Maaş ödemek için borçlanan bir devlet, halkına nasıl güven versin?
05/03/2025












Ali Baturay
ükümetimiz, devlet çalışanlarının maaşlarını ödeyebilmek için borçlanıyor… Neden? Çünkü devletimizin gelirleri, devlet çalışanlarının maaşlarına ve maaş nitelikli ödemelere yetmiyor.
Maliye Bakanı Özdemir Berova, mecliste açıkladı; 6 milyar TL civarında kemikleşmiş bir maaş ve maaş niteliğinde ödeme varmış.
Kamu gelirlerinin 6 milyar TL’nin üzerinde olmadığını, şubat ayında fark oluştuğunu belirten Berova, “Bu fark da devletin borçlanmasıyla kapatıldı” dedi.
Çalışanlarını ödemekte zorlanan bir devletimiz var… Devlet çalışanlarının ödenebilmesi için sıkça borçlanılıyor.
Devletin gelirlerinin, devlet çalışanlarının maaşlarını ödemeye yetmemesi sizi korkutmuyor mu?
Korkutması lazım… Enerjisini yalnızca devlet çalışanlarını ödemeye harcayan bir hükümet başka ne iş yapabilir ki?
Gerçi bir iş yapmaya da niyetleri yok ama sıkça birçok güzel iş için kaynak bulamıyorlar ya, bir nedeni de budur aslında.
Yalnızca devlet maaşı ödemeye odaklanmış hükümetimiz, tek enerjisi buyken, bunu bile ödeyecek paranın tamamını bulamıyor.
Yüksek faizli borçlanmalarla ülke insanının geleceğini ipotek altına alıyorlar.
Devletin parası dediğin şey aslında bizim paralarımız, halkın parası, halkın vergileri… Bu paraların daha verimli, daha ekonomik akılla yönetilmesi gerekiyor ama öyle değil işte.
Halkın garantisi, koruyucusu kim olmalı, güvenliği kime emanet edilmeli? Tabii ki devlete emanet değil mi? Peki böyleyse, insanın devletine güvenmesi gerekmez mi? Evet öyle olması gerekir.
E gelirleri, devlet çalışanlarına yetmeyen ve bunun için borçlanan bir devlet halkına nasıl güven versin?
Ben nasıl güveneyim devletime? Böyle bir görüntü veren devlete ve hükümete insan güven duyamaz, geleceğinden endişe eder.
Hükümet özel bankalardan ha bire borçlanıyor, insan böyle bir durumda gelecekten umutlu olabilir mi?
Pandemi dönemini hatırlayım. Devletimiz pandemide bir ay bile çalışanlarının maaşını ödeme kabiliyeti gösteremedi. Bir ay yahu, en azından ilk ay… Yok yapamadı, sıkıntılar yaşadı…
İnsanlar zor zamanlar için bir yere para koyar da devletler koyamaz mı? Devlet dediğin yapının zor zamanlar için bir tarafta bir parası olmaz mı? Devletin kapitali yok mu? Sermayeyi kediye yüklemiş bir devlet olabilir mi? Oluyor işte…
Hani gün çalışıp gün yiyen, bir tarafa bir kuruş koyamayan çok yoksul veya çok hesapsız kitapsız insanlar olur ya bizim devletimiz de gün çalışıp gün yiyen yoksul bir insandan farksız. Ya da “hesapsız kitapsız, savurgan insandan farksız” da diyebiliriz. Bütün parasını çarçur edip, yiyip bitiren…
Devletimiz bir ay boyunca para topluyor ama bu topladığı para devlet çalışanlarını bile ödemeye yetmiyor.
Böyle bir yapıda bir şeyler ya da çok şeyler yanlış gitmiyor mu? Evet bu düzen yanlıştır, yanlış temeller üzerine kurulmuştur.
Enerjisini devlet çalışanlarını ödemeye harcayan, devlet çalışanlarını ödediği zaman da başarılı sayılan bir hükümet anlayışı ve böyle dizayn edilmiş bir devlet doğru yolda olamaz.
Memur devleti yaratarak, bir yere varılamaz ama siyaset bu durumdan memnun, en azından şu andaki yöneticiler çok memnun.
İşin tuhaf tarafı şu ki; hem devlet kadroları çok kalabalık, hem de hayati yerlerde personel eksikliği, teknik eleman açığı var.
Tuhaf tabii ki… Çünkü kamunun, yani devlet daireleri ve kurumlarının verimli olması istenmiyor. İstenseydi her fırsatta partizanca istihdam yapılmazdı. İstenseydi, müdür atamaları liyakatli yapılırdı.
Israrla gerekli olmayan yerlere partizanca istihdamlar yapılıyor, önemli makamlara yetkinliği olmayan atamalar yapmaktan vazgeçilmiyor. Memur düzeni, oy deposu olarak görülüyor.
Maliye Bakanı, bütçe açığına değinerek, 2024’te 9 milyar küsur olan bütçe açığında Taşınmaz Mal Komisyonu’nun verdiği hükümlerin ödenmesinin ve zor durumdaki DAÜ’ye destek sağlanmasının ciddi rolü olduğunu söyledi. (Zaten DAÜ’yü yine siz batırdınız, sizin beceriksiz ve partizanca adımlarınız batırdı, şikâyet etmeye hakkınız yok.)
Hiç buraları mazeret olarak göstermeyin, biz bu kurumlara para aktarılmayan zamanları da gördük, hiç farkı yok. Biliyorduk da biz bu devletin boyunun ölçüsünü pandemide tam gördük…
Ekonomik akla uymayan, dünyada benzeri olmayan, yanlış bir düzen var bu ülkede ve bunu düzeltmek için de hiçbir çaba yok, radikal kararlar alacak siyasi irade yok… Günü kurtarmaya, oturdukları koltukları korumaya yönelik, partizanca kaygılarla yapılan işlerle ve küflenmiş bir zihniyetle daha çok kötü günler bekliyor bizi… Boşuna mı süratle aidiyetini kaybediyor insanlarımız bu ülkeye?
- Bize “tamamdır” denilen her şey çöküyor…
- Hatalar zinciri, meseleyi bu noktaya getirdi…
- Tutuklamalar, ülkelere sokulmamalar, Kıbrıs sorununun bir parçasıdır…
- Dört Türki Cumhuriyet, 541 ve 550 sayılı BM kararlarını bilmeden imzalamış…
- Ortaya çıkan büyük tepki, dayanılmaz hale gelen birikimin sonucudur…
- Kaymakamın trafik polisine müdahalesi bize neler anlatır?
- Bu iş hiç de iyi bir yere gitmiyor
- Kimse inanmıyor yasa tasarınızın masum olduğuna…
- Geri adım atacağınız belli olan icraatı neden yapıyorsunuz ki?
- Üniversitelerimizde eğitim alan gençleri ve ailelerini kim rahatlatacak?
- TÜM YAZILARI için tıklayınız






