyal lise yılları geçirmesi.

Pandemi nedeniyle binlerce kişinin işsiz kalması. Esnafın birer birer kepenk kapatması.

Vatandaş veya değil, ekmek bulma umuduyla çöplerin karıştırılması.

Para olmadığı için arabasını servise götüremeyenlerin arabalarının yanması ve bunun sürekli haberlere yansıması.

“Öğrenci getireceğiz” adı altında öğrenci olmayanların bu adaya gelip başka işler çevirmesi ve hükümetin buna sessiz kalması.

Öğrenci yurtları sahiplerinin, öğrencilerin karantina sayesinde öğrenime devam etme yerine tatil yapmaya gelip gittikleri iddiası ama bir tarafta da ödenmeyen 1,500 TL’ler.

“Turizmi 2021 Nisan’da açıyoruz, Mayıs’ta açıyoruz, Haziran’da açıyoruz” diye diye hem halkla, hem de turizm sektörü ile dalga geçilmesi.

Mecliste hükümete soru sorulduğu zaman yüksek sesle, kavga edercesine cevap vererek baskın olma arayışları.

“Dünyaya açılacağız”MIŞ. Hem de egemen eşit/eşit egemen ne demek ise o söylemle. Hani dünya bize kapılarını açtı mı?

İnanç turizmi dalgası ile halkın aklı ile dalga geçmeler, ama bir taraftan da “Atatürk”çüyüz diye yollarda bayraklarla yürümeler.

“Seçim isteriz ama bizim istediğimiz gibi olacak” diyerek yasaları, tüzükleri hiçe saymalar.

Paramız yok ama onlarca yüksek baremden sözleşmeli istihdamına, bürokrat atamaya paramız var!

Ülkenin parsel parsel kamusunun da arazisinin de resmen teslim edilmesi.

“Güneye kapıları açacağız ama turuncu renk olması lazım” diye demeç verirken, daha beter durumda olanlara çift aşı ile müjdeler vermeler.

Önemli değil esnaf batsın, ama esnafa iki kuruş para getirmeyenler ile sayıca havayolu ile turist getirdik deyip demeçler atılsın.

Yüksek öğrenim, turizm canımız ciğerimiz ekonomimiz olsun ama bir plan, program veya vizyon olmasın.

Ve daha neler neler…

Toplum olarak aklımızı başımıza toplamaz, sesimizi yükseltmez, kendimize gelmezsek eğer, sonumuz hiç iyi bir yere varmayacak.

Sporcumuz, sanatçımız, girişimcimiz, üreticimiz için son iki yılda ne yapıldı? İleri mi gittik yoksa 20 yıl geriye mi?

Aynileştirmek yerine irdelemek, dinlemek, ayırt etmeyi bilmeliyiz yoksa bu sefer toplum olarak kendi kendimizi yok edeceğiz.

Toplum olarak ne istediğimize, çocuklara ve gençlere nasıl bir gelecek bırakacağımıza karar vermemiz gerekiyor. Ailelerimiz bizlerin daha iyi bir Kıbrıs’ta yaşaması için canla başla çalıştılar.

Peki bizler, yarının nesillerine nasıl bir Kıbrıs bırakmak istiyoruz? Toplumsal olarak artık karar vermenin zamanı geldi de geçiyor.

Cennet değilse bile, yaşanacak, mutlu olunabilecek bir ülke mi, yoksa elden gitmiş, gözyaşıyla ıslatılmış, anılarda eskiyecek bir toprak mı?!

22/05/2021 10:06
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Aybike Yektaoğlu
MANŞETLER

HK Aybike Yektaoğlu

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.