KKTC’de yolsuzluk yaygın ve ciddi bir sorun

   Anket sonuçları, KKTC’de yolsuzluğun yaygın ve çok ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

ads ads ads ads
30/07/2021

ads
KKTC’de yolsuzluk  yaygın ve ciddi bir sorun

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, “Uluslararası Şeffaflık Örgütü- Yolsuzluk Algı Endeksi’ne (TI-CPI) göre, 180 ülke ve bölge içinde 36 skoru ile Arnavutluk, Cezayir, Fildişi Sahili, El Salvador, Kosova, Tayland ve Viernam’la birlikte 104’üncü sırada yer alıyor.

   Anket sonuçları, KKTC’de yolsuzluğun yaygın ve çok ciddi bir sorun olduğunu bir kez daha ortaya koydu.

    Kuzey Kıbrıs’ta ankete katılan iş insanlarının yüzde 88’i ülkemizde yolsuzluk olduğuna inandığını söyledi. İş insanlarının yüzde 10’dan fazlası rüşvet vermek zorunda kaldığını kaydetti.  

   Ankete katılanların yüzde 57’si kamu kaynaklarının bakanlar ve üst düzey yetkililer tarafından kişisel ya da partisel amaçlarla ‘çok yaygın’ şekilde kötüye kullanıldığını düşündüğünü vurguladı.

  İş insanlarının yüzde 65’i ‘kamu kaynaklarının tahsisi ve kullanımını düzenleyen ve hesap verebilirliği sağlayan kesin prosedürler’ bulunmadığını düşünüyor.

   Yüzde 67 katılımcı ise ‘Kamu maliyesinin idaresini denetleyebilecek nitelikte bağımsız kurumlar’ olmadığı kanısında.

    “Kuzey Kıbrıs’ta Yolsuzluk Algısı 2020 Raporu” bugün açıklandı. Raporun açılış konuşmasını Düşünce kuruluşu Friedrich Ebert Vakfı’nın Kıbrıs temsilcisi Hubert Faustmsnn, sunumunu ise Ömer Gökçekuş ve Sertaç Sonan yaptı.

   Raporla ilgili basın toplantısı Lefkoşa’da Rüstem Kitabevi’nde gerçekleştirildi.

 

“Yolsuzluk yaygındır ve ciddi bir sorundur”

 

   Ankete katılan iş insanlarının yüzde 88’i Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde rüşvet ve yolsuzluk olduğunu düşünüyor. Dahası, yüzde 58’i yolsuzluğun ‘çok ciddi bir sorun’ olduğu kanaatinde.

 

“Yolsuzluk en fazla kamuya ait taşınmazların kullandırılmasında gerçekleşiyor”

 

   Katılımcılara göre ‘rüşvet ya da el altından fazladan ödeme yapmanın’ en yaygın olduğu üç işlem şu şekilde sıralandı:

   Katılımcıların yüzde 55’i ‘kamuya ait arazi ve binaların tahsisi ve kiralanması’ işlemlerinde rüşvetin çok yaygın olduğunu düşünüyor. Bunu ‘teşvikler’( yüzde 46) ve ‘kamu ihaleleri ve izinler’ (yüzde 45) takip ediyor.

    Rüşvetin en az olduğu alanlarsa şunlar: Katılımcıların yarısından fazlası (yüzde 53) ‘devletten elektrik, su ve telefon gibi hizmetleri alırken’ rüşvetin hiç olmadığını söyledi. Bunu ‘yargı kararlarını etkilemek’ (yüzde 44) ve ‘belediye hizmetleri (yüzde 33) takip etti.

“Yaklaşık olarak her 10 iş insanından biri son bir yılda fiilen rüşvet verdi”

 

  Bu yıl ilk kez sorulan “son bir yıl içerisinde yukarıdaki hizmetlerden herhangi birini almak

için ilgili yetkiliye rüşvet ya da hediye vermeniz ya da bir iyilik yapmanız gerekti mi?” sorusuna katılımcıların yüzde 12’si ‘evet’ cevabı verdi.

   Yani yaklaşık olarak her 10 iş insanından biri son bir yılda fiilen rüşvet verdiğini itiraf etti.

   2019 yılında benzer bir soruyu farklı bir çalışma için halka sorduğumuzda ‘evet’ cevabı verenlerin oranı yüzde 7 çıkmıştı.

 

“Kamu kaynakları, siyasetçiler ve üst düzey memurlar tarafından istismar ediliyor”

 

   Ankete katılanların yüzde 57’si kamu kaynaklarının bakanlar/yetkililer tarafından kişisel ya da partisel amaçlarla ‘çok yaygın’ şekilde kötüye kullanıldığını düşünüyor.

   Siyasetçiler (yüzde 55) yolsuzluğun ‘çok yaygın’ olduğu grup olarak görülüyor; onları üst kademelerdeki memurlar (yüzde 46) takip ediyor.

   Ankete katılan iş insanlarının sadece yüzde 23’ü alt kademelerdeki memurlar arasında yolsuzluğun ‘çok yaygın’ olduğu düşüncesine sahip.

 

“Yolsuzluğu engelleyecek  kurumsal altyapı zayıftır”

 

    İş insanları arasında, ‘kamu kaynaklarının tahsisi ve kullanımını düzenleyen ve hesap verebilirliği sağlayan kesin prosedürler’ bulunmadığını düşünenlerin oranı yüzde 65...

   ‘Kamu maliyesinin idaresini denetleyebilecek nitelikte bağımsız kurumlar’ olmadığını düşünenlerin oranıysa yüze 67’ye ulaşıyor.

