Levent Kutay yazdı: Bir evladın babayla kavuşmasına şahitlik etmek
11/04/2024













Lütfen ağlamadan okuyun….
İbrahim Önderoğlu diye gerçek bir dost edinmemin mutluluğunu yaşıyorum.
Mehmet Ertepınar Başkan sayesinde, yolumuz kesişti İbrahim Başkanla…
Başkan diyorum çünkü, Motosiklet Kurumu’nu yönetti uzun bir süre…
Tanıdıkça, dürüstlüğüne, doğruluğuna tanıklık ediyorum…
İbrahim Başkan’ın karakter analizini çizmek ya da onu övmek değil bu yazının amacı…
Çok daha öte, insani, hüzün içeren, gerçek bir hikayenin, küçük bir öznesi İbrahim Başkan…
1974 Barış Harekatı sırasında, babası Önder İbrahim ilk şehit düşenlerden…
Boğaz Şehitliği’nde mezarı var…
İbrahim Başkan, annesi, kızkardeşleri, eşi, çocukları , halaları, ölüm yıldönümünde, doğum günlerinde, düğünlerinde, mutlaka baba Önder’in mezarının başında, dert yanıyor, ağlıyor, gülüyor, içlerini döküyorlar…
İbrahim Başkan, evlendiği gün bile eşini alıp babasına koşmuş…
“Ben hayatımda ne yaşadımsa hep anlattım o hep dinledi” diyor…
“Babamla, mezarının taşına konuşarak dertleştim” diye ekliyor…
Acı, keder, insaniyet, tarih, maneviyat…
Aile, şehit acısı ve babasızlık yetmezmiş gibi daimi bir tedirginliğin pençesiyle boğuştu uzun yıllar…
Kuşkular, sürekli yanıtsız kalan, “ Acaba soruları”içlerini kemirdi yaklaşık 45 yıl…
Baba Önder’in şehit mezarı ile ilgili “ Babanızın mezarı boğazda değil, Tekke Bahçesi’nde” demiş birileri bir zaman…
Ama aile Boğaz Şehitliği’ne gitmeye ısrar etmiş…
“Biz buraya inandık” diyor İbrahim Başkan…
Düşünün…
Babanızın mezarını ziyarete gidiyorsunuz, ama mezar taşının altında cansız bedeni yatmıyor olabilir…
Başka bir bedenin yatıyor olma ihtimali de var…
Dua ediyorsunuz ama belki de karşılığı yok…
Çoğu dostumun acısını, derdini dinlemiştim de bu kez farklı bir konuyla yüzleşmiştim…
Önder İbrahim, Boğaz Sancağı’na bağlı Doğruyol’da son nefesini vermişti…
Tesadüftür, Babam Emekli Yüzbaşı Hasan Kutay, 1974 Harekatı sırasında Boğaz Sancağı’nda görevliydi…
Üstelik, Boğaz Şehitliği’nin mevcut konumu belirleyen, şehit mücahitlerin oraya definlerini koordine eden ve defin sırasında bizzat orada bulunan isimdi…
Bir cumartesi günü, motosiklet sürüşüne çıkmadan, rutin mutfak sohbetimizde, baba merakıyla, yol arkadaşımı sordu bana…
“İbrahim Önderoğlu” dedim…
Babam, durdu, düşündü, hafızasını sorgulayarak, “Bu isim yabancı değil” dedi.
“Babası şehit düşmüş Doğruyol’da” dedim…
Babam “ Bizim Önder mi acaba?” diye mırıldanıp, kafasını yukarı kaldırdı, derin derin düşünmeye başladı…
Kapı çaldı… İbrahim Başkan, sürüş öncesi kahve ısrarıma dayanamamış, eve kadar gelmişti…
Meğer hem insani, hem tarihi, eşsiz bir diyaloğun kapısını aralamıştım… Bilmeden…
Babamla, İbrahim Başkanı tanıştırdım mutfak masasında…
Konu, kendiliğinden açıldı, gelişti…
Babam, “ Be oğlum, senin babanı ben kendi ellerimde gömdüm. Boğaz Şehitliği’nde yatıyor” sözlerini ortama bırakıverdi…
İbrahim Başkan’ın yüzüne baktım… O ise babamın sözlerini sorgulamaya çalıştı, sesi titreyerek…
Kendi kendine, mırıldandı ve “ Abi gerçekten mi?” diye sordu, gözlerinin dolmasına izin vermeden…
“Evet oğlum… Halalarına da o zaman söyledim” dedi babam…
Babam, İbrahim Başkana o gün babasının, çorabına kadar, ne giydiğini, cebinden çıkan ehliyetine üzerinde ne olduğunu, nasıl ve nereye gömüldüğünü detaylarıyla anlattı…
Babam, arkadaşımın, 40 yıldan fazladır yaşadığı ve çoğumuzun anlayamayacağı tedirginliği, geçmişiyle yüzleşmesini, kendisine has sözler ve anlatımla özetlemişti aslında…
Bir süre sessiz kaldık… Boşluğa baktık…
Sözler, boğazımda düğümlendi…
İbrahim Başkanın ne düşündüğünü merak ettim…
Sessizlik bir süre daha devam ettikten sonra İbrahim Başkan, Babama dönüp “ Abi sana çok teşekkür ediyorum. Yıllardır süren bir sorunumuzu sayende bugün burada, bu masada bitirdik. Babama ettiğimiz dualar boş mezara değilmiş. Artık rahatım” dedi.
Babasının mezarına sevinen, okuduğu duanın, paylaştığı derdin, doğru adreste olduğundan emin İbrahim Başkan, buruk ama mutluydu…
En azından bunca yıl sonra, bu bayram babasının mezarında, babasıyla, bilerek bayramlaşacak…
Hayatın anlamını sorgulayan, savaşların acısını yaşayan, bayramda çoğunun babası mangalın başında iken, komşu arkadaşının babasının bir tabak kebabıyla mutlu olabilenlerin de bayramı var bugün…
Bayramın, paylaşım, dayanışma ve kırgınlık zamanı olmadığını hatırlatayım…
Sağlıkla…






