Kıbrıs üzerinden ''milliyetçilik'' daha ne kadar sürdürülebilir?
29/08/2023
Cenk Uzunoğlu
AKP’nin iç politik nedenler ile Kıbrıs politikasını MHP ‘ye ipotek etmesi Kıbrıs’a ilgi duyan iç ve dış çevrelerin malumudur.
Aynı çevrelere malum olan diğer unsur ise Rum tarafının 74 sonrası nefret eğitimi ile büyümüş yeni jenerasyon mikro milliyetçi kesimdir.
Bu kesim başkanlık seçimlerinde “Makariosçu” ve “Grivascı” bölünmesini de aşarak Hristodulidis’te bütünleşerek iktidarı devraldılar. “Ayrı devlet” ve “bir gece ansızın gelebilirim” söylemleri ile siyaset yapmanın da katkı yaptığı bir sonuçtur bu. Karşı tarafın da kendi siyasi üretimini ve ittifakını oluşturmasına zemin hazırlamıştır.
Rum tarafı kendi içinde alım gücü ciddi erimiş olsa da bize bakarak kendi durumlarının ekonomik olarak çok daha iyi olduğu ile bir yerde motive olmakta ve avunmaktadır. Sorulması gereken soru bu bakış açısı ile nereye kadar bu avunma sürecektir?
Uzun vadede her iki taraftaki bu mikro milliyetçilik sürdürülebilir mi?
Refah çağında alım gücü kendi içinde ciddi erimiş, mevcut durumda yapısal olarak sıkışmış, potansiyeline ulaşmayan ekonomik yapılar ile daha ne kadar devam edilir? Bu ekonomik yapılarda yapılacak tercihler ve iş birliği modelleri ile çok daha rasyonel alternatifinin olduğunu daha ne kadar bu iki toplumun dikkatinden kaçacak ya da kaçırılabilecektir?
Bölgede genişleme eğiliminde hız kazanmış Rus ve Çin nüfuzundan rahatsız olan başta ABD ve İngiltere;
Yatırım yapmak için bölgede risk faktörünü azaltmak isteyen petrol şirketleri;
Bölgede etkisini artırmak ve tüm üyelerinin enerji izolasyonunu sona erdirmek iddiasında olan AB ve Bölgedeki enerji ve doğal kaynaklar oyununun dışına itilmeye çalışılan ve buna tepki koyan ve batı ile ilişkilerini ekonomik krizden çıkmak için hızlı bir şekilde düzeltmesi gereken Erdoğan’ın Türkiye’si buna daha ne kadar müsaade edecek?
Artık MHP milliyetçiliği ve Rum mikro milliyetçiliği bu çağda ve bu ekonomik yapıda iki toplum arasında ekonomik açıdan ne kadar fark olsa da mevcut durumu tek yol tanınma ya da sınırlarımız Girne’de biter diyerek sürdüremez.
Bu okuma ve tahmin doğruysa ve bir tek bunun daha ne kadar daha süreceğini bilemiyorsak, önemli olan bunun süre olarak tahminini yapmaya çalışarak ezber demeçler üzerinden yan gelip yatmak değildir. Geçecek olan bu süre içerisinde nasıl bir siyaset izlenmesinin adımlarının atılmasıdır. İş birliği alanları ve modelleri ile ilgili fikir üretme ve önceliklendirme yapma zamanıdır. Siyaset fark yaratmak için yapılıyorsa Kıbrıs sorununda bugünün ihtiyacı budur.
Siyasette liderlik toplumun er ya da geç yöneleceği alternatifi ondan daha önce görüp hazırlık yapıp toplumun gideceği yöndeki yolu önceden döşenmesini sağlamaktır.
Karşılıklı bağımlılığın kök salmasına katkı yapacak iş birliklerinden oluşan ara çözümlerle adaya nihai barışı ve çözümü getirmek gidilmesi gereken yoldur.
Kıbrıs sorununda buna uygun liderlik yaklaşımını bambaşka sebeplerden dolayı destekler ya da desteklemezsiniz ama bir tek Özersay dile getirmektedir. Bunu bugün değil en son Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden beri ısrarla dile getirmektedir.
Bu derece hayati bir konuda artık söylenenin doğruluğuna bakmak esas olmalıdır. Neticede bunu söyleyen de akademisyen ve siyasetçi kimliğinin öncesinde ve ötesinde bir Şehit çocuğu ve göçmen olmanın ağır yükünü taşımış biridir.
Mikro milliyetçilik ne oluyor?
- Denetim ve kontrol yarattığı algı kadar güçlüdür!
- Varlığımız var ağırlığımız yok siyaseti!
- İlk adım atılsa…
- İç siyasetteki “egemenler” onurlu çıkış kapısını bulabilir mi?
- Ara çözüm denense nelere yol açar?
- Başarının resmini hangi olguların oluşturacağı bellidir ama…
- İngilizce veciz bir kelimenin düşündürdükleri
- Gönülden geçeni değil rasyonel olanı konuşabilmek
- Konjonktür neyi işaret ediyor?
- Pencereye değil aynaya bakınca
- TÜM YAZILARI için tıklayınız