    Kesin prosedürler olduğunu düşünenlerinse sadece %21’i bunların istismarı engellemekte ‘çok etkili’ olduğunu düşünüyor. Benzer şekilde, bağımsız mali denetim kurumları bulunduğunu düşünenlerin sadece yüzde 19’u bu kurumların yolsuzluğu engellemekte ‘çok etkili’ olduğuna inanıyor.

     Ankete katılan iş insanlarının, yargının siyasi iktidar sahiplerini yargılayabilecek kadar bağımsızlığa sahip olduğuna olan inançları da güçlü değil.

    “Kamu kaynaklarını istismar eden bakanları/yetkilileri yargılayacak güce sahip bağımsız bir yargı var mı?” sorusuna ‘evet’ cevabı verenlerin oranı yüzde 26... ‘Evet’ cevabı verenlerin içindeyse sadece yüzde 24’lük bir kesim yargının siyasi iktidara sahip olanların yolsuzluk yapmasını engellemekte ‘çok etkili’ olduğunu düşünüyor.

 

“Yolsuzluğu caydırması beklenenler başarılı değil”

 

   “Yolsuzluk ve usulsüzlüklerle mücadele etmesi ya da bunları ifşa etmesi gereken kurumlar sizce bu işte ne kadar başarılıdır/etkilidir?” sorusuna “son derece başarılı/etkili” cevabı verenlerin oranı çok düşük.

   En etkili bulunan, katılımcıların yüzde 41’i tarafından çok başarılı bulunan sosyal medya. İkinci sırada polis (yüzde 31), üçüncü sıradaysa mahkemeler yer alıyor (yüzde 29). Sıralamanın en sonundaysa katılımcıların yüzde 62’sinin hiç başarılı bulmadığı Meclis ve Başbakanlık Denetleme Kurulu bulunuyor. Onları yüzde 55’le Sayıştay takip ediyor.

 

“Yolsuzlukla mücadelede hükümet çok başarısız”

 

   Katılımcılara yolsuzlukla mücadele konusunda özel olarak hükümeti ne kadar başarılı buldukları da soruldu. Ankete katılanların sadece yüzde 9’u hükümeti bu konuda ‘çok başarılı’ bulurken, yüzde 65’i “çok başarısız” bulduğunu ifade etti.

 

“Dokunulmazlıkları kaldırılan milletvekillerinin caydırıcı bir ceza alması beklenmiyor”

 

   “Son 2 yıl içerisinde haklarındaki yolsuzluk suçlamalarından ötürü iki milletvekilinin dokunulmazlığının kaldırılmış” olduğu hatırlatılıp, katılımcılara, “dokunulmazlıkları kaldırılan ve yargılanmalarının önü açılan iki milletvekilinin hukuki süreç sonunda caydırıcı bir ceza alacağını” düşünüp düşünmedikleri de soruldu.

    Katılımcıların büyük bir çoğunluğu (yüzde 81) bu milletvekillerinin caydırıcı bir ceza almayacaklarını düşündüklerini ifade ederken, sadece yüzde 8’lik bir kesim mahkeme süreci sonunda caydırıcı bir cezanın verileceğine kesin bir inanç belirtti.

 

“Seçimlerde maddi menfaat vaat edilmesi çok yaygındır”

 

   Son olarak, katılımcılara siyasal yolsuzluk konusunda da bir soru soruldu. Verilen yanıtlar ülkemizde “seçmenlere belirli bir şekilde oy kullanmaları için para ödenmesi ya da özel bir menfaat vaat edilmesinin” olağan bir şey olduğunu ortaya koydu.

    Katılımcıların yüzde 70’i bunun “sıklıkla” ya da “çok sık” gerçekleştiğini ifade etti. 2019

yılında benzer bir soruyu farklı bir çalışma için halka sorduğumuzda bu cevabı verenlerin oranı yüzde 52 düzeyinde çıkmıştı.

 

En iyi ülkeler Danimarka ve Yeni Zelanda, KKTC 104’üncü sırada

 

   Anket değerlendirme yönetime göre; sıfır- 100 arası bir ölçekte yapılan değerlendirmede, sıfır rakamı, yolsuzluğun çok yüksek olduğunu gösterirken 100 rakamı, yolsuzluğun hiç bulunmadığına işaret ediyor.

   Bu yıl, en temiz çıkan iki ülke 88 skoruyla Danimarka ve Yeni Zelanda olurken, yolsuzluğun en yoğun olduğu ülkeler 12 skoruyla Somali ve Güney Sudan oldu.

    Uluslararası Şeffaflık Örgütü- Yolsuzluk Algı Endeksi skoru hesaplanan 180 ülke ve bölge içerisinde 36 skoru KKTC’yi Arnavutluk, Cezayir, Fildişi Sahili, El Salvador, Kosova, Tayland ve Vietnam’la birlikte 104’üncü sıraya yerleştirdi.

   Bu skor KKTC’yi mukayese için kullanıla ülkelerin tümünün gerisine düşürdü. Bu sıralamada Kıbrıs’ın güneyi 42’inci, Malta 52’inci, Yunanistan 59’uncu sırada. Türkiye ise 18 basamak

KKTC’nin önünde 86’ıncı sırada yer aldı.

    Son derece kaygı verici bir diğer husus da KKTC skorunun 180 ülke ve bölgenin ortalaması olan 43’ün de gerisinde olması…

30/07/2021 13:59
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: kktc, yolsuzluk
MANŞETLER

HK KIBRIS

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.