Zeliha Sezgin Khashman Yazdı: "KKTC’nin Türkiye ile daha proaktif bir işbirliği içinde olması gerekmektedir"

YAYIN TARİHİ:
ads ads ads
27/04/2025

Zeliha Sezgin Khashman Yazdı: "KKTC’nin Türkiye ile daha proaktif bir işbirliği içinde olması gerekmektedir"

Uluslarası İlişkiler Uzmanı, YDÜ Uluslararası İlişkiler Eski Bölüm Başkanı, Akademisyen, Diplomat Doç.Dr.Zeliha Sezgin Khashman, Türk Devletleri Teşkilatı ile ilgili son kararları ve Kıbrıs için yansımalarını Haber Kıbrıs için kaleme aldı.

Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinden Özbekistan,Kazakistan, Türkmenistan ve Kırgızistan’ın “Kıbrıs Cumhuriyet”in de art arda elçilik açma durumları ve AB- Orta Asya Zirvesinde BM Güvenlik Konseyinin KKTC’nin kurulmasını kınayan ve devletlere tanımama çağrısı yaptığı 541 ve 550 sayılı kararlarına bağlı olduklarını bildirmeleri AB’denbir deja vu değilmidir? 

Aslında bu ülkeler büyükelçi atama süreçlerine 2020 yılında başlamışlardı. 

Ayrıca Kıbrıs Cumhuriyeti ile karşılıklı yüksek seviye ziyaretleri gerçekleştirilmeye başlanalı uzun yıllar olmuştu. 

Yani esas mesele bu ülkelerin Güney’le diplomatik ilişki tesisleri değil fakat zirvede tüm devletlerin egemenliği ve toprak bütünlüğüne saygı duyulacağı ve bu ilkeyi çiğneyecek adımlar atılmayacağı kararlılığını 541 ve 550 BM Kararlarını tanıyarak Rum kesimi ile ilişiklerini farklı bir seviyeye taşımış olmalarıdır. 

Ayrıca AB-Orta Asya Zirvesindeki deklarasyonun 4. Maddesinde açıkcaisim beyan etmesede  herhangi bir bölgesel işbirliği çerçevesinde yukarıdaki uluslararası karar/prensiblere uyumşartı getirilerek KKTC’nin TDT’na katılımını engelleme çabasını da ortaya çıkarmıştır. 

Görülüyor ki Yunanistan nasıl ki 2004 yılında; AB Genişleme sürecini- veto tehdidini kullanarak- Kıbrıs sorunu çözülmeden,Rum Yönetimini Kıbrıs Cumhuriyeti adı altında adanın tümüymüş gibi AB içerisine alma şartıyle ilişkilendirmeyi başardı; Rum kesimide AB-Orta Asya İşbirliğini’nin ileri götürülmesini  Rum kesiminin şartlarının kabülüne bağlamıştır.AB böylece Komisyonunun 2021 yılında yayınlamış olduğu Raporda (Öngörü/ForeSight), stratejik açıdan ilk 10 en önemli stratejik madde  içinde bulunan yer altı madenlerine ulaşım çeşitlendirmesi hedefine ulaşılıyor. 

Rusya ve Çin’e hem ulaşım hem de kaynaklar açısından bağımlılığını azaltıyor. AyrıcaTrump sonrası ABD ile hem güvenlik hem ticari olarak arası açılan AB yeni pazarlar bulurken kendi gücüne dayanarak yeni ilişkiler inşa etme safasına girmiştir.  Rum yönetimi de bu platformu kullanarak KKTC’nin hareket alanını kısıtlama amacına ulaşmıştır. 

Akla gelen ilk soru Türkiye’nin ön alıcı bir diplomasi ileözellikle madde 4ün deklarasyonda yer almaması noktasındaniye yetersiz kaldığıdır olmasına rağmen burda dönüp bu süreçde biz yani KKTC olarak Kıbrıs Türk Liderliği olarak Türkiye’ye nasıl bir katkı koyduk? Nihayetinde olanlar bir gecede olmadı. 

