Kendi vatandaşlarınızı Türkiye medyasına kötülemekten vazgeçin…
22/04/2025












Ali Baturay
Devlet ve hükümet yetkilileri, zaman zaman Türkiye medyasına verdikleri röportajlarda veya Türkiye’ye davet edildikleri bazı etkinliklerde kendi halkını Türkiye kamuoyuna şikâyet ediyor, antipatik gösteriyorlar.
Ya muhalefet partileriyle ya da sivil toplum örgütleriyle ilgili kötüleyici ifadeler kullanıyorlar. Kendileri şirin, kendilerinden farklı düşünen herkes tu kaka...
Defalarca bunu yaptılar… KKTC yöneticileri, ya Türkiye’de bir ziyarette ya konferans için davet edildikleri bir etkinlikte ya da basın yayın organlarına verdikleri röportajlarda kendi vatandaşlarını kötü gösteriyorlar.
Devlet ve hükümet yetkilileri, yalnızca kendilerine oy verenlerin ya da kendileriyle aynı şeyleri düşünenlerin yöneticileri değil, tüm halkın yöneticisidirler.
Dünyaya bir bakın bakalım, başka ülkeye gidip de kendi vatandaşlarını satan, şikâyet eden yönetici var mı?
Bir ülke içinde yaşananlar, ülkeyi yönetenlerle ona muhalif olanlar arasındaki gelişmeler o ülke içinde kalır ve aslında yaşananlar demokratik yapının güzel örneğidir.
Bir ülke yöneticisi hep övgü alacak, her yaptığı beğenilecek diye bir kural yoktur.
Tam tersine eleştirilecek, yanlışları otaya koyulacaktır ki yanlıştan dönsün.
Yönetenler; muhalefet ve sivil toplum örgüleri tarafından denetlendiği, yakından takip edildiği halde yine de bir hayli yapmaması gereken şeyler imza atıyorlar. Hatta yasalara, anayasaya aykırı işler bile yapıyorlar.
Bir de yönetenlerin denetlenmediklerini, eleştirilmediklerini, gerektiğinde yargı yoluyla durdurulmadıklarını düşünün, neler yapmazlardı ki?
Muhalefetin ya da sivil toplum örgütlerinin ülkedeki demokratik mücadelesini siz neden gidip de Türkiye kamuoyuna “kötülük yapıyorlar”, “devlete ihanet ediyorlar” ya da “Rumlara hizmet ediyorlar, Türkiye’yi sevmiyorlar” gibi lanse ediyorsunuz ki?
Siz gidip de kendi vatandaşlarınızı kötülerseniz, Türkiye’den Kuzey Kıbrıs’a bakan bazı kesimlerin Kıbrıslı Türklere bakış açısında tabii ki iyi şeyler olmaz, önyargılar olur…
Onların gözündeki önyargıda bizim yönetenlerin katkısı büyüktür.
Bunu medyaya konuşarak alenen yapanlar, perde gerisinde Türkiye’deki yöneticilere kim bilir neler anlatıyor, ne ispiyonlar yapıyorlardır?
Türkiye Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral, Başbakan Ünal Üstel’e hakaret etti diye tepki gösteriyoruz değil mi?
Peki kim alıştırdı onları böyle konuşmaya? Tabii ki yine siz yönetenler…
Örneğin siz gider de konuşmalarımızda Kıbrıs’ta federal çözüm isteyen kesimi “Rumcu” diye ispiyonlarsanız, Oktay Saral gibilerin kafası bozulduğunda size “… Şu Kıbrıs'ı bir türlü Rumluktan kurtaramadık” der tabii ki…
Türkiye’den Kıbrıs’a bakan, ister yönetici ister danışman ister gazeteci isterse normal vatandaş olsun, herkesin kafasına tuhaf konuşmalarınızla bazı algılar enjekte ederseniz, işte en sonunda size de hakaret ederler ve ondan sonra da isyan edersiniz.
Siz bu ülkenin cumhurbaşkanı olarak, Türkiye’nin Sabah gazetesine, “CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, AKEL’in ‘Adada iki devlet olamaz’ tezini savunuyor” derseniz, ne demek istiyorsunuz? Yani “ana muhalefet lideri Rumcudur” algısı yaratıyorsunuz.
