KEMAL KILIÇDAROĞLU NEZAKETİYLE GELDİ, NEZAKETİYLE GİTTİ. KARŞILAMA İSTEMEDİ, “CENAZE EVİNDE SADECE TAZİYE OLUR” DEDİ. ÖYLE DAVRANDI

ÖZLEDİĞİMİZ NEZAKET VE DAYANIŞMA BU. TÜRKİYE VE KIBRIS HALKI, ORTAK ACILARINI SİYASETE ALET ETMEDEN, KUCAKLAŞABİLMELİ, ADALET İÇİN BİRLİKTE MÜCADELE EDEBİLMELİ

Kemal Kılıçdaroğlu, dün sabah sessiz sedasız adaya geldi. Aileler biliyordu. Randevular alınmıştı. Ama KKTC devlet erkanının haberi, Sivil Havacılık Dairesi’ne yapılan uçuş başvurusu ile oldu. Kılçdaroğlu böyle gelmek istedi, böyle ayrılmak istedi.

“Taziye evine gidiyoruz, kimseyi rahatsız etmeyin” dedi. Hükümete mensup yetkililer Türkiye’deydi, CHP’ye ulaşıldı. “Öğlen döneriz, sayın Kılıçdaroğlu 3 saat geç gelsin, karşılayalım” teklifi de yapıldı. Bu teklif de CHP tarafından kabul görmedi, kibarca reddedildi. Neden?

Nedenini de yine Kemal Kılıçdaroğlu’nun tavrında gizli. “Cenaze evine geldik, şatafat olmaz, gürültü olmaz, öne geçmek olmaz, cenaze sahipleri dışında kimseyle kucaklaşmak olmaz” tavrıydı bu. Böyle planlandı, böyle sonuçlandı

Aslında, uzun zamandır özlediğimiz kucaklaşma da böyle bir kucaklaşmaydı. İçerisinde rol kapmaya çalışanların olmadığı, arada yalakaların olmadığı, korumaların, partililerin, hayranların öne geçmediği. Sadece, sade bir şekilde tarafların kucaklaştığı…

KKTC Cumhurbaşkanı, bir köye 3- 4 araba ile gidiyor. Önde koruma, arkada koruma, escortluk eden polis aracı… Kime bu hava? Kime bu şatafat? Nerden korkacaksın? 20 koruma polisi cumhurbaşklanlığına, 12 Başbakanlıkta… Meclise bile polis koruması…

Kemal Kılıçdaroğlu, sade bir şekilde geldi. Net mesajlar verdi. Acıyı paylaştı. Kucaklaştı. Hepsinden önemlisi de, ailelerin tek isteği olan, #isiashepimizindavası kavgasına da omuz verdi. Ailelere hak verdi, güçlü bir destek verdi…

Kemal Kılıçdaroğlu’nun kazanır ya da kaybeder. Buna Türkiye seçmeni karar verecek. Nasıl yaşamak istediğine, nasıl yönetilmek istediğine, bundan sonra nasıl devam etmek istediğine Türkiye halkı karar verecek. Bizim özlediğimiz bu nezaket ve kucaklaşmaydı…

Türkiye’yi yöneten Ak Parti hükümeti de, KKTC hükümeti de İSİAS Otel davası ile ilgili şu ana kadar yanlış bir mesaj vermediler. Ailelerin mücadelesi, toplumun ailelere desteği inanılmaz bir düzeyde. Her akşam on binlerce mesaj… Bir mücadeleye dönüşmüş durumda

Türkiye Cumhuriyeti’nin Lefkoşa Büyükelçiliği de, bu konuda ilk baştan itibaren hep aynı mesajları verdi. Ailelerin yanında duruldu, adalet için mücadele edileceği, siyasetin hiçbir noktada adaleti engellemeyeceği vurgulandı

Davanın seyri de şu an birilerinin kayrıldığı izlenimi vermiyor. Tam aksine İSİAS Otel sahibi Bozkurt ailesinin üç ferdi tutuklu, serbest kalma talepleri reddedilmiş, davaya özel savcı atanmış, binanın çürük raporu dava dosyasına girmiş…

Hem KTMMOB hem DAÜ uzmanlarının araştırmalarında yer alan inşaatta kum ve çakılın, beton ve demirden fazla olduğu, kat artırımı yapılarak ciddi bir hata yapıldığı, birilerinin bu yanlışa onay verdiği, kısacası yanlışların tamamı da dosyanın içerisinde

Elbette ailelerin mücadelesi İSİAS Otel sahiplerinin en ağır cezayı alması ile bitmeyecek. İzinlendiren görevliler de göz yuman yöneticiler de, denetlemeyerek suç işleyen makamlar da bu mücadelenin devamı olacak… 36 canımız gitti, 31 genç rehber çocuk…

Bu anlamda, Kılıçdaroğlu’nun nezaketi ve düşünceli tavrı da bir kenara not edilmeli. Aileler tarafından da not edilmiştir. Kılıçdaroğlu, Türkiye siyasetine bulaştırmadan, abartmadan, aileleri ve duygularını siyasetine alet etmeden geldi, gitti, mesajlarına dikkat etti. Doğru olan da buydu. Gerisi adaletin işi…