Koronavirüs, halkların birbirine bağlı olduğu zincirleri kopardı

ads ads ads ads
30/03/2020

ads

Ali Baturay Ali Baturay


   Küresel koronavirüs salgını bize, insan yaşamının yakın, orta ve uzak çevresiyle aslında bir zincir gibi birbirine bağlı olduğunu ve bu zincir koptuğunda sorunlar ortaya çıktığını gösterdi. Bu aslında hep böyleydi ama biz normal yaşamımızda bunları pek dikkate almazdık. Çünkü normal yaşam akıp giderken, nerelere nasıl bir zincir gibi bağlı olduğumuzu pek kafaya takmayız.

   Rutine dönmüş hayatımızda, sistemin nasıl işlediği pek umurumuzda olmaz. Hepimiz kendine göre, kendi küçük dünyalarımızda bir yaşam süreriz. Hele de bunları düşünemeyecek kadar yoğun çalışıyor ve dünyanın yükünü omuzlarımızda hissediyor gibiysek pek kafayı takmayız böyle şeylere…

    Halbuki insan yaşamı adeta zincirlerle birbirine bağlı gibidir. Bu zincir, üretim, ticaret, tüketim, alışveriş üzerinden bizi bir şekilde birbirimize bağlıyor. Küçük ölçekte yaşadığımız sokaktan, köyden başlayıp, ülke geneline ve ülke dışına kadar uzanıyor. İnsanlar, meslekler, yapılan işler sayesinde, birbirine muhtaçtır ve çok büyük bir zincir oluşturur. Örneğin ürettiğimiz hellim bir şekilde başka bir ülkeye örneğin Türkiye’ye veya Arap ülkelerine gidiyor, oradan bize bir gelir getiriyor. Bir şekilde biz ürettiğimizle küresel zincirin bir halkası haline geliyoruz, aynen ticaret adamlarının dünyanın çok uzak ülkelerinden buraya ürün getirmesi gibi…

     Pek fark etmesek de biz önce yakın çevremizden başlayıp, ülke geneline ve dünyaya küresel bir zincirle bağlıyız. Tanınmamış bir ülke, izole bir toplum olduğumuz halde, bir şekilde ekonomik bağlarla dünyadaki zincire bağlanıyoruz. “Ekonomi sınır tanımaz” dedikleri şey aslında budur. Bazı sorunlar yaşasak da küresel düzenin, kapitalist sistemin bir parçasıyız. Kapitalizmin ciddi sorunları vardır, “koronavirüs salgını” da çaresini bulmakta zorlandığı sorunlardan birisidir ama bu pek sevmediğimiz sistem içinde bile biz zincirin halkalarına bağlıyız.

    Bir ülke ya da toplum için bu zincirlerin kopması sıkıntı yaratır. O nedenle tüm olanaksızlıklarımıza rağmen dünyaya bağlanma yolları bulmamız gerektiği üzerinde duruyoruz. İstediğimiz düzeyde olmasa da yapıyoruz bunu.

    Neyle yapıyoruz bunu? Ticaretle… Dünyaya sattıklarımız ve aldıklarımızla… Kısıtlı da olsa birçok ülkeye ürünlerimizi satarak ve dünyanın birçok ülkesinden ürünler satın alarak küresel zincire bağlanıyoruz… Burada hedefimiz daha fazla üretmek, daha fazla ihracat…

    Başka neyle yapıyoruz? Turizmle… Hiçbir zaman tam istediğimiz düzeye gelmese de turizmle dünyanın birçok ülkesinden halklar ekliyoruz bu ülkeye. Turistler, otellerimizde konaklıyor, ülkemizde geziyor, alışveriş yapıyor. Bu bizi hem dünyaya bağlayan ciddi bir halka hem de ülkemize ciddi gelir getiriyor.

    Başka neyle yapıyoruz? Üniversitelerle… Tanınmamış bir ülke olmamıza rağmen, dünyanın dört bir tarafından üniversitelerimize öğrenciler geliyor. Bu da bize küresel bir zincirin parçası yapıyor, ülkeye maddi olarak da genel bir katkı sağlıyor.

