Kırışıklıkların en büyük sorumlusu güneş ışığı
Estetik ve Plastik Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Ufuk Askeroğlu hem kadınların hem de erkeklerin merak ettiği cilt yaşlanmasına sebep olan ve hızlandıran faktörleri sizler için tüm detaylarıyla anlatıyor.
15/06/2024












Cilt yaşlanması, içsel ve dışsal olmak üzere iki ana kategoriye ayrılır. İçsel yaşlanma, genetik ve biyolojik süreçlerin bir sonucu olarak doğal olarak meydana gelirken, dışsal yaşlanma çevresel ve yaşam tarzı faktörlerinin etkisiyle oluşur.
İçsel yaşlanma, yaş ilerledikçe ortaya çıkan doğal biyolojik süreçlerin bir sonucudur
Yaşlandıkça cildin temel yapı taşları olan kolajen ve elastin proteinlerinin üretimi azalır.
Bu durum, cildin elastikiyetini kaybetmesine ve kırışıklıkların oluşmasına neden olur. Genç ciltte hücre yenilenme hızı yüksektir, ancak yaş ilerledikçe bu süreç yavaşlar. Yavaşlayan hücre yenilenmesi, cildin daha mat ve donuk görünmesine neden olur. Özellikle menopoz sonrası dönemde, hormon seviyelerindeki değişiklikler cilt üzerinde belirgin etkiler yaratabilir.
Östrojen seviyelerinin düşmesi cildin incelmesine ve nem kaybetmesine yol açar. Genetik miras, cilt yaşlanma sürecinde önemli bir rol oynar. Bazı insanlar genetik olarak daha genç görünümlü cilde sahip olabilirken, diğerleri daha erken yaşlanma belirtileri gösterebilir.
Dışsal yaşlanma, çevresel faktörler ve yaşam tarzı alışkanlıklarının etkisiyle hızlanır.
Cilt yaşlanmasının en büyük dışsal nedeni güneş ışığıdır. UV ışınları, cildin derin katmanlarına nüfuz ederek kolajen ve elastin liflerine zarar verir. Bu durum, kırışıklıklar, ince çizgiler ve yaşlılık lekelerinin oluşumuna neden olur.
Ayrıca, güneş ışığı cilt kanseri riskini de artırır. Sigara içmek, cilt yaşlanmasını hızlandıran önemli bir faktördür. Sigara dumanı, ciltteki kan akışını azaltarak cildin oksijen ve besin maddeleri alımını engeller. Sigaradaki toksinler kolajen ve elastin üretimini azaltır.
Sağlıksız beslenme alışkanlıkları, cilt sağlığını olumsuz etkiler. Antioksidanlardan zengin meyve ve sebzelerden yoksun bir diyet, serbest radikallerin cilde zarar vermesine neden olabilir. Aşırı şeker tüketimi ise ciltte glikasyon adı verilen bir sürece yol açarak kolajen yapısını bozar.
Kronik stres, vücutta kortizol seviyelerini artırır ve bu da ciltte inflamasyona yol açabilir. İnflamasyon, cildin yapısal bütünlüğünü bozarak yaşlanma belirtilerini hızlandırır. Hava kirliliği, cilde zarar veren serbest radikallerin oluşumunu teşvik eder. Bu zararlı maddeler, cildin savunma mekanizmalarını zayıflatarak erken yaşlanmaya neden olabilir.
Aşırı alkol tüketimi, cildin nem seviyelerini azaltarak kuruluğa ve kırışıklıklara yol açar. Ayrıca, alkol karaciğeri etkileyerek vücudun detoksifikasyon sürecini bozar ve cildin sağlığını olumsuz etkiler. Kaliteli uyku, cilt sağlığı için önemlidir. Yetersiz uyku, cilt hücrelerinin yenilenme sürecini bozar ve göz altı torbaları, solgun cilt gibi belirtilere yol açar.
Cilt yaşlanmasını önlemek için neler yapılabilir?
Cilt yaşlanmasını tamamen durdurmak mümkün olmasa da, çeşitli yöntemler ve yaşam tarzı değişiklikleri ile bu süreci yavaşlatmak mümkündür:
Güneşin zararlı UV ışınlarından korunmak için geniş spektrumlu (UVA ve UVB) güneş kremleri kullanmak, şapka ve güneş gözlüğü takmak önemlidir. Ayrıca, güneşin en yoğun olduğu saatlerde (10:00-16:00) doğrudan güneş ışığından kaçınmak faydalıdır.
Antioksidanlar, vitaminler ve mineraller açısından zengin bir diyet, cildin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Özellikle A, C ve E vitaminleri cilt sağlığı için kritiktir. Her gece 7-9 saat uyumak, cildin yenilenme sürecine katkıda bulunur. Cilt temizliği, nemlendirme ve düzenli peeling, cilt sağlığını korumak için önemlidir. Ayrıca, yaşlanma karşıtı ürünler (retinoidler, hyaluronik asit, antioksidan serumlar) kullanmak faydalı olabilir.
Tercih edilen tedavi yöntemleri nelerdir?
Kimyasal peelingler, cildin üst tabakasını soyarak yeni ve taze cilt hücrelerinin ortaya çıkmasını sağlar. Bu, cilt tonunu ve dokusunu iyileştirir, ayrıca ince çizgilerin ve pigmentasyon sorunlarının görünümünü azaltır. Lazer tedavileri, cilt yüzeyini yenileyerek kolajen üretimini teşvik eder ve cilt tonunu iyileştirir. Lazer tedavileri, kırışıklıkları ve lekeleri azaltır ve cildin daha sıkı ve genç görünmesini sağlar.
Mikroiğneleme, ciltte küçük yaralar oluşturarak doğal iyileşme sürecini tetikler. Bu süreç, kolajen ve elastin üretimini artırır, cildin sıkılığını ve elastikiyetini geliştirir. Ayrıca, cilt dokusunu ve tonunu iyileştirir.
Botoks, yüz kaslarını gevşeterek kırışıklıkların görünümünü azaltır. Dolgu maddeleri, cilt altına enjekte edilerek hacim kaybını giderir ve derin kırışıklıkları ve ince çizgileri doldurur, böylece daha genç bir görünüm sağlar. PRP tedavisi, hastanın kendi kanından elde edilen plazmanın cilde enjekte edilmesiyle yapılır.
Bu, cilt yenilenmesini ve kolajen üretimini teşvik eder, cildin daha sağlıklı ve genç görünmesine yardımcı olur.




