Çok ciddi yapısal sorunlarımız olduğu, reform ve değişim adımları atmamız gerektiği bizim gerçeğimiz. Duvara tosladık, dibi gördük, veran olduk ama kendi gerçeğimizle yüzleşmekten hep uzak durduk. Şimdi, yine bir mali iktisadi işbirliği anlaşması, yine aynı tartışmalar

“Battık, gittik, mahvolduk, bizi yeyecekler bunun içinde” ama biz, bizi yemesinler, batıp, gidip, mahvolmamak için ne yaptık? Hangi cesareti gösterdik? Bu ülkeyi ne kadar sevdik? Yüzleşmemiz gereken ciddi bir gerçeğimiz var. Kamu yapımız çöktü, özel sektörü de aşağıya çekiyor

Önceliklerimizin farkında değiliz. Bu ülkeyi yönetenler, neyi yönettiğinin farkında değil. Hele geçmiş Başbakan Faiz Sucuoğlu hiç değil. Ama salt “tek suçlu” da değil. Neden? Çünkü o da diğerleri gibi, Başbakan kalma uğruna statükoyu devam ettirme gayretine düştü, belli ki okumadan imzaladı

İmzalanan mali- iktisadi işbirliği anlaşması içerisinde, gerçekten sahip çıkmamız ve yaşam bulması için büyük mücadele vermemiz gereken maddeler var. O kadar önemli ki, hiçbir şekilde o protokolda yer almasa da bizim çoktan hayata geçirmemiz gereken şeylerdi bunlar

Bu ülkede siyasetçi kendisini sorgulayacak. Elbette yatırımcı ve iş insanı da kendisini sorgulayacak. Ve elbette ki sendika yönetenler de kendisini sorgulayacak. Protokolde yer aldığı ya da Türkiye dayattığı, ya da ülke siyasetçisi umursamadığı için değil, bu ülke sevgimiz için sorgulayacağız

Protokolde yer alan ve çok tartışılan Din İşleri Başkanlığı ya da sendikalarla ilgili maddelerin yaşam bulacağına inanmıyorum. İnandığım şu, biz gerçeklerin farkına varmalıyız. Türkiye istediği için değil, biz bu ülkeyi sevdiğimiz için yapısal reformlara ve değişime sahip çakmalıyız

Şu da var… Son 48 saatte tartışıldığı gibi, bu ülke insanının nesini terbiye edeceksiniz? Nesi rahatsız edici mesela? Gerçekten bu ülkeyi yönetenler bu ülke insanını tanımıyor, Türkiye’yi yönetenler nasıl tanısın? Yapılması gereken sonuna kadar demokrasiye sahip çıkmak, gerisi kolay

Düşünce özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkacağız. Ancak, küfür ve hakaret içeren paylaşım ve söylemler için zaten yeterli yasa ve düzenleme vardır. Atılan adımlar, küfürlü, hakareti önlemekten öte, düşünce özgürlüğünü kısıtlamaya yöneliktir

Elbette; protokol ile aynı zamanda gündeme gelen, demokrasiyi kendi iktidarını güçlendirme adına iğdiş etme girişmelerine hep birlikte karşı çıkacağız. Bunda sorun yok. Hem de olduğumuz her ortamda. Ama bir gerçek de, aynı zamanda mali disiplin ve yapısal reformlar için de değişimi zorlayacağız

İnsan ister istemez sorguluyor, içerliyor, ağrına gidiyor. Bu adada var olmanın birinci şartı aidiyet, devamı ise üretmektir. Bu adaya kendini ait hissetmeyenlerin, yönetmesi de üretmesi de aidiyet yoksa, eksiktir. Doğru çözüm önerileri ile, yerli girişimciyi güçlendirmek ve kök salmasını sağlamak mücadelenin diğer adımıdır

Mesela… Neden maddeler tek taraflı? Neden Türkiye’den gelen işinsanına kolay şirket kurma izni, kolay vatandaşlık? Peki neden Kıbrıslı Türk işinsanının örneğin krediye kolay ulaşımı yok? Neden bu kalem tek taraflı yazıyor? Sırf bu bile, KKTC vatandaşı işinsanının karşı çıkması için yeterli

Tartışacağız, doğru için mücadele edeceğiz, demokrasiye, düşünce özgürlüğüne sonuna kadar sahip çıkacağız, aynı zamanda mali disiplin ve kamusal reformları için de ortaya işbirliği ve ortak enerji koyacağız. Aksi çöküşün devamıdır. YORUMLARINIZI BEKLİYORUM. GÜNAYDIN