Milletvekilliği meslek değil, halkın verdiği geçici bir görevdir
13/12/2021





Ali Baturay
Milletvekilliği önemli bir görev midir? Evet, “önemli” diyebiliriz, özellikle de bizimki gibi parlamenter sistemlerde…
Peki, ülkemizde her seçilen milletvekili, bu görevi layıkıyla yerine getiriyor mu?
Hayır, bazıları o parlamentoda ne aradığını kendisi bile bilmiyor.
Milletvekilliği bazı kişiler için bir “amaçtır” ama bazıları o amacın altını dolduramadıkları için geldikleri görevde bir işe yaramıyor, iz bırakamıyorlar.
Milletvekilliğinin, siyasete adım atanlar için bir amaç olması tabii ki normaldir, anlaşılabilirdir, ancak bu amaç, “prestij” ya da “imaj” kazanma amacıyla sınırlı kalınca, hiçbir işe yaramıyor. Yani bir anlamda milletvekilliğinin içi boşalıyor.
Zaten parlamentonun verimsiz olduğu yönünde genel bir kanı var, milletvekillerinin daha fazla mesaisiyle daha fazla yasalar yapılması, muhalefetin iktidarı daha fazla markaj altında tutması bekleniyor.
Meclise girmek isteyen kişilerin, özgeçmişine “milletvekili” yazdırmaktan öte bir amacı ve çabasının olması gerekiyor.
“Ülkem için, halkım için, geleceğimiz için bu göreve talibim” sözleri tekrarlanıyor slogan gibi ama bunun altını doldurabilen kişi çok az…
Festival havasında, ödül töreni tadında, dev organizasyonlarla höşşaaa aday belirlemek göze hoş gelebilir, bir meydan okumaya dönüşebilir ama icraatta da öyle olabilecek mi acaba?
Magazin şeklinde ilerleyen süreçlerle, zaten ortaya istenen kapasiteyi koyamayan meclisin daha kaliteli olmasını beklemek nafile…
Ha ne kadar iş yapabiliyorlar ya da yaptıkları yasalar ne kadar uygulanabiliyor, ülke olarak tıkanık halimize parlamento nasıl bir açılım sağlayabilir, bunlar da tartışılabilir… Pek olumlu konuşamıyorum, hatta bugünkü meclisin geçmişi arattığını da söylemeliyim…
Hatta hükümetin küçük ortak milletvekillerinin kişisel pazarlıklarla nisabı sağlamaması, UBP’nin meclis başkan adayını kendi milletvekillerinin onay vermemesiyle seçememesi gibi entrikalı durumlar gördük. Bunlar halkı parlamentodan soğutan çirkin işlerdir…
Daha ön seçimlerde, partilerde aday adaylığı yarışında bile bazı entrikalar olduğunu görüyoruz, bana göre haksız yere elenenler, hiçbir emek koymadan, hak etmediği halde bir şekilde adaylığı elde edenler de var…
Eeeee adam yemeler, adam kesmeler şimdiden başladıysa, yarın seçimde neler olur, varın siz düşünün.
Ancak ben sözü, milletvekiliyken bu kez adaylığını koymayanlara getireceğim.
CTP’den Özdil Nami, HP’den Tolga Atakan, DP’den Serdar Denktaş ve Koral Çağman ve eski HP’li, bağımsız Hasan Topal aday olmadı…
UBP’den de eski başbakanlar ve eski UBP Başkanları Ersan Saner ile Hüseyin Özgürgün de aday olmadı ama onları yukarıda saydığım listenin arasına koymadım, çünkü onlar başka engellerle aday olmadılar, bulundukları durum onları buna zorunlu kıldı, yoksa mutlaka aday olurlardı.
Biliyor musunuz kazanma ihtimali yüksek kişilerin aday olmaması, milletvekilliğini
istememesi hoşuma gidiyor, olumlu buluyorum.
Başkaları milletvekili olsun diye bin bir Alicengiz oyunu oynar, birbirini boğazlayacak noktaya gelirken birilerinin de elinin tersiyle itmesi, hoş geliyor bana.
Demek ki bu milletvekilliği, uğrunda ölünecek Leyla değilmiş, istemeyenler de varmış onu… Bırakabilmeyi bilmek güzel bir şeydir… Orada mutluluğu bulamadığında, içine sinmediğinde, yararlı olacağına inanmadığında bırakmak bir erdemdir.
Milletvekilliği bir meslek değil, halkın verdiği geçici bir görevdir. Tüm görevlerin sonu olduğu gibi bu görevin de bir sonu vardır. Bu bilinçle ve yararlı olabilmek için bu göreve talip olunmalı, bırakma zamanı geldiğinde de bırakabilmeli.
Ne çok büyük anlamlar yüklemeli bu göreve ne de küçümsemeli. Halka hizmet için bir görev olduğunu, milletvekili kalsa da bakan, başbakan olsa da halka hizmet için orada olduğunu unutmamalı. Bazı vekiller, halkın hizmetçisi değil de patronu gibi davranıyorsa, bunda halkın suçu da var, kendi içinden çıkan kişileri ilahlaştırdığı için…
- Siz ülkeyi yönetenler, Güney Kıbrıs’tan Rumların ve turistlerin gelmesini istemiyor musunuz?
- AB, denize lağım akan bölgeden Güney Kıbrıs’a balık satışını yasakladı, peki güneye satılamayan balıkları biz mi yiyeceğiz?
- Emek ürünü hayvan gübresinden korkmayın, hiçbir zararı yoktur
- Ne yapacaksanız yapın, ne yapacağınızı görelim
- Analar, analara küfredenler ve halkın anasını ağlatanlar
- Yalanın en rahat söylendiği dönem
- Siz hükümet bozup hükümet kurarken, 30 binin üzerinde haciz ve mazbata davası ne olacak?
- Hiçbir şey yapmadan sınır kapılarındaki sorun çözülemez…
- Ali Baturay: Artık saçma sapan işlere bir son verilmelidir…
- Vatandaş, “ödeyemiyoruz, elektriğe indirim yapın” diyor, onlar faturaya yeni külfet ekliyor
- TÜM YAZILARI için tıklayınız
