Kısaca takıldıklarım: Türk malları deniz!

ads ads ads ads
02/09/2017

ads

Eşref Çetinel Eşref Çetinel


Rum tarafı şimdi kendini sorguluyor! Fakat Montana’daki bozgundan dolayı değil, “Türk malları deniz yemeyen domuz” ayaklarında! Meğer 40 yıldır Güney’de de Türk mallarının yağması sürüyormuş! Hatta bu konuda şirketler bile kurulmuş!

       Mesela Rum içişleri Bakanı Petridis diyor ki “kırk yıldır devam eden  kusurlu icraatlardan, cezai suçlardan, vergi kaçırılarak uğranılan önemli gelir kayıplarından, yasadışı zenginleşmeler ve haksızlıkların  söz konusu olduğu bir skandaldan söz ediyoruz…”

       Anlıyoruz ki o tarafta da ne olmuşsa bu taraftaki Rum mallarına aynisi olmuş!  Aynen  bizdeki Rum malları gibi “yağmaya” giderken rant haline getirilmiş. Hakkı olmayanlar da kapmış, ölen hak sahiplerinin isimlerini silip bir başka ad yazarak kendi üzerine kaydedenler de olmuş. Sahtekârlık gırla!

       Güney’deki Türk mallarının kötü yönetildiğini kabul eden içişleri bakanı şimdilerde bazı siyasileri de mercek altına almış!.. Kıbrıs Türk malları vasiliğinden ilgili dosyaların isteneceği söyleniyor…

       Yok farkımız:  Makarios “asıl Kıbrıslılar eşekleridir” derdi! Güney’de ne kadar eşek var bilmiyorum ama bize bıraktıkları   mirasının   kırk üç yıldır derdi cefasını çekiyoruz eşek gibi! Halâ da çareler arıyoruz nasıl barındıracağız diye!  

       Bir de bıraktıkları mallarının tabi! Kırk üç yıldır kapa sata, hava parasına, elden ele geziniyorlar! Ne yağması bitti ne rantı! Öte yandan:

       Adamı şuradan Silifke’den getirmişler, vermişler dönümlerce arazi bir de ev! Şimdi Silifke’de apartmanı var!.. Getirmişler Karakeş’ten yedi sülalesiyle birlikte Ökkeş efendiyi vermişler dönümlerce tarla, ev,  son gördüğümde altında bir BMW vardı kamyon kadar! Meğer satıp satıp paraya tahvil ediyormuş! Geçen gün bir tanesinin ilanı vardı gazetede: Dönümü 10  bin  sterlinden satılık arsa diye. Memlekette tarla kalmadı!

       Ha ne diyecektim? Bu ülkede Makarios’un eşeklerinin kaderi değişmedi ama hem Kuzey’de hem Güney’de Türk’ün Rum’un mallarının kederi çok değişti çok, eşeklere nazire!                                                                                                  **********

       ACILI BAYRAM: Bayramın seyranı ilk günüdür. Sonrası tatilinin sefasıdır.. Diyelim ve gelelim acılarımıza! Trafik kazaları bayramda da dinmedi. Acılar acılar üstüne.. Ölenler, yaralananlar, hasar gördüğü için harcanan paralar…

       Beş yüz bin kişilik toplumuz ama artık kabımıza sığmıyor taşıyoruz!  Yollar arabalara dar geliyor! Nasıl bir tutku nasıl bir  aşkla sürüyoruz! Sürmüyor, uçuyoruz…

       Neden ama?   İnsanlar neden kendilerini rizikoya atarak kullanıyorlar arabalarını? Başlarına gelecek bir kaza sonucunda geride kalacak olanların acıları, gözyaşları da mı gelmiyor akıllarına! Hele o çocuklar! Ömür boyu umulmaz yara olarak kalacak kalplerinde..

       Nasıl insanlar yetiştirdik sorgulamak gerek. Ki 24 yıl önce başladı Trafik eğitimleri okullarda.. Hep  şu söyleniyordu: “Trafik eğitimi şarttır..” Her şeyin başı eğitimdir!” 

       İspat ettik ki bu ülkede eğitim de işe yaramaz! Yarasaydı, önce çevreyi pisleştirmezdik! Nitekim Kuran’ı kerim  gökten indiğinde  arabalar olmadığı için “trafik sorunu” ayetlerinde yoktu! Bu nedenle insanlığı savaşlardan beter biçip öldüren belasından nasıl kurtulacağımızı, hangi sureyi okuyup sağ selamet evimize veya gideceğimiz yere ulaşacağımızı hâlâ bilemiyoruz! Fakat “temizlik tertip, terbiye” dinimizin temeli esası değil midir!

       Hadi eğitimi kafese koyduk trafik kazalarında tokuşa çarpışa öldük! Bari şu dinden imandan gelen temizlik tertibi de mi unuttuk ki eserimiz olan  leş gibi memlekette yaşıyoruz! Meğer biz Kıbrıslılar eğitimsiz ne dinsiz imansız insanlarmışız! Demek ki asıl bizlermişiz Kıbrıslı!                                                                                        ****                                     

VAR MI DÜNYADA BİZİM GİBİSİ DEVLET?

       Var mı   dünyada devlet olmak istemeyen bir devlet?

       Yahut denizin altından döşenen seksen kilometrelik boru ile TC’den akan suya “istemeyiz” deyip burun kıvıran bir başka devlet?

       Var mı dünyada altyapı yatırımları için kendisine ayrılan 500 milyon liralık kaynağın sadece yüzde 13’ünü kullanıp geriye kalanını iade eden bir başka devlet?                                        

Yahut  var mı dünyada hastanesindeki doktorları bile istifa edip kaçırtan, her yeni ders yılına öğretmen eksiklikleri, okul sorunları ile giderken tüm uyarılara karşın kös dinleyen bir başka devlet?

       Var mı dünyada her yıl bir erken seçim yapan? Gelmeden giden hükümetler rekoru kıran? Kendilerinin bile anlamakta zorlandıkları, listelerini matbaalarında basamadıkları,  seçim sistemleriyle oynayan bir başka devlet?

       Neydi söyleyeceğimiz? Hah! Recep Akdağ da söyledi? TC’den elektrik ya gelecek ya gelecek…

       Ve şimdiden başladınız, istemeyiz demeye! Neden? Çünkü eğer TC’den elektrik gelirse yıllardır astarı yüzünden pahalı santrallarla dağıttığınız elektrik akımından istediğiniz gibi nemalanamayacak, mamanıza kıran girecek!

       Ki soralım. Var mı dünyada kendisine deniz altından elektrik enerjisi verilirken, hayır istemeyiz diyen bir başka devlet?    

02/09/2017 10:02
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: eşref çetinel
MANŞETLER

HK Eşref Çetinel

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.