Teknecik Elektrik Santrali’nin devre dışı kaldığını, Kuzey Kıbrıs’a elektriği AKSA’nın ve Güney Kıbrıs’ın sağladığını duyduğunuzda ne düşündünüz merak ediyorum…

   Ne hallere düşürülmüş KIB-TEK, ne hallere düşürülmüş Teknecik Elektrik Santrali?

   Güney Kıbrıs’tan da takviye aldığımız halde elektrik yetmiyor, her gün kesintiler yapılıyor.

   Herkes hayatını, işlerini, etkinliklerini elektriklerin kesilme durumuna göre ayarlamaya çalışıyor ama kolay değil, her gün farklı bölgelerde, farklı saatlerde kesiliyor.

   Çok önceden, günler öncesinden tarihi, saati belirlenen etkinlikler ansızın kesintilerin içine denk geliyor.

    Geçen perşembe günü Gazeteciler Birliği’nin düzenlediği bir konferans vardı, elektrik kesintilerine denk geldi, konuşmacılar elektrikler kesilecek diye alelacele yaptı sunumlarını, daha kısa kestiler.

    Konuşmacılar da dinlemeye gelenler de ha bire saatine bakıp duruyordu, elektrik ha şimdi ha biraz sonra kesilecek diye. İnsan yaptığı işe odaklanamıyor bu “kesilecek” beklentisiyle.

   Nitekim konferansın soru- cevap bölümüne geçildiğinde elektrik kesildi, herkes karanlıkta kaldı…

   Benzeri olaylar her gün yaşanıyor, kalitesiz bir hayat öngörüyorlar bize…

   Bakın bugün Teknecik’te santral arıza nedeniyle devre dışı kalmış…

   Başta cumhurbaşkanı olmak üzere bazı ülke yöneticileri her fırsatta “Ruma muhtaç olmayız” diyorlar.

   Olmayız değil mi? Hiç olmayız… Peki Güney Kıbrıs’tan her gün elektrik almak nedir acaba, Ruma muhtaç olmak değil midir?

    Benim için Güney Kıbrıs’tan elektrik almak sorun değil, ben “Ruma muhtaç olmayız” diyenlere sesleniyorum.

    “Muhtaç olmayız” derken, KIB-TEK’i öyle bir hale getirdiniz ki Ruma muhtaç oldunuz işte.

    Güney Kıbrıs’tan insanların Kuzey Kıbrıs’a gelip alışveriş yapması bana göre son derece normal ve olması gereken bir şey ama sizin mantığınızla baktığımızda, piyasa o kadar daraldı ve siz çare üretmekte o kadar yetersiz kaldınız ki iş yerleri, esnaf, perakendeci Rumlara muhtaç hale geldi. “İyi ki Rum müşteriler var” diyenler arttı…

     İnsanlarımızın Güney Kıbrıs’ta çalışıyor olması bana göre son derece normaldir, fırsat varsa tabii ki çalışacaklar ama sizin mantığınızla baktığımız zaman, işsiz vatandaşına çare bulamadığınız için halkımız istihdam açısından Ruma muhtaç hale geldi…

    Bu ülkede çözüm isteyenlere, “federal çözüm” diyenlere “Ruma muhtaç olmayız” diyorsunuz ama halkınızı Ruma muhtaç hale getiren sizsiniz.

   Bakıyorum yetkililere, bir de hayıflanarak, “Güney Kıbrıs’ın yüksek tüketim saatlerinde elektrik verememesi nedeniyle ülke genelinde dönüşümlü elektrik kesintilerine gidiliyor” deniyor.

   Utanmasalar bir de Rum Hükümeti’nden şikâyet edecekler, buna da bir mana yükleyecekler.   

   Tabii ki Rumlar, “yüksek tüketim saatlerinde” size elektrik vermeyecek. Size verecek diye kendisi mi sıkıntıya girsin?

    Siz, “Rum tarafı şu saatte vermiyor” falan diyeceğinize bu KIB-TEK’i ne hale getirdiğinize bir bakın…

    Cumhurbaşkanı “pahalılık tarihin cilvesi, gelip geçici” dedi ya, merak ediyorum KIB-TEK’in batırılması, hareket edemez hale getirilmesi, elektrik konusunda Rum Hükümeti’ne muhtaç olunması da mı tarihin bir cilvesidir?

   Ne pahalılık tarihin cilvesidir ne de KIB-TEK’in perişan hali, elektriksiz kalışımız…

   Hepsi de iş bilmezliğin, ihmalin, tedbirsizliğin, vizyonsuzluğun yarattığı sonuçtur.

   Ülkenin bu halde olmasının sorumluları vardır, ancak onlar görülmemektedir, cezalandırılmamaktadır ama halk onların yarattığı cehennemde yanmaktadır.

   Tarihin cilvesiymiş ve geçecekmiş, gelip geçiciymiş…

   Geçecek de nasıl geçecek, geçene kadar ne kadar can yanacak ne kadar insan mağdur olacak ne kadarı batacak ne kadarı göç edecek ne kadarı akıldan olacak acaba?

   Sizin tuzunuz kuru ama halk bunu fazlasıyla hissediyor, delip de geçiyor, siz görmek istemeseniz de…