Kayıt altında olana yüklenme devam ediyor… Bunun adı vergi politikası değil, gasp
25/04/2025












Hüseyin Ekmekci
VERGİ ÖDEYEN ÜÇ BEŞ DÜRÜST ESNAF, SANAYİCİ ZATEN CAN ÇEKİŞİYOR. DEVLET NE YAPIYOR? ONLARIN SIRTINA DAHA ÇOK YÜK BİNDİRİYOR. KAYIT ALTINDA OLANA YÜKLENME DEVAM EDİYOR… BUNUN ADI VERGİ POLİTİKASI DEĞİL, GASP.
KKTC MALİYESİNİN TEK BAŞARISI KENDİ MAAŞLARINI ÖDEMEK, YATIRIMLARI DA TÜRKİYE’YE DEVRETMEKTİ. ŞİMDİ KENDİ MAAŞINI ÖDEMEK İÇİN BORÇLANIYOR. HAZİRANDAN SONRA BORÇLANACAK LİMİT DE KALMIYOR… BUNUN ADI İFLAS…
2025 bütçesinde 18 milyar TL açık öngörülmüş. Daha Nisan ayını bitmeden 6 milyar TL borç alındı. Ne müjdesi? Hangi başarı? Ortada ne başarı var ne umut… Sadece günü kurtaran, çaresizliğe alışmış, yönetemeyen bir yapı var. Adını koyalım: Bu, iflas etmiş bir maliye politikasıdır!
Maliye, artık sadece maaş ödemek için yaşıyor. Yatırım yok, proje yok, hedef yok. Kayıt dışı ekonomi her köşe başında, ama mücadele eden yok. Vergi ödeyen üç beş dürüst esnaf, sanayici zaten can çekişiyor. Devlet ne yapıyor? Onların sırtına daha çok yük bindiriyor. Bunun adı vergi politikası değil, gasp.
Maliye Bakanlığı ehil ellerde yeniden inşa edilmek zorunda. Ama bugünkü yapı, bırak yeniden inşayı, yıkıntının farkında bile değil. Vergi Dairesi’nde yetişmiş, işinin ehli personel çürümeye terk edilmiş. Bırakın motive etmeyi, bari önlerine taş koymayın! Kamu maliyesi çökmüş ama sanki her şey yolundaymış gibi davranılıyor.
Devletin bütçesi Meclis’ten geçiyor diye bir anlamı olduğunu sananlar var. Oysa Meclis, işlevsiz bir noter haline geldi. Bütçeyi onaylayan Başbakan, rakamların içine hiç mi bakmaz? Harcama kalemleri, çocuklarımıza bırakacağımız mirastır, yük değil! Ama ne hikmetse, bu sorumluluk duygusuna sahip bir yönetici göremiyoruz. Sadece koltuk, sadece koltuk…
Her yıl daha fazla borç, daha fazla açık, daha fazla çöküş… Ama bir tane bile somut yapısal reform göremiyoruz. Hâlâ aynı yüzler, hâlâ aynı sözler, hâlâ sıfır sonuç. Ülke göz göre göre iflasa sürükleniyor. Ve hâlâ göğe bakıp ilham bekliyoruz. Artık silkelenme vakti geçiyor, geç kaldık!
Vergi topluyorsun ama üretimi desteklemiyorsun. İşletme batıyor, esnaf kapatıyor, sen hâlâ KDV peşindesin. Altyapısı olmayan ekonomiden vergi beklemek hayal değil, kandırmaca. Yatırım, üretim, teknoloji yoksa, sadece borçla dönersin. Bu borç da bir gün seni duvara toslatır.
İşgücü piyasası darmadağın, gençler ya göçüyor ya pes ediyor. Devlet, hâlâ kamuda torpille işe alım peşinde. İş dünyası, nitelikli eleman bulamıyor. Eğitim, sektörün gerisinde… Plan yok, vizyon yok, niyet yok. Kamu disiplininden bahsediyorlar ama önce kendi harcamalarına bakmıyorlar. Vergi adaleti yok, sosyal denge yerle bir.
Yatırım ortamı diyoruz ama kimse bu ülkede yatırım yapmaya cesaret edemiyor. Neden mi? Çünkü yarın neyle karşılaşacağını bilmiyor. Mahkemeler ağır işliyor, hukuk güvenliği yok. Enerji yok, altyapı çürük, çevre politikası ise bir şaka. Turizmle, tarımla, yükseköğretimle övünüyoruz ama altyapımız yok.
Yarın seçim olsa, bu enkazı kaldıracak bir ekip çıkacak mı? Bunu halkın yarısından fazlası bile ummuyor artık. Çünkü statüko hepimize rahat. Değişimi isteyen kaç kişi kaldı? Kaç kişi taşın altına elini koyar? Bu sadece siyasetçinin değil, bu halkın da sorunudur.
Bu işin sonunda bir hayal kaldı geriye. Demokratik teamüllerden sapmadan, sistemi baştan aşağı değiştirecek bir liderlik hayali. Ranttan değil üretimden yana olacak, günü değil geleceği düşünecek bir vizyon hayali. Hukukun hızlı çalışacağı, adaletin her alana yayılacağı…
Bunu dile getirenleri kaçırdık, susturduk, dışladık. Ama hâlâ bir umut varsa, o da bu halkın aynaya bakmasındadır. Çünkü artık kandırıldığımız değil, uyumayı seçtiğimiz bir dönemdeyiz. Ya şimdi ayağa kalkarak her alanda ülkemize sahip çıkacağız; ya da eski günleri mumla aramaya devam edeceğiz
- Gazeteciliğe en çok ihtiyaç duyulan dönemdeyiz
- Rum Yönetimi, her alanda Kıbrıs Türkü’nü Türkiye’ye doğru itiyor
- İftira atacak cesareti olanlara da adalet yüzünü göstermeli
- Hızla üçüncü dünya ülkesi oluyoruz
- Yetersizliğin dibe vurduğu bu vasat dönem, hiç bir dönemde yaşanmamıştı…
- Hızla geriye gidiş var ama farkında değiliz
- Bugün değilse ne zaman?
- Çözümün önündeki en büyük engel, adadaki gizlenmeyi bilen para olabilir
- Emrah Yeşilırmak’ın net bir şekilde dokunulmazlığının kaldırılmasına itirazı yok…
- Yıllardır reform konuşmuyoruz...
- TÜM YAZILARI için tıklayınız