Orta Asya-AB sürecini takip ve de Rum tarafının süreçde oluşturabileceği potansiyel etkilerini  senaryolar üzerinde çalışıp Türkiye ile paylaştık mı? Ortaya çıkan bu durumla ilgili önceden bir varsayım ve öngörümüz oldu mu? Biliyoruz ki Kıbrıs konusu Türkiye’nin öncelikli dış politika konularından birisi ama Türkiye’nin çok sayıda dış politika meselesi bulunmaktadır. 

KKTC’nin Türkiye ile daha proaktif bir işbirliği içinde olması gerekmektedir. 

Herşeyi Türkiye’den beklememeliyiz. KKTC’yi ve Kıbrıs meselesini ilgilendiren konuların Türkiye’nin gündeminde öne çıkarabilmemiz için ısrarcı davranmamız gerekmektedir. Bunu yapabilmemiz için özellikle AB’nin dış politikasını ve ilişkişi derinleştiği bölgelerdeki ekonomik/siyasi gelişmeleri, trendleri izleyip Rum Yönetiminin bu bölge/veya ülkelere yönelik hareketlerininin doğurabileceği durumları tespit etmeliyiz. 

Bu bilgilere bağlı olarak da stratejik ve uzun vadeli tahmin ve olası senaryolar üzerinde çalışıp bilgiye dayalı stratejilerimizi oluşturmalı ve Türkiye ile iştişare etmeliyiz. 

Uluslararası alanda ne yazık ki Türkiyesiz diplomatik ilişkiler kurabilmemiz çok zor. 

Fakat KKTC’de oluşturulacak planlı hareket planlarını geliştirirsek; KKTC’yi rahatsız eden konular da dahil  (inşaat sektöründeki tutuklamalar konusu gibi) talimatlandırılan Temsilciliklerimizbulundukları ülkelerde TC misyonlarının ülke makamları ile görüşme ajandalarına bazı konuların eklenmesi için aracı vekonunun takipcisi olabilirler. 

Yani hem Kıbrıs Türk Liderliği olarak insiyatifi ele almak Dışişleri olarak da bu kararların uygulanması için Temsiliyetimizin bulunduğu her ülkede  daha planlı ve özel amaca odaklı Temsilcilik planlarının yapılması şarttır.

Mesela Azerbeycan’ın KKTC’ye karşı verdiği desdek diğer TDT üyelerinden ayrışmasına rağmen Azerbeycan’ın AB ilişkileri ve Güney Kıbrıs’la olan temaslarının devamlı olarak takip edilmesi gerekmektedir. 

2026 yılının 2.ci yarısında Güney Kıbrıs AB Konsey Başkanı olacaktır. AB Azerbeycan’la da ilişkisini derinleştirmek istemektedir. 

Diğer taraftan İsrail Başbakanı Netanyahu’nun gelecek günler içerisinde Bakü’ye bir ziyaret gerçekleştirmesi beklenmektedir. 

İsrail ABD’nin yardımıyle Azerbeycan’ı da Abraham Anlaşmalarını kabul eden ülkeler içine katmak istemektedir. KKTC’de bu durumlarayönelik öngörücü çalışmaların yapılması gerekmektedir.

Uluslararası ilişkilerde temel belirleyicinin dostluk ya da düşmanlık değil çıkarlar olduğunu göz önünde bulundurursak, TDT ile olan olumsuzluğa rağmen üstüne üstlük Trump politikalarıyle Türkiye’nin özellikle AB güvenliği açısından öneminin arttığı bir sürece girdiğimizden dolayı beklenmeyen gelişmeler olabilir.

YAYIN TARİHİ:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad ad
TAGS: Kıbrıs, Türkiye, Zeliha Sezgin Khashman
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.