Kıbrıs meselesinde Türkiye ve KKTC “mütekabiliyet” politikasına hep bağlı kaldı
15/01/2025











Hüseyin Ekmekci
BM LİDERLERİ MART AYINDA CENEVRE’YE DAVET ETTİ… MEVCUT TABLODA YENİ BİR ÇÖZÜM MASASI, FEDERASYON TEMELLİ GÖRÜŞMELERİN BAŞLAMASINI BEKLEMEK, BEYHUDE BİR UMUTTUR…
KIBRIS MESELESİNDE TÜRKİYE VE KKTC “MÜTEKABİLİYET” POLİTİKASINA HEP BAĞLI KALDI. RUM LİDERLİĞİNİN ATTIĞI ASKERİ İŞBİRLİĞİ ADI ALTINDAKİ ADIMLAR KKTC’DE DE KARŞILIK BULUYOR. BU DA DAHA ÇOK ASKER, DAHA ÇOK SİLAH DEMEK… MAALESEF GİDİŞAT BU YÖNDEDİR…
Kıbrıs’ta liderler Mart ayında Birleşmiş Milletler’in Cenevre’deki merkezinde bir araya gelecek. Kıbrıs sorununda ciddi bir hareketlenme, federasyon temelli bir çözüm noktasında ilerleme bekleyenler maalesef beyhude bir bir umut içerisindedir
KKTC Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar, Türkiye ile birlikte iki devletli bir çözüm ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin, Kıbrıs Türk Devleti veya Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olarak tanınması noktasında ısrarlı. Bunun dışında bir müzakere ve çözüm sürecine ise şimdilik kapı kapalı
Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti liderliği belirledikleri ortak politikada ısrarlı da, muhatap yani Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Nikos Hristodulidis çözüme hazır? Güneydeki gelişmelere de baktığımızda farklı bir yol yürüyen, Kıbrıs ve çözümden uzaklaşan bir lider ve politikası devrede
Hristodulidis’in özellikle uygulamış olduğu askeri politika adada yeni krizlere gebe. Bilmemiz gereken bir şey var: Mütekabiliyet… Kıbrıslı Rumlar güneyde askeri anlamda hangi adımı atarsa, benzeri kuzeyde de atılacak. Türk tarafının bu politikası yeni değil, gelenek…
Geçitkale’nin İHA üssü olması rastlantı değil. Çok gecikmeden kuzeyde bir deniz üssü kurulması da gündeme gelecek. Eminim. Hatta bir yerlerde bir çalışma muhtemelen tamamlanmak üzeredir. Çünkü Rum liderliğini güneyde attığı adımlar ortadadır. Mütekabiliyet politikası devrededir
Amerika ve Fransa ile askeri iş birliği anlaşmaları imzalayan, ortak tatbikatlar tasarlayan, onlara hem deniz hem askeri üs imkanı sağlayan Rum liderliği bunu barış adına yapmış olamaz. Bu adımlar karşısında Türkiye ve Kıbrıs Türk liderinin seyirci kalmasını beklemek de ciddi bir saflık gerektirir
Karşılıklı atılan bu adımlar, masaya çok farklı kaygılarla oturan iki lideri uluslararası bir çözümden hızla uzaklaştırmakta… Bu tabloda kısa vadede ne federasyon bir çözüm modelidir ne de KKTC’nin tanınması ve yoluna farklı bir isimle devlet olarak devam etmesi olasıdır…
Uzun yıllar daha mevcut statüko devam edecek, görünen olur. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov’un da söylediği gibi: “Annan planı çözüm için son fırsattı. BM Genel Sekreteri Kofi Annan da çözümü sağlayacak harika bir liderdi…” Şimdi ne etkili bir BM, ne de etkili bir BM liderliği var…
Şunu söylemeden de bu yazıyı tamamlamayacağım: Rum lider Hristodulidis, Kıbrıslı Türkleri yok Sayan, bu adada iki eşit halktan biri olarak görmeyen, buna dönük politikalar uygulayan ve bu politikalarda ısrar eden bir isim. Ada halkı giderek ayrışıyor, birbirinden uzaklaşıyor…
Bu nedenle Hristodulidis ciddi eleştiriler almakta, “dikkatli ol” uyarıları ile sık sık karşılaşmakta. ABD seçimi öncesi koştur koştur ABD’ye davet edilmesi, askeri konularda sözler vermesi rastlantı değildir. Çözümsüzlük ve ayrışma için Hristoduludis en büyük tehlikedir… Politikaları da bu yöndedir…
- Hükümet Çaresizlik İçinde Günü Kurtarmaya Çalışıyor
- Liyakatı öldürenler, en büyük kötülüğü kendi vatandşına yaptı
- Bu ülkenin insanı, nesiller boyu bedel ödedi
- Silkinip kendimize gelme zamanı...
- Siyasetin gündemi iktidar kavgaları…
- Kıbrıs’ta çözüm, uzlaşı bir lüks değil, zorunluluk
- Liyakat öldü, torpil düzeni geldi
- Kurumlar, odacıdan müdüre kadar herkesin kişisel çıkar çatışmasıyla dolup taştı
- YDP hükümette daha çok güç ve makam istiyor
- Mecliste olması gereken iktidar vekilleri birbirinden habersiz
- TÜM YAZILARI için tıklayınız




