Koronavirüs, savaşı görenlere benzer korkular yaşatıyor
“Savaşta, tehdit düşmandan geliyordu ama koronaviste ne kötü ki tehdit yakınlarımızdan gelmektedir."
16/03/2020
Ali Baturay
Konuştuğumuz bazı büyüklerimiz, koronavirüs tehdidinin onlarda savaş benzeri bir korku yaşattığını söylüyor. Bazı sosyal medya paylaşımlarında da okudum bunu. Hatta bu kez kendilerini daha çaresiz hissettiğini söylüyor insanlar. “Savaşta, tehdit düşmandan geliyordu ama koronaviste ne kötü ki tehdit yakınlarımızdan gelmektedir. Çok sevdiğimiz, sarıldığımız, öptüğümüz insanlardan…” diyor savaş görmüş insanlar.
Savaşla, virüs karşılaştırması yapanlar, şunları söylüyor:
“Savaşta bile bir şekilde kendini koruma imkanın vardı, düşmanın nereden, nasıl geleceğini tahmin etme, gözleme şansın vardı ama koronavirüste tehlikenin nereden geldiğini de bilemiyorsun… Silahtan bombadan korunmak bile, virüsten korunmaktan neredeyse daha mümkün... Savaşta ‘ateşkes’ ilan edilebiliyor bir şekilde uzlaşılıp, durabiliyor ama virüs durmak bilmiyor… Savaşta en yakındaki Rum halkıyla karşı karşıya kalmıştık ama şu anda virüs, dünyanın her yerinden bizi hedef alıyor... Savaşta bile bazı bölgelerde askerler çocuk, kadın ve yaşlıları hedef almayabiliyordu ama virüs, ayrım yapmıyor, herkesi yakalıyor... Adada savaşan, birbirini öldüren iki halk bugün aynı tehdide, virüse karşı savaş veriyor, yani Rumun da Türkün de şimdi ortak bir düşmanı var...”
Böyle bir karşılaştırma yapmak size tuhaf gelebilir… Evet normal bir zaman olsa tuhaf gelirdi ama insanların şu anda içinde bulunduğu kötü psikoloji onlara bunları düşündürtüyor.
Tabii ki ne savaş olsun ne de koronavirüs… Savaş da kötü, bizi esir alan virüs de… Ancak sanki insanoğlu sınanıyor. Mesela şu anda savaş konuşan var mı? Dünyanın birçok coğrafyasındaki gerginliklerden bahseden var mı? Ne ülkelerin savaşları, ne iç savaşlar, ne soğuk savaşlar, ne ekonomik savaşlar… Hepsi de gündemden düştü, çünkü şimdi tüm insanlığı tehdit eden bir virüs belasıyla uğraşılıyor.
Mesela bu adacıkta; Kıbrıs sorununu, doğalgaz gerginliğini hatta daha birkaç gün öncesine kadar uğraştığımız Kapalı Maraş’ı ya da sınır kapıları meselesini konuşan var mı? Konuşanı kim dinler? Cumhurbaşkanlığı seçimi bile gündemden düştü… Şu anda herkes can derdinde. Bakmayın şu anda bazı kimselerin kurallara uymayıp saçmaladığına, tuhaf şeyler yaptığına, ölüm korkusu aslında herkeste var ve herkes bir şekilde işin ciddiyetini kavrayacak…
Dünyadan gelen haberler çok korkutucu, özellikle de İtalya’dan… İtalya’nın “savaş triyajına” geçmek, yani kurtulma ihtimali olanları tedavi etme yöntemini benimseyeceği belirtiliyor. Aslında “geçilecek” demek de fazla, çünkü İtalya’dan gelen haberler bir süreden beridir bunun uygulandığını gösteriyor. Koskoca İtalya, koronavirüse fena halde yenildi.
Gerçekten de insanoğlu, çok ciddi sınanıyor. Bitmek bilmez hırslarını dizginleyemeyen, kazanmak, daha fazla kazanmak için dünyayı, doğayı yok eden, küresel ısınmayı ciddiye almayan, insani birçok değeri yok sayan güçler ve o güçlere tapanlara çok ciddi bir uyarıdır aslında koronaviüs… Ne en yüksekteki makamdaki kişi, ne zengin, ne nüfuzlu, ne torpilli kendisini koruyabiliyor. Virüs, kişi, makam, güç, para tanımıyor, sınır nedir bilmiyor.
Evet, yine işçi en mağdur, varlıklı olmayan, maddi gücü yetmeyen, yine virüs krizinden daha çok etkileniyor, yine onlar yardıma muhtaç ama ne isterse olsun virüs bulaşırken kişi seçmiyor, mesajı da zararı da tüm insanlığa... Virüs, hem insan sağlığına hem de ekonomiye büyük darbe vuruyor, hem de global ölçekte...
Peki insanoğlu ders alabilecek mi bundan? Bence hayır… Evet ilk kez bu denli büyük ve global bir tehlike ile karşı karşıyayız ama sonuçta bu da bitecek. Virüsün ilacı ve aşısı nasıl olsa bulunacak, uzun zaman da alsa herkes normale dönecek ve yine o dünyayı ve insanlığı bitiren bildik hırslar devreye girecek. Geriye gidip bir bakın… Dünya tarihi, daha önceki hiçbir büyük tehlikeden insanoğlunun ders almayı bilmediğini ve tüm kötülüklere devam ettiğini gösteriyor.
İnsanoğlu akıl koymaz ama koronavirüs, yarattığı onca kötülüğe rağmen geçmiş hatalar konusunda azıcık da olsa özeleştiri ya da iç muhakeme yaptırabilmişse herkese o da kötü günlerimizin kârı olsun. Edebiyatı bir tarafa bırakacak olursak, dünyadaki kötü örneklere bakarak, kurallara uyalım, kendimizi, sevdiklerimizi, toplumumuzu tehlikeye atmayalım. Mantıklı olalım, tedbirlerimizi alalım, uyarıları kulak ardı etmeyelim. Bu dertlerden kurtulduktan sonra, geçmişin de geleceğin de muhasebesini, hesaplaşmasını bol bol yaparız…
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız