Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili Türkiye’de soruşturma başlatılması kararı önemlidir
01/06/2021
Ali Baturay
Organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in Kutlu Adalı cinayeti dosyasını açtırmak için yaptığı açıklamalar, verdiği isimler, yaptığı itiraflar, kendi kardeşine bile bazı itiraflar yaptırması şeklinde izlediği yol sonuç verdi. En nihayet Türkiye’de Kutlu Adalı cinayeti soruşturuluyor.
İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı bugün açıklama yaparak, “Atilla Peker'in Fethiye Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla gönderdiği dilekçedeki iddialarla ilgili soruşturma başlatıldığını” bildirdi...
Bazı kesimler, “Onlarca suç işlemiş, organize suç örgütü lideri bir kişinin söylediklerine itibar ediyor, oraya takılıyor, o nedenle durmadan yazıyor, konuşuyorsunuz” diyerek, meseleyi hafife alıyordu, sanırım yanıldıklarını anlamışlardır. Evet konuşan bir suçludur ama söyledikleri, itirafları, ifşaatları önemlidir, nitekim o konuştu diye daha birçok kişi konuşmak zorunda kaldı. “Konuşanın kim olduğundan daha çok, ne dediği, itirafları önemlidir” demiştik, bakın işte kapandı sanılan bir cinayet dosyası 25 yıl sonra açılıyor.
Bugünkü “soruşturma başlatılıyor” haberi beni yıllar öncesine götürdü; sanırım ya 1998 ya da 1999’du, KIBRIS Gazetesi’nde çalışıyordum. Doğu Akdeniz Üniversitesi’ndeki bir usulsüzlük soruşturmasıyla ilgili belge ele geçirmiştim, o dönemin KIBRIS Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni rahmetli Mehmet Ali Akpınar, belgeye bakıp “güzel” demişti.
Akpınar, olayı doğrulayacak belge/ kanıt getirdin mi kesin o haberi manşet yapardı, severdi böyle şeyleri… “Kim verdi sana bunu?” diye sordu; “Söyleyemem, söz verdim, o kişi işinden olabilir” dedim.
Sert bir yöneticiydi, “ısrar ederse ne yapacağım?” diye düşünürken, “Zaten kaynağın kim olduğundan çok ne verdiğidir önemli olan” demişti, rahmetli Mehmet Ali Akpınar.
Akpınar; “Bazen vicdanlı olan kişiler, adaletsizliğe, yolsuzluğa dayanamayarak belge, bilgi sızdırır ama canı ciğeri beş para etmeyen, sırf kıskançlığı yüzünden başkasına kötülük etsin ya da birilerinden intikam alsın diye belgeyi gazeteciye verenler vardır. Yani aklınca bizi kullanıyorlar ama böyle kullanılmaya can kurban. Sebebi ne olursa olsun biz sonuçta bir yolsuzluğu, bir adaletsizliği ortaya çıkaracağız. Toplum faydasına bir iş yapacağız” demişti.
Rahmetli Akpınar’ın bu sözler hiç aklımdan çıkmadı. Daha sonraki meslek yıllarımda çok gördüm böyle olayları, yöneticilik yıllarımda da Akpınar gibi, kaynaktan çok verdiği bilgiye, belgeye baktım. Bilgi, belge sızdıran kişinin iyi bir insan olup olmadığına bakmadım. Kişi kötü olabilir, birilerine kötülük yapmak isteyebilir ama onun yapacağı kötülük aslında toplumun faydasına oluyor. (Elbette sizi çok sayıda yanıltmak isteyenler de çıkacaktır, onlara karşı tabii ki dikkatli olmalı, mutlaka gerçek belgeyi görmelisiniz.)
Gazetecilik karşılıklı kullanma/ kullanılma sanatıdır. Birileri sizi kullandığını sanır ama aslında siz de gazeteci olarak onu kullanırsınız, habere ulaşmak, bir yolsuzluğu, usulsüzlüğü ortaya çıkarmak için…
Sedat Peker’in bir intikam oyunu oynadığını, kendisine kötülük ettiğine inandığı kişileri deşifre ettiğini görebiliyoruz elbette. Bunu ustaca yaptığını da söylemek lazım. Deşifre ettiği kişileri çok iyi tanıyor, açıklarını biliyor ve öyle yerden vurup, öyle şeyler söylüyor ki inkar etmek, ondan kaçmak mümkün olmuyor. Kendini savunmak zorunda kalan kişiler, aslında savunma yaparken kendi kendini ele veriyor.