    Halk olarak bunlara fazla kafayı takmayız. Birileri bunların önemini zaman zaman anlatır ama bir kulağımızdan girer diğerinden çıkar. Hatta dönemsel ticaret açığı, ihracattaki başarısızlık, dönemsel turist sayısındaki düşüş, dönemsel üniversitelerdeki öğrenci düşüşü falan da bazı kesimlerin pek umurunda olmaz. “Varsın o sektördekiler düşünsün” der birçok kişi. Çünkü azalma olsa da zincirin halkası bir şekilde bağlıdır, yakın ve uzak çevremize…

    Peki ya şimdi? Küresel koronavirüs salgını bizi dünyaya bağlayan zincirlerden çoğunu kopardı, çok az bir manevra kabiliyetimiz kaldı. İleriki günlerde neler olacağı da belli değil. İşte bu zincirler kopunca dünya gerçeğini, yakın, orta, uzak çevremizle aslında birbirimize bağlı olduğumuzu ve bu bağlar koptuğunda perişan olacağımızı anladık…

   “Birileri çok kazanıyor, birileri orta kazanıyor, birileri az kazanıyor” diye tartışıp duruyoruz. Yanlış tartışmalar değil ama birkaç çağdaş ülke dışında genel bir yaşam standardı kurabilmiş değil hiçbir ülke. Kapitalist sistem bunu dayatıyor; zenginler, orta direkler, fakirler mutlaka olacak bu sisteme göre. Keşke her yerde herkesin insanca yaşayabileceği bir sistem olsa ama gördük ki çok güzel olmasa da bu sistem içinde aslında tüm kesimler birbirine muhtaç, zincir koptuğunda ne zengin sonsuza kadar dayanır ne orta halli ne de fakir. Bir şekilde zincirler onları birbirine bağlıyor, zincirin kopmaması gerekiyor.

    Mesela ülkede oteller, restoranlar kapalı olduğu için daha bir ay içinde süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, sebze meyve elde kalmaya başladı, üretim fazlasına dönüştü. Ülkedeki üniversite öğrencilerinin ülkesine dönmesi ve fazla olduğundan şikayet edilen işçilerin ülkelerine dönmesi de alışverişin düşmesine neden oldu. Bunu henüz kısıtlı sayıda hizmet veren sektörler hissetmişken, yarın kepenklerini açacak, hizmet verecek olan birçok sektör, birçok alan da hissedebilir. Tabii bu krizden nasıl çıkacağımız ve kimin ayakta kalacağı belli değil ama demek istediğim, bir zincirin halkalarıyız ve o halkalar koptu mu hayat felç oluyor.

    Dün “O daha çok kazanıyor” diye göz ettiklerimize aslında bir şekilde muhtaç olduğumuzu görüyoruz. Ha, ülkeyi yönetenler, daha adaletli bir sistem kurabilir, adaletli vergi sistemi uygulayabilir, çok kazanandan daha fazla alabilir, kayıt dışılığa, haksız kazançlara engel olabilir. Bunu yapmalıdır da… Adaletli bir sistem olursa, ülkedeki çeşitli kesimler birbirine düşman olmaz.

    Kapitalist sistemi değiştiremeyeceğimize göre, elden geldiğince onun içinde adaleti sağlamak gerekir. Birbirimizi yemeyi bırakmalıyız aslında, çünkü bir şekilde hepimiz birbirimize muhtacız. Yaşamın zincirleri bizi birbirimize bağlıyor. Koronavirüs bize bu zincirler koptuğunda neler olacağını gösterdi, en azından bu kötü durumdan bu dersi çıkaralım…

30/03/2020 20:11
Bu habere tepkiniz:
Habersiz kalmamak için Telegram kanalımıza katılın
ad
ad
TAGS: Koronavirüs, halkların birbirine bağlı olduğu zincirleri kopardı, haberkibris,
MANŞETLER

HK Ali Baturay

© 2024 Haber Kıbrıs Medya Danışmanlık ve Matbaacılık Ltd.