Adam, (henüz 22 yaşında) daha önce keşif yapıp da sadece silahsız ve savunmasız insanların olduğu mekana girdiğinden emin oldu.

Çünkü, Büyükelçi’nin yakın korumaları yoktu ve “niye yok” diye sorulduğunda da “ne fark eder” yanıtı veriyordu.

Bir süre Büyükelçi’nin arkasında bekledi. Sonra silahını çıkarıp Büyükelçi’ye tam arkadan yani sırtından on bir el ateş etti. Yapılan otopside dokuz mermi çıkışı tespit edildi. Zaten görüntülerden de belliydi iki mermi Büyükelçi’nin sırtından girip göğsünden çıkmıştı.

Adam, bir süre yere yığılıp kalan Büyükelçi’nin başında bekledi. Birilerinin müdahale etmesini önledi.

Sonra da “biz sadece şahadete biat ederiz” sloganını attı.

Bu slogan eski ismi El Kaide yeni ismi El Nusra olan örgütün sloganıydı.

Bütün dinci şiddet yanlılarının yaptığı gibi sağ elinin işaret parmağını havaya kaldırdı (Allah birdir) ve “Halep’i, Suriye’yi unutmayınız” diye bağırdı.

Öldürüleceğini bile bile polisle çatışmaya girdi ve nitekim öldürüldü.

O, kendince şehit olmuştu. Rusya gibi bir din düşmanı zalimin Türkiye temsilcisini öldürmüştü ve doğrudan cennete gitmeyi garantilemişti.

***

İslam için şehit olup cennete gitme uzun zamandır Ortadoğu coğrafyasında uygulanan bir yöntemdir.

Gerçi kökeni ta halifeler Hz. Ömer ve Hz. Ali’ye kadar dayanıyor ama Ortadoğu’yu kasıp kavuran savaşlarda revaca bindi.

Eline silah alan her örgüt arabaları, evleri, iş yerlerini ve hatta camileri patlatıp da şahadete ermek için adeta yarışa girdi.

Ne acıdır ki bu yarış Türkiye’ye de sıçradı.

Yüz yıllardır “ne olursan ol gel, yine de gel” diyen Mevlana’nın hoşgörüsü ile efsunlanan Anadolu toprakları şimdi şahadetin kutsallaştırıldığı kanla yıkanmaya başladı.

Türkiye’de şahadeti kutsallaştıranların arasında da devleti yönetenlerin de olması korkunç bir tehlikedir.

***

Kıbrıs Türkünün inanışına ve kültürüne yabancı bir kültür ve inanış sarıp sarmaladı etrafımızdaki coğrafyayı.

Azgın dalgalar arasında güvenli bir ada gibi duruyor Kıbrıslı Müslümanlar.

Çünkü, cennete gitmenin yolunun bu dünyada iyilik yapıp, günahlardan sakınmakla olacağına inanıyorlar.

Yüz yıllardır da sadece iyilik yapıyorlar.

Kendi gibi olmayanları sırtından kurşunlayıp cenneti garanti altına almayı düşünmüyorlar.

Etrafta çocukların gezdiği pazar yerlerini patlatıp da cennete gitmeyi düşlemiyorlar.

Amacı, başını secdeye verip de ibadet etmekten başka derdi olmayan müminleri camide havaya uçurma planları da yapmıyorlar.

“Müslüman insan iyi insandır ve sadece iyilik yapar” şiarı bu topraklarda yüz yıllardır değişmez bir düsturdur.

Olana-bitene bakıyorum da kesinlikle koruma altına alınması gerekenler olduğuna inanıyorum Kıbrıslı Müslümanların.

Katilliğin ve vahşetin panzehiri bu topraklarda mevcuttur.

Buna hepimizin sahip çıkması şarttır…