Bazı koca koca adamların söylediği komik bile olamayacak, dayanaksız sözleri adeta “suçluluk psikoloji” kokuyor. Sedat Peker, tutuklansın, sorguya alınsın ve söyleyecekleri ile başkalarını yaksın diye kendi kardeşinin ismini deşifre ediyor. Yetkililer Atilla Peker’i “Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili” sorgulamayınca da kardeşine itiraf dilekçesi yazdırıp, savcılığa başvurmasını sağlıyor. Sedat Peker’in bazı kişilerden intikam alabilmesi için Kutlu Adalı cinayetinin soruşturulması gerekiyor, nihayet de yarattığı hava toplum baskısına dönüşüyor ve soruşturma açılıyor.
Şimdi kanun dışı kişiler savaşıyor, birbirini deşifre ediyor, intikam alıyorken gerçekleri anlatıyorsa, biz onların kavgasına mı bakacağız, yoksa bu kavga edilirken etrafa saçılan gerçeklere mi? İnsanın içinden “iyi ki de böyle olmuş” demek geliyor. Sedat Peker, “Beni yakacaksınız ama ben yanarken sizi de yakacağım” diyor.
Kutlu Adalı cinayeti dosyası bu şekilde mi açılmalıydı? Keşke aradan 25 yıl geçmese, keşke çok eskiden soruşturulup ortaya çıkarılsa, keşke bir suç örgütü liderinin itiraflarına kalmasa ama öyle ya da böyle bir fırsat doğurmuştur Peker’in itiraf ve ifşaatları. Bunu en iyi şekilde değerlendirmek lazım.
Bakın, Atilla Peker’in dilekçesini değerlendiren savcılık, iddiaya konu suçlarla ilgili Türk adli makamlarının soruşturma ve kovuşturma yapmasının Türk Ceza Kanunu hükümleri uyarınca olanaklı olduğu kanaatine varmış. Dilekçe içeriğinde bahsi geçen suç iddialarıyla ilgili derhal soruşturma başlatılmasına karar verilmiş.
Soruşturma kapsamında cinayet olayının gerçekleştiği KKTC’deki adli makamlarından ihtiyaç duyulan bilgi ve belgelerin temin edilmesi amacıyla gereken yazışmaların yapılması ve yine Türkiye dahilinde bulunan muhtemel delillerin temini ile dilekçe sahibinin ayrıntılı beyanının alınması için çalışmalara başlanmış…
Buraya kadar gelebilmek önemli… Türkiye’de çok etkili yayınlar yapan muhalif dijital medya, şu ana kadar, hem kamuoyu yaratmayı başardı hem de yöneticiler üzerinde önemli bir baskı oluşturdu. Umarım böyle devam eder…
Eğer gerçekten niyet varsa, istenirse, birileri engel olmazsa, Türkiye’deki soruşturma ile Kuzey Kıbrıs’taki polis soruşturmanın sonuçları ve meclis araştırma komitesinin elde edecekleri, bu olayın aydınlığa kavuşmasına ve suçluların cezalandırılmasına kadar gider… Tabii dediğim gibi, eğer istenirse, önüne birileri takoz koymazsa…
- Bu bir veda yazısıdır
- Ülkede tahmin edilenden daha çok zor durumda insan ve işletme var…
- Zor durumdaki vatandaşa dokunacak ve erken sonuç verecek tedbirler alınmalıdır
- Yerel seçimler, aynı zamanda UBP’nin UBP’yle mücadelesi olacak gibi
- Trafiğe çıkan herkes ölüm tehlikesi altındadır
- Mahkûm ve tutuklu aileleri, yeni cezaevindeki eksikliklerden şikayetçi
- Velev ki KIB-TEK’te sorunlar 2023’te bitecek, peki yaratılan enkazın hesabını kim verecek?
- Dev bir krizle mücadele eden esnafa, minicik bir ekonomik paket geliyormuş
- KIB-TEK’teki gelişmeleri kanıksamayın, birkaç yıldır yaşananlar olağan değildir
- Hak ihlallerini herkes biliyor, görüyor ama yasalar çalıştırılmıyor…
- TÜM YAZILARI için tıklayınız