Üstelik Tufan Erhürman’ın veya partisinin aslında ne söylediğini, birinin tezini desteklemediğini çok iyi bildiğiniz halde böyle konuşuyorsunuz.
Muhalefetin, sivil toplum örgütlerinin KKTC'ye karşı “ihanet” içinde olduğunu iddia edebiliyorsunuz.
Muhalefet veya sivil toplum örgütleri toplumsal bazı sorunlar için ses veriyor, eylem yapıyor diye ihanet içinde mi oluyor?
Kıbrıs’a Türkiye’den su yıllar önce gelmeye başladı ve siz şimdi “Bunlar Türkiye’den gelen suyu bile istemiyordu” demenin yeri ve zamanı mı şimdi? Bunu söylemekle, kendi vatandaşlarınızı şeytanlaştırıyor, antipatik yapıyorsunuz.
Ulaştırma Bakanımız da sürekli olarak kendi halkını jurnallemekle meşgul. Örneğin o da Sabah Gazetesi’ne sendikaları kötülüyor, “Sendika, devlet içinde devlet ve her alanda devletin, hükümetin işleyişini sekteye uğratıyor" diyor.
Maalesef ülke yöneticileri zaman zaman bu jurnalleri yapıyor, Türkiye halkının kafasında canavarlar yaratıyor…
Hatırlayın, Kuzey Kıbrıs’ta yabancılara mal satışıyla ilgili de ülke yöneticilerimiz Türkiye havuz medyasına abartılı tuhaf şeyler anlattılar. Sonra da aynı Türkiye havuz medyası KKTC yöneticilerinin sözlerini de referans göstererek, öyle acayip senaryolar uydurdu ki bizim yöneticilerimiz onlara inanarak, acayip bir de yasa yaptı, sektörü çökertti. Sonra da Ulaştırma Bakanımız, “Türkiye medyası bizi yanılttı” dedi. İnanabiliyor musunuz? Kendimizin çıkardığı hengâme nedeniyle uyanan Rum Hükümeti de tutuklamalara başladı… Kendi eliyle kendi gözünü çıkarmak değil de nedir bu?
Yani diyeceğim o ki Türkiye medyasına kendi ülkesini, kendi halkını kötülemek doğru değildir. Siz bunları söyleyerek Türkiye kamuoyunun gözünde yarattığınız imajla buraya yapılan hakaretlerde baş sorumlusunuz.
Böyle konuşmalar nedeniyle çok uzun zamandır Kuzey Kıbrıs’taki muhalefet ve sivil toplum örgütleri hakaretlere maruz kalıyor ama bu kez hakaret Başbakana gelince şok geçirdiniz.
Bugün KKTC Başbakanı hakarete uğradı, yarın bakanlarına hatta Cumhurbaşkanına da hakaret edecekler. Çünkü onları buna siz alıştırıyorsunuz, kafalarında önyargılar oluşmasına siz neden oluyorsunuz.
Bu ülkeyi yönetenler, devlet adamlığı ilkelerine ters davranmamalı hem davranışları hem de konuşmaları konusunda daha dikkatli olmalıdır. Biat ve ispiyon siyaseti koca bir toplumu mağdur ederken tabii ki siz yönetenler de bundan nasibinizi alacaksınız…
- Her olaya parti menfaati üzerinden bakmayı bırakın artık…
- Daha ne kadar şaşıracak ne kadar şok olacağız?
- Halkın ender memnun olduğu, düzgün giden işleri de bozmayın…
- Hade Bakalım Artık, Gerçek Hayata Dönün
- Rum Hükümetinin, Kıbrıslı Türkleri yargılama adımlarını yalnızca izleyecek misiniz?
- Bu ülkeye zihniyet devrimi şarttır
- İşletmelerin sorununu çözmüyor ama üzerlerine resen vergiyle gidiyorlar…
- Bizi laf salatasına gömmekten vazgeçin artık…
- “Özgürgün Sendromu” Nedeniyle Yeşilırmak’ın Dokunulmazlığı Kaldırılamadı
- Bize “tamamdır” denilen her şey çöküyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız






