Kurumlar, odacıdan müdüre kadar herkesin kişisel çıkar çatışmasıyla dolup taştı
28/01/2025











Hüseyin Ekmekci
LİYAKAT ÖLDÜ, TORPİL DÜZENİ GELDİ… DEVLET ADAMI BÜROKRATLAR DÖNEMİ BİTTİ; BÜROKRATIN DA TORPİLLİSİ DÖNEMİ BAŞLADI… BİLGİ YOK, BİRİKİM YOK, NEZAKET YOK… BİAT EDEN BÜROKRATLAR MAKBUL…
KURUMLAR, ODACIDAN MÜDÜRE KADAR HERKESİN KİŞİSEL ÇIKAR ÇATIŞMASIYLA DOLUP TAŞTI. AYAKLAR BAŞ, BAŞLAR AYAK OLDU. BAKANLIK KORİDORLARI, “REİS”, “PATRON”, “BARON” DİYE ÇAĞRILAN BÜROKRAT VE DANIŞMANLARLA DOLDU
Hak edenler dışlanırken, yeteneksizler kamuda tepeye çıktı. Bu düzenin sonucu ortada. Ayaklar baş, başlar ayak olursa kamu, ancak bu hale gelir. Torpil düzeni acilen bitmeli, liyakat yeniden öne çıkmalı. Makam uğruna şekil değiştirenler inanın midemi bulandırıyor.
Torpil, bir ülkenin en büyük düşmanıdır. Liyakatı öldürmekle kalmaz, torpil yapan kişi de kendine kötülük eder. Bu, “Ben yeteneksizim, liyakatle bir yere gelemem” demektir. Torpili kabul eden, hem kendini hem de hakkını yediği herkesi küçültür.
Bugün ülkemizde, gençler dahi sınavlarla bir yerlere gelebileceğine inanmıyor. Ülkenin en vasıflı insanları bile umutlarını kaybetmiş durumda. Hakkıyla yükselmenin mümkün olmadığına dair inanç, bir ülkenin gençlerine yapılabilecek en büyük kötülüktür. Birçoğunun valizi hazır, umudu yok…
Kamuda yükselmek için liyakatın yetmemesi ne demek? Ya bir parti örgütüne bağlı olacaksın ya da bir milletvekili seni destekleyecek. Hakkı yenen gençler artık isyan bile etmiyor. “Böyle gelmiş, böyle gidecek” düşüncesi herkesi esir almış durumda.
Bir toplumda liyakat yoksa, sadece istihdam değil, yükselme de adalet de olmaz. İşini layıkıyla yapan insanlar, hak ettikleri yerlere gelemiyor. Yetenekli insanlar körelirken, torpille yükselen vasıfsızlar sistemi ele geçirdi.
Ailelerin nasihatleri bile değişti. Eskiden, “Kimsenin hakkını yeme, Allah gönlüne göre verir” diye büyüyen çocuklar, şimdi “Torpil bulmadan olmaz, bir dayın olacak” cümlesini duyuyor. Torpil, siyasetin en büyük silahı haline geldi. Kamuda hak edenin değil, boyun eğenin kazandığı bir düzen…
Liyakat sahibi olmayan bürokratlar, kendilerine bile saygı duymuyor. Fikirlerini, değerlerini ve partilerini değiştirerek iktidarda kalmaya çalışıyor. Kamu hizmeti, kişisel çıkarlar uğruna bir savaş alanına dönmüş durumda. Vasıfsızların nobranlığı her yerde…
Atamalarda liyakat yerine siyasi torpil arandığından, kurumların kalitesi düşüyor. Altında çalışan memurun bilgisine sahip olmayan kişiler yönetici yapılıyor. Bunu gören liyakat sahibi personel ise çalışmayı bırakıyor. En iyiler en dipte, vasıfsızlar en üstte… Tablonun önemli bölümü böyle…
Gençler, bu ortamda kamuda çalışmak ister mi? Henüz 18 yaşında haksızlığa uğrayan bir gence ne anlatabilirsiniz? Eğitim ve yetenek önemini kaybetti, hak yiyenler yüceltilir oldu. Bu düzende aidiyet duygusu nasıl gelişir?
Kamu Hizmeti Komisyonu ne durumda? 35 yıl önce müdürler ve müsteşarlar sınavla atanırdı. Bugün ise 3’lü kararnameyle liyakatsiz kişiler, hak edenlerin önüne geçiyor. Siyasetin vesayeti, kamu sistemini çökertti. Bunun için bir mücadele gören, duyan, izleyen var mı? Varsa maaş, yoksa maaş
Sonuçta olan vatandaşa oldu. Kamu, kaynakları tüketirken hizmet veremez hale geldi. Kurumlar, odacıdan müdüre kadar herkesin kişisel çıkar çatışmasıyla dolup taştı. Ayaklar baş, başlar ayak oldu. Bakanlık koridorları, “Reis”, “Patron”, “Baron” diye çağrılan bürokrat ve danışmanlarla doldu… Yazık
- Hem siyasi, hem ticari olarak Kıbrıslı Türkler daha da yalnızlaştırılıyor
- Polis Teşkilatı Ağır Bir Bürokrasiyle de Boğuşuyor
- Sürekli itilen kakılan, imkanları kısıtlanan bir halka dönüştük
- Şiddet ve mafyalaşma ön plana çıkıyor
- Sorunları çözmesi gerekenler bizzat sorun üretiyor
- 12 yaşında bir çocuk göçmen çocukları tarafından tecavüz saldırısına uğradı…
- Ekmekçi: Sokak neyse, okul da o… Sokaktaki anne- baba neyse, okul da o
- Perakende sektörü Güneye kaydı...
- Ekmekçi: Çözüm basit: Ya devlet başa, ya kuzgun leşe…
- “Yarın çok geç olacak” dediğimiz o yarınlardayız…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız





